Onca noktalama işaretinden biriyim ben. İmla kılavuzunda, noktadan sonra geliyorum. İnsanlar tarafından bazen kullanılıyorum, bazen kullanılmaya gerek bile görülmüyorum. Bazen noktanın kullanılması istenmediği için, bir cümle de birden fazla kullanıla da biliyorum. Ama diyorum ya, nokta istenmediği zamanlarda. Ben, kelimeleri birbirinden ayırabiliyorum mesela. Oluş cümlelerinde okunuşu düzeltebiliyorum. Ama bakıyorum, bazen hiç bir yerdeyim.
Ben bir nokta değilim. Cümleyi bitiremiyorum.
Ben bir ünlem işareti değilim. Bağırarak haykıramıyorum.
Ben bir kesme işareti, tırnak işareti, üç nokta, ya da yay ayraç değilim.
Ben, benden önce kullandığın noktalama işaretiyim. Ben, virgülüm.
Bazen okurken hiç duraklamadığın, yok saydığın virgül benim. Ben noktaya özeniyorum bazen. Bazen nokta beni aşağılıyor. Beni dışlıyor nokta. Çünkü, bilirsin ya, o bir nokta sonuçta.
Sonra bakıyorum yerimi üç nokta alıyor. Siz beni kullanıp açıklama yapma gereği bile duymuyorsunuz ya, çok kahrediyor bu beni. Boşver diyorsunuz, daha sonra anlatırız ne demek istediğimizi.
Ölüyorum sevgili kağıt. Bir bir yok oluyor, senin güzel yerlerini dolduramıyorum. Lütfen mazur görün beni. Nokta Bey, bu gün neler oldu biliyor musunuz? Okulumuzun ünlem kızı dalga geçti benimle, ezdi beni. Siz yoksunuz diye, virgül kaldım diye.
Noktasını kaybetmiş bir virgül olduğum için dalga geçtiler benimle. Siz, ağlayışımı bile izleyemediniz.
Özür dilerim nokta. Belki şunu yazarken yine kirletiyorum bilgisayarımın tuşlarını ama, belki üzerinde ki yazılar eskiyip silinmeye devam ediyor ama, size kaç mesajdır sorduğum şeyi tekrar sormak istiyorum, gelip virgülün noktası olur musunuz?
Ne olur, gelin. Gelin, bir nokta olarak beni küçümsemenizi bile kaldırabilirim belki. Ama yine de, gelin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRGÜL
ChickLitBak şimdi, sen bir noktasın. Her zaman nerede bitireceğini biliyorsun. Ne söylemen gerektiğini, tekrar başlayacak yeni bir cümlenin ne olduğunu bilebiliyorsun. Ben, virgülüm. Cümleyi bitiremiyor, sadece nerede durulması gerektiğini belirtiyorum. Ben...