BÖLÜM 28: "SABAH"

32.6K 1.6K 787
                                    

"Keşkeler keş eder."

---

Azad ve Emir'in arkasından koşup "Beni de bekleyin!" diye bağırdım boğazımdan aşağı bir kova dolusu çivi boşaltılmış hissi veren acınacak sesimle. Azad, arkasını dönüp koşan Emir'in kolundan yakaladı ve elindeki arabanın anahtarlarını verdi.

"Arabayı bura getir abicim,"

Azad'ın soğukvari sözleri ve bana attığı bakışları karşısında gözlerime dolan gözyaşları görüşümü bulanıklaştırıyordu; titremem hiç iyi değildi.

En çok da dün ona sarf ettiğim sözlerin bugün gerçekleşmesinden korkuyordum. Bir sinirle dilimden dökülen sözlerin şimdi bana acı olarak döneceğini hissetmek... En zoru da buydu işte.

Azad, kolumdan tutup "Her ne kadar Rüzgar senin yüzünden yoğunbakımlık olsa da bu kötü gününde sana ihtiyacı var, ayakta dur." dediğinde gözlerim Azad'ın gözlerini buldu.

Benim yüzümden mi?

Kolumdan çekip Emir'in getirdiği arabaya doğru götürdüğünde arka koltuğun kapısını açıp binmemi işaret etti. Hafifçe gülümseyip burnumu çektim ve koltuğa oturdum. O da kapımı kapatıp ön koltuğa oturdu ve "Hastaneye gidiyoruz." dedi.

***

Sırtımı soğuk duvarla buluştururken görüntüler bulanıklaşmaya başlamıştı. Sendeledim. Emir, beni görünce koşarak yanıma geldi ve tek koluyla belimden kavradı.

Alnımı Emir'in omzuna koyarken "Her şey benim yüzümden oldu!" diye haykırdım. Lanet olası dilime hakim olsaydım Rüzgar şimdi yoğunbakımda olmayacaktı.

O, benim canımı yakıyor, ben de onun canını yakıyordum. Sırf ölmesini ima ettiğim için aşırı doz uyuşturucu kullanması...

Geçen bulduğum beyaz tozlar da ona ait olmalıydı o zaman. Keşke... Keşke o zaman tozları alıp ona hesap sormaya gitseydim.

Rüzgar'a bir şey olursa ben ne yapardım? Hem de benim yüzümden... Kendimi şu an öyle boktan hissediyordum ki...

Emir sımsıkı sarıldıktan sonra saçımdan öptü. "Kendini suçlama kardeşim. Rüzgar lan bu," Kafamı kaldırıp Emir'in yandan attığı gülüşünü izledim. "Az sonra iyileşir o it."

Emir'in sözlerinden sonra kendimi daha da suçlu hissederek hıçkırarak ağlamaya başladım. Ama biliyordum ki sırf iyi hissedeyim diye böyle demişti. O sırada Emir kollarını sırtımdan çekip arkasını döndü; çünkü iğrenç tondaki yeşil üniformasıyla doktor, Rüzgar'ın olduğu yoğunbakımdan çıkmıştı.

"Rüzgar'a bir şey mi oldu? Kurtardınız değil onu?" dedim fırtına öncesi sessizliği fısıldayarak. Saçlarının ön tarafı beyazlayan, kısa boylu doktor yüzündeki ifadesizliğiyle ağzındaki beyaz maskeyi yana çekti.

"Kanında aşırı doz madde bulundu, bu da haliyle onu komaya soktu," Emir'in yüzündeki ifadeden korkuyordum. "Her şeye karşı hazırlıklı olmalısınız."

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin