Eskiden hafta sonunu iple çeken kız, şimdi gelsin istemiyordu. Cumartesi günleri bir şekilde işlerini halletmek için iş yerine uğruyor, bazı cumartesilerde Toplantılar planlanıyordu. Aras bey sevgilisini görebilmek Uğruna bazen tüm ekibe ekstra iş çıkartıyordu. Bu firmada uzun yıllar çalışmış olan Sibel bu duruma bir anlam yükleyemiyordu ve yeni yerinden çok memnun olduğu halde Sevda'ya espiri yapıp "diğer tarafta mı kalsaydım. Onlar Cumartesi gelmiyor diyordu." Sevda bu durumdan son derece rahatsızdı, çünkü biliyordu ki bunun sebebi kendisiydi. Güzel kız rahatlıkla çıkabilseydi evden belkide bunlara hiç gerek kalmayacaktı. Fakat Sevda kafasına koymuştu. Bu durumu bir şekilde açıklığa kavuşturacaktı.
Önce Özleme anlatmakla başlamıştı ve Özlem duyduklarına inanamamıştı. Şaşkınlığın yanı sıra yaşamış olduğu mutluluğu da tarif etmek imkansızdı. Elbetteki arkadaşı çok çok güzel bir kızdı. Hanımefendi duruşu, tavrı, hareketleri ve eğitimi. Bir genç kızda, eğitimli ve yakışıklı bir adamın arayacağı her özelliğe sahipti. Ama Aras beyde sıradan bir adam değildi. Ülkenin önde gelen sanayicilerinden Nail Hanoğlunun yakışıklı ve Eğitimli oğluydu. Bu iş adamının sadece iki tane oğlu vardı ve herkesin merakla beklediği kimlerle nasıl evlilikler yapacaklarıydı.
Kim derdi ki bunca genç kızın peşinden koştuğu Aras sıradan bir insanı hayatına alacak diye. Sevda Arasla ilişkisini anlattıkça Özlem'in Kafasında taşlar yerine oturuyordu. Son zamanlarda dostunun iş çıkışlarında hep bir işinin olması, akşam saatlerinde yapılan iş yemekleri v.s. aslında hepsi Sevda'nın uydurmak zorunda olduğu yalanlarmış meğer.Özlem Sevda'nın böyle bir beraberlik içinde olmasından dolayı sevincini anlatamıyordu. Arkadaşının son zamanlarda yüzüne yansıyan bu mutluluğu kızın kendisine anlatıyordu ve Sevdada her seferinde biraz daha gülümsüyordu.
Evet Özlem'le konuşmuştu ve çok rahatlamıştı. Şimdi Sırada Sibel vardı ve asıl anlatması gereken kişi, hayatı boyunca sadece o üzülmesin diye anlatmadığı konular dışında her mutluluğunu paylaştığı annesi ile konuşması gerekiyordu. Annesi Dünya'nın en anlayışlı, en hoşgörülü insanıydı ve kızını hep anlamaya çalışmış, empati kurmuştu. Kaldıki onun mutluluğunu görmek annesinin bu hayatta isteyeceği tek şeydi. Belkide bunca zamandır bu Konuları konuşmadığı için annesi çok üzülecek, belkide kırılacaktı. Bu sebeple Sevda ilişkisinin düzene girdiğini gördükten sonra annesi ile Konuşmayı planlıyordu.Bu arada Nazlı Hanım'ın ağrıları epey şiddetlenmişti ve bunu Sevdayla paylaşmıyordu. Kadıncağız Sevda'nın işte olduğu bir gün daha fazla dayanamayıp hastanenin yolunu tutmuştu. Yapılan tüm tetkikler sonucunda biran önce ameliyat olması konusunda doktorlar uyarılarını yapmıştı. Bu gidişatla kısa zaman sonra yürüyemez hale gelebilirdi. Şimdilik iğne ve ilaçlarını alıp eve dönmüştü. Kadın bu durumu kızına nasıl anlatacağını bir türlü bilmiyordu.
Sevda her geçen gün biraz daha bağlanıyor, genç adama duyduğu hisler sevgiye dönüşüyordu. Onu görmeden geçirdiği saatler çekilmez bir hal almıştı. Genç Kızın içinde yetiştiği ortam ve annesinin çekingenliğinin kendisine yansımış olan karakter özelliğimiydi, adlandıramıyordu. Fakat sevgilisine karşı ne hissettiğini bir türlü anlatamıyordu.
Arasta ise durum tam aksiydi ve bugüne kadar hiç kimseye söyleyemediği, ifade edemediği sözleri Sevdaya sarfediyordu. Kendisi bile kendi davranışlarına bir anlam veremiyor, ' saçmalıyorum galiba' diye kendini eleştiriyordu.
Hayatı, Sevda ve Sevdayla birlikte yaptıklarından ibaretti. Tüm gün kızla aynı odada oluyor, aynı yerde yemek yiyor, kahvesini asla onsuz içmiyor, sabah evine yakın bir noktadan Alıp akşam bırakıyordu. Bazı Akşamlar evinden çıkıp Sevda'nın Sokağı'na geliyor, arabasını evin karşısına çekiyor ve Sevdayı arayıp camdan kendisine bakmasını istiyordu. Camın önünde telefonda çok uzun sohbetler yaptıkları oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Sevmek...
AlteleGüzel bir genç kizin çalistigi kurumda yaşadığı imkansız aşk ve olaylar.