Nokta Bey?

431 42 24
                                    

Nokta Bey? Üzgünüm, tekrar kirletiyorum bildirim kutunuzu ama mazur görün. Biliyorsunuz, hepsi sizi sevdiğimden. Bu gün yine sizden bahsettiler bana. Daha doğrusu ben duydum konuşurlarken. Mutluymuşsunuz. Doğru mu? Lütfen yalan deyin. Hiç bir şey demiyorsunuz, yok sayıyorsunuz beni ama lütfen bu sefer küçük bir cevap verin. 

Mutlu olmayın Nokta Bey. Dayanamam. Yanınızda ben yokken mutlu olmanız, zaten hiç var olmamışım demektir. Sahi, ne kadar fark ettiniz beni? Ya da, hiç fark ettiniz mi beni?

Lütfen, kalbimi bir kere daha paramparça etmenize dayanamam. Zira dayanmayacak bu zırh. Sözleriniz, hareketleriniz delip geçecek bu kalbi diye öyle korkuyorum ki bazen. Tanrı'm, ha öldürmüşsün beni, ha Nokta beni uçurumdan yuvarlamış. İkisi de aynı geliyor gözüme. Biliyorsunuz, size hep saygımdan sizli bizli konuşmuşumdur. Size hiç sen diye hitap ettiğimi hatırlar mısınız? Ya da dediğim bir kelimeyi bile hatırlar mısınız Nokta Bey?

Biliyorum, sizin için çok saçma bu bahsettiklerim ama, hiç olmazsa bir anı bırakmış olayım istiyorum beyninize, kalbinize. Biliyor musunuz, bazen umursamazlığınız da kaybolmak istiyorum. Kuş olayım, yine sizinle olayım, umursamazlığınız bile değerli olsun istiyorum. Bakın yine yanlış yazmışım kelimeleri, uyarıyor beni. Anlıyorum ki bilgisayar bile kabul etmiyor bu gerçekleri. Peki Nokta Bey, siz ediyor musunuz? Biliyorum, yine çok saçma sorular soruyorum. 

Ah evet, işitiyorum o yavaş kelimelerinizi kafamın içinde dolaşan şizofreni sayesinde. Bana yine umutlanmamak gerektiğini söylüyorsunuz. Ben yine gülümsüyorum size, onaylıyorum sizi. Ama yalan söylüyorum Nokta Bey, özür dilerim. Çünkü siz kaybetmeyeceğim tek umudumsunuz. Keşke bunları açıp okusanız da, biraz inansanız bana. Nokta Bey, niye size hala neden Nokta Bey dediğimi sormayacak mısınız? 

Lütfen, eğer bir gün bunları okursanız, ölmüş olursam ve hatırım için yine de okumaya değer görürseniz, ölmüş olsam da sorun bana. Neden Nokta Bey diyorsun deyin, tamam mı? Çünkü bunun cevabını vermeden ölmek, kalbimin parçalar halinde yere saçıldığının simgesidir. Ve ölmüş olup, bunları okurken kendinizi suçlarsanız, lütfen, umursamayın. Siz bilirsiniz Nokta Bey, Nokta Virgül'ü önemsemez. Önemsenen ve önemseyen tek noktalama işaretleri, nokta ve virgüldür. Nokta önemsenir. Onu önemseyen ise virgüldür. 

Bakın eğer bu sayfalar eskir ve toz duman içinde kalırsa, ve yine vazgeçmeden aralarında hafif beyaz kağıtlar bulabilirseniz, en eski ve en beyaz sayfa kadar uzun bir süre sizi sevmişim demektir. Bunu bu kadar erken söylememin sebebi, ilk kağıtların önemi, son sözlerde belli olur. O yüzden lütfen Nokta Bey, iyi okuyun mürekkebin iz bırakıp mükemmelliğini sunduğu kelimeleri. Aksi taktir de son sayfayı okuyup bir şey anlamazsanız, bu benim suçum değil, sizin anlamaya çalışmadan okuyup geçmeniz yüzündendir. 

Üzgünüm Nokta Bey. Bir hata yaptığımdan değil. Ya da sizi incittiğimi düşündüğümden. Aslında biraz siz düşünseniz beni incittiğinizi, üzgün olmam belki. Ve siz benim hayatımda öyle hatalara sebep oldunuz ki, umarım öldüğümde anlarsınız değerimi. Ne kadar geç olduğu önemli değil çünkü. Bir gün bekleyen, bir gün daha bekler. Ve ben bütün günleri toplayıp iki senemi sizle harcadım Nokta Bey. Ve bu kalbimin hissettikleri, belki bana tüm ömür yeter ama yine de sesimi çıkarmıyorum. Farkındasınız değil mi? 

Lütfen biraz anlayın beni. Bakın bu sadece sevgi değil. Bu hayatın yaşanmışlıklarını hissetmek. Bilmiyorum bunları neden size ithaf ediyorum ama, tek bir sebebim olduğuna eminim. Ben Virgül'üm. Edebiyat derslerinde defteriniz gözüme çok ilişirdi, belki fark etmişsinizdir. Cümlelerde tek bir virgül bulamazdım. Keza, bende nokta gelmesi gereken yerlere bile virgül koyar, sınavlardan hep düşük alırdım. O yüzden sizi benim noktam seçmiştim. Anlıyor musunuz biraz? 

Biraz?

Hadi, bir toz tanesi kadar olsun?

Sizinle ilk konuştuğumuzda yine edebiyat dersinde miydik? İşte bakın, burayı hatırlayamıyorum. Lütfen yadırgamayın beni. O anki heyecanımdan olsa gerek, nokta bildiğim çocukla muhabbet etmek, her ne kadar ders gereği olsa da mutlu etmişti beni. İlk defa. Bilmiyorum siz o zamanı hatırlıyor musunuz? Umarım, hatırlıyorsunuzdur. Çünkü ben hiç unutamıyorum ettiğimiz muhabbetleri, güldüğümüz anları, gülümsediğiniz anları.

Peki sevmesem sizi, ne kaybederim? Bilmiyorum Nokta Bey. Ben sizi severek de kaybedeceğim en önemli olduğu düşünülen bu ömrü, size sevmesem de kaybedeceğim. O yüzden anlıyor musunuz benim için ne kadar kıymetli bir umut olduğunu. Göğsüme bir yağmur damlası gibi düşüyor, göz yaşı kadar acıtıp, ırmak gibi akıp gidiyorsunuz. Yani, kayıp gittiniz ellerimden, tutamadım. Bir hüzün var içimde, ne beni öldürüyor, lakin ne de nefes aldırıyor. 

O yüzden Nokta Bey, ya nefes alıyorken, ya da ben ölmüşken, bunları okuyun ki, hayatta inanmadığınız sevginin başka yerlerde sizin için atan bir kalp olduğunu bilin, unutmayın. Her ne kadar ben ölmüş olsam da, sizi seven bir kalp var. Ya hayatta, ya da toprağın altında. 

VİRGÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin