Chapter 7

1.2K 99 35
                                    


Not : / Mutlimedia'daki şarkıyla okuyunuz. Açılmazsa; şarkı : Arctic Monkeys - Do I Wanna Know

All The Love, Cemre xxx ❤

Louis's Lecture♢
"Louis kimle birlikte olduğun umrumda değil. Ama senin seviştiğin kişi ortağımızın oğlu. Senin cinsel ihtiyaçların için işimden, şirketimden olamam ben! Anlıyor musun?"

Şirkette olay çıkardığı yetmez gibi şimdi eve gelmiş beni burada azarlıyordu. Evin tüm sakinleri bizi dinliyordu. Elena bile!
Babam sinirli başladığı konuşmasını sakin sonlandırmıştı.
Beni deli ediyordu!

Bu benim birtek cinsel ihtiyacım değildi. Ben onu seviyordum. Platonik olabilirdim ama olsundu.

"Baba..." konuşmama izin vermeksizin sözüme atıldı.
"Louis, Şirketimizin daha çok verimli olması için o çocukla konuşmanı artık istemiyorum!"

Ne?
Siktir.
Ah ! Tanrım.

"Baba sen...sen ne dediğini zannediyorsun! Saçmalama." Böyle birşey olamazdı. Hayır. Tanrı Aşkına aklımı kaçıracağım.

"Evet Louis. Saçmalamıyorum. Şirketimizin geleceği için bu önemli. Ben senin yüzünden şirketimi batıramam! Görüşmeyeceksin dediysem Görüşmeyeceksin işte!"

Babam gittikçe sinirleniyordu Ama umrumda değildi. Tanrı için! ne saçma bir şey bu!

"Şirketini de sikeyim, borsanı da sikeyim! Bu ne ya! Ben dünkü çocuk değilim anlıyor musun?! Beni konuşmak istediğim kişiden alıkoyamazsın!"
Söylediklerim üzerine Annem ve babamın gözleri açılmış. Phoebe ile Darcy kulaklarını kapatmıştı.

Fizzy bana gururla bakıyordu.

"Sözlerine dikkat et William," annem konuştuğunda gözler ona çevrilmişti.

Önüme gelen sehpanın üzerindeki babamın Fransa'dan aldığı vazoyu tuttuğum gibi fırlattım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen Louis!" Çocuklar hemen odalarına çığlık atarak koştuklarında arkalarından baktım. Sonra tekrar mavilerimi babamın açık mavi gözlerine çevirdim. Gözlerinde ki öfkeyi görmemek büyük körlüktü. Çok kötü bakıyordu.

"Ne mi yapıyorum? Senin Fransa'dan aldığın o değerli, mükemmel vazoyu fırlattım. Ah pardon! O benden değerliydi değil mi? Özür dilerim babacığım. Unuttum; ona bizden çok değer verdiğini! Özür dilerim!"

İğneleyerek konuştuğumda babam elini havaya kaldırdı bana tokat atmak için. Elini yüzüme sertçe indireceği sırada yumruk yaptı ve aşağı indirdi. Vurmamıştı.

"Sen.onunla.görüşmeyeceksin dediysem Görüşmeyeceksin işte! Robin'in nasıl baktığını görmüyor muydun!"

Deri montumu alıp kapıyı açtım. Sert biçimde kapattım. Keskin rüzgar yüzümü soğukla buluşturmuştu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Yürümeye başladım. Arabamı almamıştım. Yürümek biraz iyi gelir gibi görünüyordu.

[♡][♡][♡][♡][♡][♡][♡][♡]

Bara gitmiştim ve bayağı içmiştim. Harry'yi merak ediyordum. Nasıl olduğunu. Ne yaptığını. Çok merak ediyordum.
Telefonumu cebimden hızlıca alıp dışarı çıktım.

Ben yolda yürüyordum. Parkın birine girdiğimi fark ettim. Kimse yoktu bomboştu.

Soğuk havanın nemli oksijenini içime derince çektim. Biraz düşündüm ve
Nerden geldiğini bilmediğim bir cesaretle telefonumu cebimden hızlıca aldım.
Rehber Kataloğuna girerek Kıvırcık Prens (*-*) yazan isme tıkladım. Arıyordum. Görüntülü arama!

Can You Love Me? || Larry #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin