Gönlüme düşen...Bölüm 7

143 12 0
                                    

Mahir dün karşılaşmada ne gördüğünü tam anlamamış olmalıydı. Evet, bir güzellik ile karşılaşmıştı, ama dikkatlice bakmadığından olsa gerek ki, ne gördüğünü ancak bugün idrak edebilmişti. Babasıyla geri dönerken yol boyunca babasının sorduğu tüm sorulara ya yanlış, ya uyumsuz ya da kısa yanıtlar vermişti. Aklı Sevdadaydı. Mahir'in Sevdayı düşünmesi çok farklıydı. Böyle bir kadın daha önce hiç görmemişti. Onda sımsıcak bir şey vardı. Bir pozitif elektrik, mıknatıs gibi. Çekiyordu. Düşündürüyordu. Huzur veren bir duruşu vardı. Çok etkilendiğiniz bir filmden çıktığınızda nasıl bazı sahneler aklınızda kalıyorsa ve her düşündüğünüzde kendi kendinize gülüyorsanız, işte öyle bir şeydi Mahir'in yaşadığı ve hissettiği.
Sevda ise gitmiş olmalarının ardından rahat bir nefes almıştı. Sibel ilk iş Sevdanın yanına geldi ve önünde durup ona baktı. Sibelin olup bitenler karşısında yaşadığı şaşkınlık yüzünden okunuyordu. Daha fazla dayanamayıp bu konuyu konuşmalıydı:
" Sevda inanamadım gördüklerime. Mahir bey kahveyi bile alamadı seni izlemekten."
Sevda bu konuları yeniden açıp, konuşmak istemiyordu, çünkü o hiç bir şeyi farklı yorumlamayı sevmiyordu. Ama anlaşılan Sibel bu konuyu enine boyuna konuşmadan rahatlamayacaktı.
Sibel: "bugün olup bitenleri anlamamış olamazsın Sevda. Ya da benimle kafa buluyorsun."
Sevda: " Sibel abartıyorsun. Mahir bey bir Sürü insanla sohbet etmek zorunda kaldı. Kolay mı o kadar odayı gezmek? Burdaki dalgınlığıda yorgunluğunun göstergesi."
Sibel Sevda'nın bu inanılmaz yorumları karşısında gerçekten hayrete düşüyordu. " yok artık Sevda, pes doğrusu. Gözümüzle gördük. Hatice hanım bile farketti olup biteni. Hala böyle yorumlayabiliyorsun ya, pes. Gerçekten pes. Istersen Hatice hanımında fikrine başvuralım" derken biraz Munzur bir tavır takınmıştı.
Sevda biraz gergin ve bu konunun hemen kapatılması düşüncesi ile :" lütfen saçmalama Sibel ve bu konu hemen burda kapansın. Çok rica ediyorum."  dedi ve işinin başına döndü.

Bugün yeterince iş birikmişti ofiste. Sabah Tarık beyin ziyareti, ardından odaların toplanması, patronların gelmesi derken yapılması gereken işler kalmıştı. Anlaşılan oydu ki Sevdayı bugün bayağı uzun bir mesai bekliyordu. Ve aynı düşündüğü gibide olmuştu. Sevda annesine bildirmişti biraz gecikeceğini ve yemeğe beklememesini; çünkü yorgun döndüğü akşamlar Sevda yemek yemeden kendini yatağına atıyordu. Ancak böyle dinleniyordu.

Herzamanki saatinden bir buçuk saat daha geç çıkmıştı iş yerinden ve tabiki dolmuşla olan seyahati kabus gibiydi. Daha kalabalık, daha yoğun bir trafik, itiş kalkışların bol olduğu bir yolculuktu. Akşamın ayazı çıkmıştı ve Sevda eve gelene kadar çok üşümüştü. Zaten üzerindeki kiremit kırmızı elbisesi yürümesinide zorlaştırıyordu. Sevda mahalleye erken geldiği akşamlarda mutlaka Hüseyin amcasına uğramayı ihmal etmezdi. Manava, kasaba uğradığı da olurdu. Ama bu akşam eve nasıl gittiğini bilmiyordu. Annesi pencerede bekliyordu ve kızının geldiğini görür Görmez kapıya yöneldi.
" Hoşgeldin yavrum. Çok mu yoruldun?" derken kızının montunuda almaya çalışıyordu. Sevda hiç kıyamazdı annesine.
"Hayır anneciğim, yorulmadım. Gün boyu oturunca işler geç saatlere kaldı."
Anne: " yemek hazır kızım. Hadi masaya geçelim."
Sevda: " anneciğim, ben aslında hiç aç değilim. Biraz soğuk çarpmış olmalı ki uykum var. Ben uyusam, kızarmasın bana canım? " dedi.  Annesi aslında Sevda'nın ne kadar yorgun olduğunu anlamıştı. Kızının annesini üzmemek için de bu kadar incelik yapmaya çalıştığınada artık alışmıştı. Onu daha fazla zorlamadan "Neden kızayım yavrum. Yat dinlen o halde."dedi.

Sevda banyoya girip sıcak bir duş bile alacak halde değildi ve hemen kendini yatağına attı. O kadar çabuk dalmıştıki uykuya, sağa sola dönmeden uyumuştu. O öylesine masum ve bir bebek gibi hareketsizce uyurken, annesi onu uzun bir süre izledi. İçinden, kızına baktığında hep aynı şeyleri geçiriyordu. Diliyordu ki bahtıda, şansıda yüzü kadar güzel olsun. Kendi bahtına benzesin istemiyordu. Kızının tahtına hiç bir katkısı olamamıştı belki, ama ona yalnızlığı yaşatmamak için elinden geleni yapıyordu. Zaten yapabildiği tek şeyde buydu.

Seni Sevmek...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin