Herkese günaydın, mutlu pazarlar 😊
Duru'yla Türkçenin incelikleri hakkında ağır(!) bir sohbete dalmışken Özgür gelip başımıza dikildi.
''Defne, seninle konuşmamız gereken bir konu var.''
Ay ne oldu yine? Koray falan mı aradı acaba?
''Konuşalım,'' diye ayaklanmıştım ki meraklı şirin araya girip ''Ne konuşacaksınız?'' diye sordu.
''Akşamki sürprizle ilgili,'' deyip göz kırptı Özgür. Ondan bu tepkiyi alan kedicik beni resmen itekleyerek kaldırdı sandalyeden.
''Ben gelmiyorum içeri, güzel sürpriz hazırlayın,'' diye de tembihledi bir de.
Umarım güzel bir sürpriz hazırlıyorsundur Özgür. Yoksa büyük bir hayal kırıklığı olacak bu kadar heveslendikten sonra.
Odadan çıkıp salona ilerliyordum ki Özgür beni mutfağa yönlendirip kapıyı kapattı. Bu kadar gizli bir sürpriz mi? Hayırdır inşallah.
''Hayırdır Özgür? Sürpriz dedik de mutfağa saklanacak kadar gizli ne planlıyorsun?''
''Sürprizle ilgisi yok Defne. Unuttun sanırım, dünkü konuyu hâlâ bana anlatmadın.''
Neyi anlatmadım ya?
''Olcay'dan bahsediyorum. Yüzünün aldığa şekle bakılırsa gerçekten unuttun. Ne teklif etti sana?''
Kocalık haklarını talep etmeyeceğini iddia ettiği bir evlilik.
''Saçmaladı kendince. Olay mahkemeye kaldı kesin.''
''Kabul edemeyeceğin bir şey mi söyledi?''
Bir süre yüzüme baktıktan sonra aklına yeni gelen şeyle bağırarak ''Ahlaksız teklifte mi bulundu yoksa?'' dedi.
Imm... Tam değil. Ama Olcay sonuçta, ne kadar güvenebiliriz?
''Bağırma, Duru'nun kapı dinlemekten sabıkası var biliyorsun.''
Yaptığını yeni fark etmiş gibi bir pişmanlık çöktü yüzüne. Ardından sandalyelerden birini çekip oturdu.
''Tamam, ben sakinim. Ne önerdi? Beş gün bende iki sende kalsın falan mı dedi o dengesiz? Kabul edilemez olan nedir?''
Keşke öyle deseydi. En azından düşünürdüm.
''Bak, sakin ol. Kızacak bir şey yok. Saçmaladı gitti işte.''
''Belli! Öyle bir saçmalamış ki bana söylemeye çekiniyorsun. Defne, biz bir şeyleri deneyeceğiz demedik mi? Sen bana karşı tamamen dürüst olmazken bu nasıl mümkün olacak?''
Ya hemen de konuyu buna getir! Sanki aldatıyorum seni! Yalan bile söylemedim ki... Sadece gerçeği söylemek istemiyorum. Çünkü öğrendiğinde gidip Olcay'a dalacaksın. Bu da daha fazla bela demek.
''Olcay'ı boş verip akşamdan konuşabilir miyiz? Kediciği çok heyecanlandırdın.''
''Konuyu değiştirmiyoruz Defne.''
Hadi ya? Değiştirsek iyi olurdu ama...
''Hiç mi şansım yok? Yok yere sinirleneceksin şimdi. Densiz densiz konuştu ben de evden kovdum. Bir daha açmaz bile bu konuyu.''
''Defne, sesimi tekrar yükseltmemek için kendimi zor tutuyorum. Daha fazla uzatmadan söyler misin artık? Yoksa ben direkt Olcay'dan öğrenmeye kalkacağım ve muhtemelen öğrendiğim anda da kafa göz dalacağım. Söylememek için bu kadar kıvrandığına göre kesin cinayet sebebi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne Yarısı
General FictionBazı insanlar hayatlarını kendileri için yaşarlar bazıları ise sevdikleri için. Defne kesinlikle ikinci tip insanlardan, sevdikleri için yaşayanlardan yani. Özellikle Duru için... Ablasının vefatından sonra hem teyzelik hem annelik hatta bazen de ba...