Yine bir geçiş bölümü ☺️ bölümcük 😁
''Sana, seni...''
Cepte.
Tam ikinciye geçmiştik ki Özgür'ün telefonuna mesaj geldi. Dikkati bir an dağılıp telefona doğru baksa da ilgilenmeden eliyle iki yapıp ikincisini anlatmaya geçti Özgür. Ben yine büyük bir hevesle odaklanmıştım ki bir mesaj sesi daha geldi. Ve benim konsantrasyonumu alıp götürdü.
''Bak istersen,'' dedim mecbur. Hevesimi kaçırdı bir kere.
Özgür başını hayır anlamında sallamıştı ki bir mesaj sesi daha olunca kalkıp tutuşturdum telefonu eline.
''Bak da öyle devam edelim bari. Bölünüyor,'' diye söylendim aksi aksi.
Ben telefonu gözüne sokunca Özgür çaresiz kalıp eline aldı ve almasıyla kaldı. Baya kal geldi adama.
''Özgür?''
O sadece telefona tabi ben de ona bakıyordum. Bir kez daha şansımı deneyip seslendim. Kafasını kaldırıp bana baktı. Sonunda.
''Ne oldu? Kimdenmiş mesaj?''
''Önemli bir şey değil,'' dedi telefonunu sessize alıp kenara koyarken. Tamam, deyip hayatıma devam etmem gerekirdi belki de. Bense üstüne gitmeyi seçtim. Merak ettim çünkü bir kere...
''Önemli bir şey değilmiş? Bana pek öyle gelmedi. Okuduğun an kaldın Özgür.''
Kararsız kalmış gibiydi. Muhtemelen bana anlatıp anlatmamak hakkında düşünüyordu. Bir an ağzını açtıktan sonra vazgeçip kapattı ve kafasını iki yana salladı.
Yanına gitmekten kendimi alamadım. Elimi omzuna koydum, destek olmak istercesine.
''Seni zorlamak istemiyorum ama bir şey olmuş Özgür. Kötü bir mesaj mıydı? Önemli bir şey varsa gidebilirsin, gidebiliriz.''
''Hayır, hayır. Önemli bir şey değil gerçekten. Sadece geçmişte kalması gereken biri. Üzerinde konuşmaya bile değmez.''
''Nişan attığın kız mı?'' deyiverdim birden.
Nişan mı? Kendime kocaman bir alkış. Aferin Defne. Düşünmeyeceksin derken bunu kastetmiyordu Özgür. Düşünmeden konuşursan Özgür de sana böyle tuhaf bakışlar atar işte.
''Nişan attığım kız mı? Bu da nereden çıktı? Birisi sana benim nişan attığımı falan mı anlattı?''
Evet az önce sen söyledin, desem ne der acaba? Neyse adamın yüreğine daha fazla indirmeye gerek yok.
''Yok, ben boş bulundum birden. Üniversitedeki sevgilin miydi diye soracaktım.''
Özgür önce evet anlamında kafa salladı sonra birden bana bakıp gülmeye başladı. Tırsmadım desem yalan olur. Mesajda ne yazıyordu da sinirleri bozuldu bu adamın diye düşünmeye başlamıştım ki ''Sen ben ciddileşti deyince nişanlandık mı zannettin?'' diyerek neye güldüğünü açıklamış oldu. Aman ne komik! Türküm oğlum ben! Bizim ananelerimiz öyle bir kere. Biri ilişki ciddileşti diyorsa nişan yapılır. Sensin komik.
''Gülmesene Özgür! Tamam anladık nişan atmadın,'' diye trip atıyordum ki ''Söz bozduk biz Defne,'' diye iyice cıvıttı işi. Ama hata benim. Adam iki gün efendi oldu diye kaptırdım kendimi unuttum kaç yıldır tanıdığım adamın karakterini. İlla cıvıtacak, benim komik bulmadığım şeylere saatlerce gülecek...
Gülmesinin yüz yıllar süreceğini anlayınca ''Özgür,'' dedim koluna dokunup. ''Bu konuyu böyle geçiştiremeyeceksin. Bu gün fazla düşünmeme ve birbirimize açık olma günümüz. Ben sana aklımdan geçenleri anlattım. Şimdi senin sıran.''
Özgür bir an durup düşündü. Düşünme dememe rağmen. Neyse sonra anlatmaya karar vermiş olacak ki derin bir nefes aldı.
''Evet, oydu. İstanbul'a gelmiş. Buluşmak istiyormuş. Bense istemiyorum. O yüzden önemli değil Defne. Önemli birisi değil. Geçmişte kalması gereken birisi. Bugünümde olmayı hak etmiyor.''
Düşünme dedin ama şimdi bana düşünecek kocaman bir konu verdin: Bu kız sana ne etti?
Gerçekten ne yaptı da bu kadar kızdırdı Özgür'ü acaba? Bence aldattı kesin. Yoksa bir ayrılık ne kadar kötü olabilir? Gerçi benim bilmemem de normal. Kaç kişiyle çıktın da ayrıldın acaba Defne? Senin daha ilişkinin kendisinden haberin yok bir de sonu ne kadar kötü olabilir idye fikir yürütmeye çalışıyorsun.
''Ne olmuştu peki? Yani neden bitmişti ilişkiniz?''
Böyle de çok meraklı bir kız arkadaş oldum. Gerçi kız arkadaş-... Daha fazla düşünme bari. Yoksa içinden çıkamayıp uzaklara dalacaksın ve Özgür'e verdiğin sözü tutmamış olacaksın.
Pek tutamadım aslında ama bari o bunu bilmesin.
''Uzun hikaye Defne. Anlatıp senin de canını sıkmak istemiyorum,'' dedi Özgür. Bu arada oturmuştu ve başı ellerinin arasındaydı. Sıkıntısı yüzünden okunuyordu. Ama ben duramadım. Ne olduğunu şimdi öğrenmezsem bir daha konuyu buraya sittin sene getiremem.
''Benim de günlerim harika geçmiyor Özgür. Hayatı her zaman güllük gülistanlık yaşıyor da değilim. O yüzden anlatabilirsin. Hem belki anlatmak sana da iyi gelir.''
Özgür tamam anlamında kafasını salladı. Sonra... Sonra sustu. Daha doğrusu konuşmadı. Dakikalar boyunca... Başta kafasında toparlıyor şimdi anlatacak dedim. Ha şimdi ha birazdan derken birkaç dakikayı geride bıraktık. En son uyudu mu acaba diye kontrol etmeyi düşünüyordum ki bir nefes bıraktı.
Ona bu kadar zor gelen ne olabilir?
''Aldatıldın mı yoksa?'' dedim konuşmasına yardımcı olmak adına. Hayır anlamında kafa salladı.
''Terk edildin?'' diye bir kez daha tahmin yürüttüm.
''Aslında ben terk ettim.''
Ve bir susuş daha.
Ben artık anlatacağından ümidi kesmiş, bi su içeyim diye mutfağa yollanmıştım ki Özgür de ayağa kalktı. Bir anlık duraksamadan sonra bana hâlâ bir şey anlatmadığını görünce yoluma devam ettim. Suyumu içtikten sonra bir bardak da ona uzattım.
Ne yaptı da terk ettin peki Özgür, diye için için sormak istesem de sabırlı olmaya karar verip sesimi çıkarmadım. Hayatımız iyice Zeki Demirkubuz filmlerine döndü sayesinde. Uzun bakışmalar, aylar süren sessizlikler... Bu konu Özgür'ün bana bakışlarıyla anlatabileceği bir şey de değil ki... Yoksa bu kadar bakışmadan sonra kesin kapardım yani. Sahi bakışma demişken o bana sessiz sinema oyununda ne anlatacaktı ki?
''Defne?''
''Hiii!''
Yerimden sıçradığımı söylememe gerek var mı? Damağımı kaldırıp bir bardak su daha içtim. Özgür de güldü durdu sağ olsun. Pislik! Onun yüzünden yüreğim çıktı be. Hem sen gel iki buçuk saat sus sonra birden konuşunca da korkmama gül. Yok canım!
''Gülme Özgür! Yüreğime indirdin.''
''Seninle de bir dram sahnesi yaşayamıyoruz Defne.''
Öyle deyince ben de güldüm. Ama Özgür kadar uzun değil tabi ki.
''Ben o kadar eğlenceliyim işte Özgür Bey. Ne sandınız,'' diye şımardım bi de.
Gülüp sarıldı Özgür. Ya da şöyle mi demeliyim: Gülmeye devam ederken kollarını etrafıma sardı. Zira kendisi pek de susmamıştı da.
Sarılırken bir şeylerin değiştiğini hissettim. Gülmeyi kesip beni daha sıkı sardı. Nefesinin kulağıma değdiğini hissettim.
''Beni baba olmaktan alıkoydu,'' dedi Özgür kulağıma doğru. Bir an için neden bahsettiğini bile anlayamamıştım ki devam etti. ''Bebeğimizi aldırdı. Daha doğrusu aldırmış. Bana sorma zahmetinde bile bulunmadı. Ben çocuk bakmaktan alamazmışım, bunu yapamazmışız. Böyle bitti ilişkim Defne. İşte, biliyorsun artık.''
S*ktir!
-
Defne'nin sondaki tepkisi pek hoş değil ama yerinde olan buydu bence. 😁 Ben küfür kullanmamaya dikkat ediyorum yazılarımda fakat bu durumda da oturdu yerine yani✋🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne Yarısı
Fiction généraleBazı insanlar hayatlarını kendileri için yaşarlar bazıları ise sevdikleri için. Defne kesinlikle ikinci tip insanlardan, sevdikleri için yaşayanlardan yani. Özellikle Duru için... Ablasının vefatından sonra hem teyzelik hem annelik hatta bazen de ba...