Ben yine istemeden fazla beklettim. En iyisi biz bir gün belirleyelim. O günlerde yayınlayayım ben bölümü.
Eve vardığımızda kapımızın önünde bekleyen bir Olcay bulduk. Aman ne güzel! Benimle konuşmak için beklemeyi düşünmemiş anlaşılan. Neyse bakalım belki de böylesi daha iyi. Ağda gibi. Tek seferde. Bütün acıyı aynı anda yaşayıp kurtulalım.
''Baba,''
''Hoş geldin Olcay''
Özgür ise bizim aksimize ölüm sessizliğindeydi.
Olcay sanki gerçekten hoş geldiğini düşünüyormuşum gibi kocaman gülümsedi bana ve tabi Duru'ya. Kızını kucağına aldıktan sonra da ''Merhaba hanımlar,'' diye şakıdı.
Benim aksime bazılarımız çok mutlu anlaşılan. Ne güzel(!)
Ona bir şey demeden kapıyı açtım ve geçmeleri için kenara çekildim. Bu arada Özgür'ün sinirinin yüzünden okunduğunu söylememe gerek yok sanırım. Elinden gelse yere serecek Olcay'ı o dakika. Ama tabi Duru olduğu sürece hepimizin eli kolu bağlı. Muhtemelen buraya benimle uzlaşmaya geldi. Bakalım ne diyecek.
İçeri geçtiğimizde Duru her zamanın aksine ultra sessizdi. Onu konuşturmak için birkaç denemede bulundum ama üç kelimeden öteye gidemedik. Olcay'ın yanında kasılıyor kuzucuk. Üstüne fazla gitmemek adına okul kıyafetlerini değiştirmesi için odasına gönderecektim ki birden dili açılıp ''Baba, sen nerede yaşıyorsun,'' diye sordu.
Soru kendisine gelince Olcay'ın yüzünde mutluluğu net bir şekilde gördüm. Kızıyla ilgilenmeye çalışıyordur umarım. Umarım aklında başka bir şeyler yoktur. Gerçi Duru'yu neden istesin kızı olması dışında. Bildiğim kadarıyla organ mafyası değildi babası ama... Of! Espri yeteneğime gerçekten hayranım. Stres altındayken hele...
Saçmala Defne! Devam et, helal!''Buradan biraz uzakta Durucum.''
''Biliyorum aslında. Teyzem uçakla gitmemiz gerektiğini söyledi. Tatillerde seni görmeye gelebilirmişiz. Tek başıma gelemezmişim ama.''
Tatlı tatlı anlatırken birden ağzını kapadı eliyle. ''Çok mu konuştum Özgür'' diye fısıldadı bir de masum masum.
Yerim seni kuzucuk.
''Hayır, prensesim. Ben seni dinlemeyi seviyorum,'' diye cevapladı Olcay. Özgür sadece kötü bir bakış attı. Eve girdiğinden beri ağzını açamadı adam zaten. Hatta arabadan indiğimizden beri diyebilirim. Olcay sağ olsun.
Duru kocaman gülümseyip sazı tekrar aldı eline ''Uçağa bineceğimi Ecesu'ya söyleyince çok kıskanacak biliyor musun? O da bana hep evini anlatıyor. O yüzden kıskanabilir. Üstelik onların evini gördüm ben. O kadar büyük değil. Onların evi değildi ama Özgür komşu oldukları için evlerinin aynı olduğunu söylüyor. Ecesu abartmış.''
''Ecesu kim? Sınıf arkadaşın mı prenses,'' diye muhabbete dahil olmayı denedi Olcay. O sırada Özgür girdi araya.
''Ecesu, sınıf arkadaşı. Aynı zamanda bizim sitede yaşıyor. Biraz hava atmayı seven bir kız değil mi Duru? Ayrıca Duru prenses değil o bir peri kızı. Dikkat et Olcay,'' dedikten sonra gülümseyip göz kırptı Duru'ya. Duru da ona gülümsedikten sonra babasına dönüp çocuğa konuşur gibi ''Ben peri kızıyım ama sen bunu bilmiyordun tabi ki. Önemli değil. Artık dikkat edersin,'' dedi. İçim cız etti bir an. Duru'yu böyle görünce onun babasına da ihtiyacı olduğunu, onu sevmeye hazır olduğunu görüyor ve Duru'yu almaya çalıştığım için kendimi kötü hissediyorum. Keşke Olcay'a da güvenebilsem... Ama Özgür'ün ve hatta Koray'ın da etkisiyle Olcay'ın Duru'yu istemesinin altında başka başka nedenler arıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne Yarısı
Fiksi UmumBazı insanlar hayatlarını kendileri için yaşarlar bazıları ise sevdikleri için. Defne kesinlikle ikinci tip insanlardan, sevdikleri için yaşayanlardan yani. Özellikle Duru için... Ablasının vefatından sonra hem teyzelik hem annelik hatta bazen de ba...