Bir önceki bölümdeki oy performansını bu bölümde de bekliyorum. Rekora koştunuz resmen. :)
Özgür evden çıktıktan sonra kendimle ve aklımdaki sorularla baş başa kaldım. En azından ablamı bu kadar üzen kızı öğrenmek üzere tekrar elime aldım defteri. Okumaya devam ettim.
Bana onu sordu. Özgür'ün hoşlanıyorum dediği kızı... Geçiştirmeye çalıştığımda konuyu ısrarla ona çekti. Olcay dedi ki ona aşıkmış ve aklından çıkmıyormuş. Onunla konuşmaya çekinmiş. Üstelik aradan da çok zaman geçmiş. Ama ben konuşursam... Sonrasını dinlemedim bile. Herkes neden onu seviyor günlük? Neden beni kimse sevmiyor. Beni babam bile artık sevmiyor. Bana ve kızıma bakışlarını görüyorum. Babam bile benden utanıyor. Kızım bile onu daha çok seviyor. Onun kucağında susuyor, sakinleşiyor. Herkes onu benden çok seviyor. Herkes! Ben de artık gidiyorum. Her şeyi ona bırakıp gidiyorum. Babamı da kızımı da Olcay'ı da hatta Özgür'ü de... Her şey onun olsun. Ben pes ediyorum.
Abla... Nefret ettiğin kız ben miyim?
Boş boş baktım sayfalara. Aklıma bana bıraktığı not geldi. Yapamıyorum, gidiyorum dediği, Duru'yu bana bıraktığını söylediği not... Ablamın nefret ettiği kişi benim. Özgür'ün bir zamanlar hoşlandığı, Olcay'ın aşık olduğunu iddia ettiği... Allah'ım ben ne yaptım? Ablam benden bu yüzden o kadar nefret ediyormuş meğer. Ama ben hiçbir şey yapmadım ki. Olcay'dan hoşlansam da bir kez olsun karşısına çıkmadım. Özgür'den zaten hep kaçtım. Hem bana o kadar kötü davranan bir adam nasıl benden hoşlandığını iddia edebilir?
Peki şimdi ne olacak? Özgür 'biz'den konuşmak istediğini söyledi. Biz diye bir şey varmış gibi... Daha iki gün önce bücür diye dalga geçiyordu benimle. Bir kere öptü diye hayatı mı değişti? Ne bu peri masalı mı? Prensin öpücüğüyle kötü büyü bozulur. Bizim hikayede tam tersi oldu sanki. O beni öpene kadar benim için her şey daha netti. Öptükten sonra oluştu asıl büyü. Adamı çıkaramıyorum aklımdan. Ablamın günlüğünü okurken bile Duru'nun babasını boş verip Özgür'ün hoşlandığı kızı öğrenmeye çalışmadım mı? Gerçi o da kötü bir şaka çıktı. Özgür'ün beni bir vurmadığı kalmışken ablam nasıl inanabilir onun benden hoşlandığına? Pes! Bu yüzden mi bu kadar nefret ediyormuş benden? Özgür gelince ona soracağım ve bunun kötü bir şaka olduğunu öğreneceğim. Gerçekten yeter.
Evde bir sağa bir sola dolanıp gelmelerini bekledim. Tabi Özgür ışınlanmayı bulmadığı için ben gözümü açıp kapayana kadar gelmiş falan olmadılar. Sabırsızlık yaptığımı bilip kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Fakat bu bir işe yaramadı. Ben de her zaman yaptığım gibi mutfakta aldım soluğu. Bir hamur yoğururum bir şeyciğim kalmaz şimdi benim.
Yarım saatin sonunda bir tepsi poğaça fırında bense kapının önünde bekliyordum. Bizim evle okul arası bu kadar uzun değildi. Ne oldu bunlara ya? Yolda bir şey mi oldu? Olcay gelip Duru'yu almaya kalktı da Özgür de onla mı uğraşıyor acaba? Saçmalama Defne. O, o kadar kalay mı?
Saçmalama Defne, Olcay bilmiyor bile.
Ay evet daha söylemedik ona. E nerede kaldı bunlar? Özgür okulu biliyorum deyip duruyordu ama bulamadı mı acaba? Sonuçta benimle birkaç kere geldi yanlış yerden falan dönüp kaybolmuş olabilir. Ay Durucuğumu çok bekletmemiştir inşallah. Korkar da şimdi benim kedim. Uf Özgür ne olurdu inat etmesen... Gerçi araba kullanacak halde olduğum da söylenemezdi ya neyse... Şimdi biraz rahatladım. Bütün sinirimi poğaçadan çıkarınca tabi...
Kapı çaldığı an uzandım koluna ve açtım. Açar açmaz da bağırmaya başladım.
''Neredesiniz siz? Aklım çıktı burada benim. Okul bu kadar uzak mı? Hiç bu kadın evde ne düşünür dediniz mi acaba? Allah'ım delirecektim meraktan.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne Yarısı
General FictionBazı insanlar hayatlarını kendileri için yaşarlar bazıları ise sevdikleri için. Defne kesinlikle ikinci tip insanlardan, sevdikleri için yaşayanlardan yani. Özellikle Duru için... Ablasının vefatından sonra hem teyzelik hem annelik hatta bazen de ba...