Havalar çok soğumuştu. Kış iyiden iyiye yüzünü göstermişti. Sevda sabahları çok üşüyordu, ama bu günlerde nedense üzerine siyah bir pantolon bir kazak giyinip gitmiyordu. Dakikalarca aynanın önünde kıyafet deniyordu, dolaptan bir onu bir bunu çıkartıyordu. Kararsızdı. Nazlı hanım sabahın erken saatlerinde kalkıp soba yakıyordu, biricik kızı üşümesin diye. O esnada dikkatinden kaçmıyordu Sevdanın özellikle güzel giyinmeye çalıştığı.
İş yeri çok hareketliydi. Sevda çok sık Aras beyle karşılaşıyordu. Aras beyin tavrı aynıydı. Lise öğrencisinden farksızdı. Nerde görürse görsün sağı solu kolaçan ediyor, kimsenin bakmadığından emin olduğu esnada masumiyet kraliçesine göz kırpıyordu ya da gözlerini kocaman açarak şebeklik yapıyordu. Sevda her defasında"manyak mı bu ne ya" diyordu içinden. Ama bu manyağın yaklaşımlarına öylesine alışmıştı ki, keyif mi alıyordu, bunu bir türlü adlandıramıyordu.
Mahir bey diğer şirkete hemen hemen hiç gitmiyor gibiydi. Oda hep burdaydı. Sanki diğer işlerin hiç bir önemi yoktu. Fakat herkeste mutlu bir çalışma hevesi, işyerinde esen tatlı rüzgarlar Nail beyin de gözünden kaçmıyordu. Onu en çok mutlu eden ise Arasın sabah kalkıp işe gitme hevesinin dört hafta olmasına rağmen bitmemiş olmasıydı. Gerçi Mahir bey kadar erken gitmiyordu, ama sonuç olarak gidiyordu. Mahir bey kardeşini sıkı takip ediyor, verilen görevi ne derece yerine getirdiğine bakıyordu. Kardeşinin çok zeki biri olduğunu biliyordu, ve her işin üstesinden geleceğini de biliyordu. Sadece istemeliydi.
Bu kadar işin arasında Mahir bey çeşitli röportajlara katılıyor; iş dünyasında önemli bir yeri olan projelerini kamuoyuna duyuruyor, çeşitli gazete ve programlarda anlatımlarda bulunuyordu. Şirketlerinin cirosu daha da artmıştı ve yeni atılımları beklediklerinden daha iyi bir durumdaydı. İşkolik olan Mahir daha fazla çalışıyor, eve neredeyse yatmadan yatmaya gidiyordu. Bu durumu amcası gıpte ediyordu. Kendi oğlu Timur'un hiç bir işe karşı ilgisinin olmaması amcasını çok üzüyordu. Özellikle son zamanlarda çok abartı davranışlarda bulunuyor ve medyada haklarında yazılan güzel makalelere gölge düşürüyor gibiydi.
Mahir aslında iyi niyetinden onunla ilgilenmek istiyordu ama Timur öylesi bir durum içersindeydi ki , ona yardımcı olmak çok zordu. Umut deseniz tamamen ayrı bir vakaydı. O işini ihmal etmiyordu ama onun da beslediği kıskançlık duygusu Arasla aralarında soğuk savaşlar yaratıyordu. Aras onun bu tavrını ve yaklaşımını hiç sevmiyordu. Umutun da özellikle Arasa karşı beslediği olumsuz hislerin anlamını bir türlü bilmiyordu Aras ve ağbisi.
Mahir bunca işin arasında aklında iyice yer eden ve bir türlü düşünclerinden çıkaramadığı Sevdayı görmek için kendince bahaneler üretiyordu. Herhangi bir yazı işi olduğunda; yani bir rapor yazılacaksa, ya da kararlar alınıp ta tutanağa dönüştürülecekse Kemal beyi odasına çağırtıp bu işi Sevda hanım yapabilir mi diye soruyordu? Kemal bey de bazen şaşkınlık yaşıyordu, çünkü bu işleri yapmak için Tarık beyin ekibi vardı. Evet, belki Sevda da kısa bir süre sonra bu ekip içersinde bu görevi alacaktı, ama henüz en ufak bir bilgisi yokken, neden bu vazifenin Sevdaya verilmek istendiğine bir anlam yükleyemiyordu.
Tabi çok fazla bunu sorgulamıyor "ben Sevdaya götürürüm yazıyı. Yapabileceğine inanıyorum" diyordu. Sevda da gerçekten sanki yıllarca bu işi yapmış gibi, hiç bir acemilik çekmeden görevi en iyi şekilde tamamlıyor ve son tutanağı Mahir beye teslim ediyordu. Tabi Sevda tutanağı teslim edene kadar Mahir bey belki abartısız beş kez odaya geliyor, Sevda hanım yazının son durumu nedir? Ne zaman yetişir gibi sorular soruyordu? Kemal bey sesli düşündüğünde bunun tek bir açıklaması vardır diye de aklından geçirmiyor değildi, ama ne kadar samimi olurlarsa olsunlar Mahir beyle, bu tarz konuları kendisi açmadıkça, üzerine gidecek kadar haddini bilmez biri değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevmek...
DiversosGüzel bir genç kizin çalistigi kurumda yaşadığı imkansız aşk ve olaylar.