BÖLÜM 21: "CEZA"

55.8K 1.9K 408
                                    

Multi: Sarışın

İthaf: kitaplarrr_123 , duygu_esen , BilgeTsdmr

---

Ne istersen görürsün, gökyüzüne bakarsan.

Ve istersen ölürsün, gözlerini kaparsan.

---

Sara'dan

Gözlerimi kaçırarak arabadan indim. Bu da neydi? Gerçekten neden öpüp kafamı bulandırıyorlardı? Bu erkekleri anlayamıyordum. Türünün her örneği kızlara bağlı olabilirdi, fakat benden uzak dursalar daha iyi olurdu.

Adımlarım evin kapısının önünde bittiğinde, Nefes'in arabası çakıllı yolda ilerledi. İlerlemeden önce minik bir korna sesiyle birlikte yerimden hopladım. Fakat ona bakacak gücü bedenimde bulamadım.

Anahtarı çevirip kapıyı açtım ve içeri girdim. Kapı hızla örtüldüğünde içeri sıcacıktı. Montumu çıkarıp elimdeki Nefes'in portremi çizdiği kağıdı vestiyere koydum ve üzerime sinen kokuyu çıkarmaya çalıştım. Öyle bir sarılmıştım ki, Nefes'in parfümü üstüme sinmişti.

Bir sayıklama sesiyle irkildim. Koşar adımlarla salona girdiğimde gözlerim buğulandı, olduğum yerde sendeledim.

Önce duvardaki "Neden doğdun, çirkin?" yazısı gülmemi sağladı, fakat koltukta sayıklayan Rüzgar kalbimi eşeledi sanki. Boğazıma öyle bir şey oturdu ki, organlarım bile acıdı.

Benim için bunları hazırlamıştı!

Benim için...

Ben ise... Öyle mutluydum ki, Rüzgar'ı bile unutmuştum! O değer verecek kadar önemsiyordu beni. Ya ben? Onu önemsemek yerine Nefes'in öpüşünü düşünüyordum. Ben tam bir aptaldım!

Yanaklarım sevmediğim sıcak sıvıyla ıslanırken hemen sildim onları. Fakat dinmeyen bir şelale gibi ard arda dökülüyorlardı. Muhtemelen beni beklerken uyuyakalmıştı ve şu an da rüya görüyordu.

"Neden?"

Rüzgar'ın sayıklaması kulaklarıma erişince, ne yapacağımı bilemedim. Son çare, gözlerimi ve yanaklarımı elimin tersiyle silip burnumu çektim. Adımlarım önünde kesildi.

"Rüzgar!" diye fısıldadım yüzüne doğru eğilerek. Sesim çatallaşarak çıkmıştı. Elimi korkakça yanağına koyduğumda, kaşları çatıldı.

"Rüzgar!" diye fısıldadım tekrardan. Belime saplanan parmaklar ve üzerime basan ağırlık canımı acıtıyordu. El bileklerimde acıtan bir baskı ve bedenime uygulanan bir ağırlığın altında sesim tamamen kesilmişti.

Rüzgar'ın kahverengi gözlerinin bir tanesi, alnına düşen saçları sayesinde tamamen kapanmıştı. Gözlerinde kırmızının en koyu tonu yatıyordu. Elleri bileklerime baskı yapmayı artırdı. Alnıma değen bir tutam saçını savurduğunda, kokusu ciğerlerime hapsoldu. Kokusunun verdiği keyifle gözlerimi yumdum.

Ben bu çocukla nasıl baş edecektim!

Ağırlığını vücudumdan çektiğinde gözlerimi açtım. Bileklerime baktığımda kızardığını gördüm, ki yarına morarırdı zaten. Hayvan, diye geçirdim içimden. Bu kadar gücü neresinden üretiyordu?

Rüzgar büyük bir hışımla salondan çıktığında, ardından baktım öylece. Sadece baktım. Ne diyebilirdim ona?

Beynimde dönüp dolaşan duygu, yerini çok değişik bir duyguya bırakırken Rüzgar'ın sayesinde uzandığım koltuktan hızlıca kalktım ve koşarak salondan çıktım. Ayaklarım merdivenleri ikişer üçer atlarken, ne yaptığımı, yapacağımı ben bile bilmiyordum.

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin