Rose, sabahın ilk ışıklarıyla uyandı.İç perdeyi, Lily çekmiş olmalıydı!
'Lily!' diye bağırdı odada, sesi yatakhanede yankılandı.
'Uyanman gerekiyordu, ne yapabilirdim ki? Söylesene, Rose?' dedi Lily, sakin bir ses tonuyla.
'Uyandırma! Sadece bu fikrim! Uyumak istiyorum ya!!!' kuduz gibi bağırdı. Sesi yine yatakhanede yankılanıyordu. Ama Rose buna hiç de aldırmamış gibi görünüyordu.
Yastığını hemen başının üstüne sımsıkı bastırdı;
'Kahretsin!!!' diye yine haykırdı.
Lily, son çareyi buldu:
'Hey! Rose!' Rose hemen Lily'e baktı. Lily'nin yüzünde dehşet ifadesi vardı;
'Hemen gitmeliyiz! Dersler! Başladı!!!' iyi rol oynayabiliyordu...
Ama; Rose, konu ders olunca;
'Ne?!!' diye çığlığı basıverdi ve hemen yatağından kalktı apar topar. 'Kahretsin! Hayır! Geciktik! Geciktik, Lily! Ben bittim!'
Hemen okul formasını giymeye başladı, Lily kıkır kıkır gülünce başını kaldırıp ona baktı -tek kaşını kaldırarak-
'Tanrı aşkına Lily?' diye haykırdı. Lily ona baktı hemen.
'Çok mu komiğim?' Lily, bu sefer gülmekten patlayacak gibi güldü.
'Hayır, sersem! Evet... aslında komiktin!' yine kahkaha selinde boğuldu.
'Yalan!' gülmeye devam ediyordu, bir yandan da konuşmaya...
'Kalkman için dedim! Yalandı!!!' ellerini dizine vuruyordu. Rose hemen sinirlendi;
'Ne diyorsun sen?! Aptal gibi, sana inandım! Lily!!! Kahretsin! Beni hep, uykumdan etme!!!' ağlayacak gibi, kuduzdu. Rose, her kalktığında kuduzlaşıyordu. Ama Lily böyle yapınca, çok kötü oluyordu!
'Ah, gerçekten de...' -bu kesinlikle ama kesinlikle yapmacık bir ifadeydi- sonra da, dudaklarını büzdü ve devam etti, 'Hadi, kalk artık, Rose! James, Hugo ve Albus bizi bekliyorlardır!'
'Tamam.' dedi Rose ve sonra da hızlıca cüppesini giydi, ardından da Lily, ona ders programını okumaya başlamadan önce sandığına yöneldi.Ağzını açtı ve, Lily'e 'hadi' dercesine bakışlar attı.
Lily, ders programını okumaya başladı:
'İlk iki ders: İksir...'
'Hayır! Nefret ediyorum! Hele de, o ihtiyar Umbridge cadısı ile!'
Bu doğruydu, Umbridge: Tam bir huysuzdu ve o da annesinin, babasının, teyzesinin ve eniştesinin eski İksir öğretmeni Severus Snape gibiydi.Ölmüştü, eniştesini korumaya çalışırken.Eniştesi Harry, bu adamı çok sevdiği için Albus'un ikinci ismi de o adamdan geliyordu.Ama, bir zamanlarda onlara çok kızmıştı ve düşük not vermişti.Her ne kadar, iyi iksirler yapsalarda bir bahane uydurur ve düşük not verirdi.Slytherin'e -kendi binasına- çok düşkün, fakat Gryfinndor'a büyük bir kin besleyen bir adamdı.Yani, ailesi az çok ondan bahsediyordu.Gryfinndor'dan da hep puan kırardı, bundan dolayı da Gryfinndor'da onu sevmezdi.Şimdi müdürleri olan: Neville Longbottom'un bile, en büyük korkusu oymuş.Bunu duyunca, hepsi de ağızlarını beş karış açmış, ailelerine bakıyorlardı.Çünkü, Neville Lonbottom: Voldemort'un yılanı Nagini'yi, Gryfinndor kılıcı ile öldürmüştü ve Voldemort'da ölmüştü.Ve Gryfinndor kılıcını, sadece cesur bir Gryfinndor kullanabilirdi, herkes de bunu çok iyi biliyordu.
'Evet, devam ediyorum...''Tamam.' diye sözünü çabucak kesti, Rose.
Ders programını da aldıktan sonra, hemen kitaplarını çantasına yerleştirdi ve sırtına aldı.Sonra da banyoya yöneldi ve ışığı açtı.Kızıl ve dalgalı saçlarını taradı, ardından da saçları düzenli oldu.Kabarmıyordu ve Rose bundan son derece memnun görünüyordu.Ama annesinin de bir zamanlar saçları kabarıktı ve çikolata rengiydi.Hemen düşüncelerinden kurtulmaya çabaladı ve ışığı kapatarak Lily'nin yanına geldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/64149166-288-k486455.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scorose: Geçmişe Yolculuk
Fiksi PenggemarRose Weasley ve Scorpius Malfoy: 5.sınıfa giden iki öğrenci, aynı zamanda düşmanlıkları anne-babalarından gelen iki genç geçmişe yolculuk ederler. Bakalım, bu yolculuk, iki gencin düşmanlıklarını bozabilecek mi? Acaba ikisi de, birbirlerine karşı hi...