25-Kelebek Etkisi (part I)

1.9K 112 31
                                    

''Okula gelmedin?'' diye şüpheyle sordu Harry.

Louis ile son 2 gündür sadece telefonla konuşabiliyordu ve bu durum inanılmaz derece rahatsız ediciydi. Son konuşmaları da oldukça can sıkıcıydı. Aramayacağına dair kendi kendine defalarca söz vermesine rağmen dayanamayıp yine aramıştı.

Louis, ikisi için kılını kıpırdatmazken uğraşan ve çabalayan her zamanki gibi yine kendisiydi.

''Halletmem gereken işler vardı.''

''Metroya mı iniyorsun? Sesin kesiliyor?''

''Hayır, asansördeyim. Şimdi iniyorum.''

Çok kısa bir an tereddüt etti. Ona nerede olduğunu, ne işi olduğunu sormak istiyordu fakat daha henüz ilişkilerinin adını koyamamışken meraklı bir sevgili gibi görünmesi de doğru olmazdı.

'' İyi misin?'' dedi ne diyeceğini bilemeyerek.

''Seni özledim.'' Sıcacık bir sesle mırıldanmıştı. Hızlanan kalp atışlarına söz geçirmesi gerekti.

'' Sana çok kızgınım ama lanet olsun ki ben de seni özledim...''

''Duyamadım?'' dedi Lou kahkaha atarak. ''Son cümleni tekrarlar mısın lütfen?''

''Kes sesini!'' diye homurdandı. ''Şansını fazla zorlama.'' Kısa bir duraksamanın ardından konuşmanın başından beri aklında olan soruyu, daha doğrusu onu arama nedenini dile getirmeye karar verdi.

''Eleanor ile konuştun mu?''

''Sen Niall ile konuştun mu?'' Sorusuna soruyla karşılık vermeliydi tabi ki. Lanet olsun! Zayn'ın, ona verdiği rahat yatakta doğrularak vücudunu dikleştirdi.

''Konuştum ve ben üzerime düşeni yaptım. Bundan sonrasını sen halletmek zorundasın.''

''Sorun çıkardı mı?'' Louis kavgaya hazır bir ses tonuyla konuşuyordu.

''Hayır.'' deyip derin bir nefes aldı. ''O çok anlayışlı bir adam ve bunu sana daha önce söylemiştim.''

''Ben anlayışsız piçin tekiyim yani? Bunu mu ima ediyorsun?''

''Ne alakası var?'' dedi Harry ayağa kalkıp. Canı sıkılmıştı. ''Sorduğum soruya hala cevap vermedin. Konuyu saptırma! Beni salak yerine koyma Louis!''

''Üzgünüm, kapatmak zorundayım.'' Sesi çok uzak geliyordu. Kulağına kilitte dönen anahtarın metalik sesi ulaştı. ''Seni sonra ararım. Tek diyebileceğim uğraşıyorum... Bizim için uğraşıyorum, yemin ederim!''

'' Sana güve-''

''Sevgilim sen mi geldin?''

Eleanor'un rahatsız edici sesi, dönüp durduğu odada aniden yavaşlamasını sağladı. Harry, sadece yanlış duyduğunu umut ediyordu. Bu imkansızdı öyle değil mi?

''Lou? Sen misin? Sevgilim cevap ver, lütfen! Korktuğumu biliyorsun?''

''UĞRAŞIYORSUN DEMEK? SİKTİR GİT LOUİS! SADECE SİKTİR GİT!''

''Harry, düşündüğün gibi-''

Daha fazla dinlemeyerek telefonu kapatıp yatağına çöktü. Elleriyle yok etmek istercesine metal yığınını sıkıyor, avucuna batan ve canını acıtan parçaları umursamıyordu.

Bu kadar zor olamazdı! Eski bir sevgiliyle konuşmak bu kadar zor olamazdı, olmamalıydı.

Kahretsin! Deli gibi kıskanıyordu. Louis, Eleanor'un yanına her gittiğinde içinde bir şeyler ölüyordu ve o, bunu engellemek için hiçbir şey yapmıyordu...

TELL ME THE TRUTH (Larry-Ziam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin