10-Bitti Rüya Part II

2K 137 72
                                    

 ''Hımm... Makarna süper olmuş!''

Genç kız, yanında oturmakta olan Niall'a doğru eğilip yanağına bir öpücük kondurdu.

''Harry'de de sosu hazırladı.''

Ellie, Harry'e uzaktan ufak bir öpücük yollarken yapmacıklığı göz dolduruyordu. Arkadaşı ise omuzlarını silkmekle yetinmişti.

Louis, sanki parti hiç yaşanmamış veya hiçbir şey olmamış gibi yemek yiyor oluşlarına inanamıyordu. Minderlere yayılmış bir şekilde salondaki büyük sehpanın yanına tünemişlerdi.

Yemeğini büyük bir iştahla yiyen ve sohbet eden üçlüye baktı. Etkilenen veya unutamayan tek kişi kendisi miydi? Unutamayan değil, daha doğrusu hatırlayamayan?

Başını iki yana salladı. Güya duş alırken karar vermişti. Gördüğü rüyayı ve partinin hatırlanması gereken fakat hatırlayamadığı ayrıntılarını artık düşünmeyecekti.

''Ellie, küpelerin yeni mi?''

Niall, Eleanor'a doğru dönmüş; küpelerini beğendiği belli, cevap bekliyordu.

''Evet. Louis'in hediyesi.''

Tabağa sertçe vuran bir çatal sesiyle herkes yerinden sıçradı.

''Özür dilerim. Sakarlık başa bela.'' Harry, hafifçe kızararak sehpanın üzerindeki tuzluğa doğru uzanmıştı. Bir türlü alamayınca Louis alıp ona uzattı.

Eline değen parmaklar ile aniden bütün derisi karıncalandığında bu durumun daha ne kadar süreceğini merak ediyordu. Bir daha birbirlerine hiç dokunamayacaklar mıydı? Louis, nihayet barıştıklarında da ona sarılırken ellerinin titremesine engel olamamıştı.

Harry ile göz göze geldi. Onun da aynı durumda olduğunu fark etti. Tuzluğu sımsıkı kavrayıp yeşillerini ondan çekerek Eleanor'a doğru dönmüştü.

''Çok güzel gerçekten de. Güle güle kullan.'' Ardından tekrar gözlerinin içine baktı. ''Hediye alacağını söylemiştin ama dürüst olmak gerekirse bu kadar güzel bir seçim yapacağını tahmin etmezdim.''

Louis, üzerinde küçük kalp damlacıkları olan gümüş küpeyi gerçekten de beğenerek almıştı. Ellie'nin tarzı olmadığını düşünüyordu fakat cidden beğenilmişti.

Aslında onun beğenmemesini dilerdi çünkü bir şekilde gözünde puan kaybetmesi gerektiğini biliyordu. Aksi halde bu aşkından asla vazgeçmeyecekti. Yine de şu sıra, ne umduğu gibi oluyordu ki?

''Ne zaman söyledi hediye alacağını? Bu arada sahi siz ne ara barıştınız?''

Ellie kollarını göğsünde kavuşturup sinirle Harry'e baktı. Louis barışmalarına en çok onun üzüldüğünü anlamıştı. Belli etmemeye çabalıyordu ve şu zamana kadar da oldukça iyi idare etmişti ama anlaşılan daha fazla susamazdı.

Harry kaşlarını çatınca lafa atladı.

''Evde eşyalarımı toplarken geldi. Sanırım Niall haber vermiş.'' Sarışın genç başını salladı. Louis devam etti: ''Konuştuk ve iyi ki de konuşmuşuz. Yoksa bu muhteşem yemeklerden mahrum kalacaktım.''

Gülümseyerek konuyu dağıtmaya çabalıyordu ama Ellie'nin rengi sararmıştı. Panik halinde Harry'e döndü.

''Ne konuştunuz?'' dedi gözlerini ondan ayırmayarak.

Louis, o muhteşem gözlerin daha fazla parlayabileceğini düşünmezdi. Harry, kahkaha atmak üzere gibi görünüyordu. Eleanor'u biraz daha kıvrandırdıktan sonra cevapladı.

TELL ME THE TRUTH (Larry-Ziam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin