Hayat ne gariptir ki, parmaklarım da yaralar, yine tutuyorum kalemi size yazmak adına. Okumanız adına. Biliyor musunuz, aslında beni hiç öyle görmediniz ama ben yine de söyleyeyim size, bu gün kavga etmek durumunda kaldım Nokta Bey. Lütfen, kızmayın bana. Hepsi sizin içindi. Mesela, küçük kardeşime ne olduğunu söylemekten çekindiğim için akşam yemeğimi bile yemedim. Acıktım Nokta Bey. Sevgiye, o kadar aç hissediyorum ki kendimi, sahi, ben böyle sevgisiz iken siz hangi kızın gönlünü fethediyorsunuz?
Her neyse Nokta Bey, eğer vaktim olursa bu soruyu tekrar sormak isterim size. Ne diyordum Nokta Bey, unuttum. Ha, doğru ya, kavga ettim diyordum, sizin için.
Yine sizden bahsettiler, ama bu sefer uzaktan duymadım sizin hakkınızda ki söylemleri. Hayal edebilir misiniz o anı bilmiyorum ama, ben yine de anlatayım size. Karşıma geçtiler Nokta Bey, hepsi, neredeyse bütün sınıf canımı yakmaktan zevk alıyor gibi konuştular benimle. Halbuki hiç bir şey yapmamıştım ki o an ben. Sadece sıramda oturmuş kitap okuyordum her zaman ki gibi.
Sizin beni hiç sevmeyişinizden bahsettiler bana. Tekrar. Sonra ben sadece kitabıma bakmakla yetindim. Onları dinlemediğimi sandıklarında benim kalbim biraz daha parçalanıyordu ya, mühim değil. Sadece benden uzaklaşmalarını istemiştim o an. Uzaklaşmadılar. Daha çok üzerime geldiler Nokta Bey.
Ve ben galiba hiç hoşnut olmayacağınız bir harekette bulundum. Ama lütfen bilin bunu, o hareketi kız saçımı kavrayıp kafamı sıraya vurduğu için yaptım. Ve ayrıca, kulaklarınız çınlamış olmalı o an. Sizi andım çünkü.
Lütfen Nokta Bey, affedin beni.
Neler yaptığımı anlatmak istemiyorum size. Bu sayfaları öyle gereksiz şeylere harcamak, sadece aptalların yapacağı bir iştir. Sadece haberiniz olsun, siz benden uzaklaşarak beni koruduğunuzu sanıyorsunuz ama, bu şekilde daha çok ölüyorum ben.
Ve beni bilirsiniz siz. Bir sigara değilim. Küllerimi savurup küçükte olsa pantolona düşüp lekemi bırakamıyorum.
Ben sizin gibi de değilim ki Nokta Bey. Öyle çoğu yere konulup, önemsenmiyorum. Benim ya üzerime geliyorlar, ya da siliyorlar. Ve mesela o silgi tozları bir işe yaramıyor ya, onlar adına da üzülmek istiyorum ama, kendimden onlara sıra gelmiyor bile.
Ve galiba en kötüsü, veryansın edemiyorum size.
Nokta Bey, neden sizin hakkınızda konuşuyorlar hep? İki sene oldu. Neden iki senedir sizinle yakıyorlar benim canımı?
Nokta Bey, belki siz gülüşüyorsunuz şu an arkadaşlarınızla. Belki yeni sevgilinizle birlikte el ele dolaşıyorsunuz. Ama ben neden hâlâ sizi düşünüyor ve acı çekiyorum?
Ben, sizi tanırım Nokta Bey. Umrunuzda olmamak o kadar tüketiyor ki aslında beni. Elmacık kemiğimde bir sızı, elim sargılı ve kaburgam kırılmış gibi hissettiren bir ağrı. Hepsi sizin için. Hepsi siz, ve benim rahatlamak isteyen vicdanım için. İyice çekmeye başladım dikkatleri. İyice sizden bahsedecek ve iyice öldürecekler beni.
Ve biliyor musunuz? O sizin çok severek oynadığınız kısa kahverengi saçlarım uzadı. Siz gittikten sonra sanki özellikle uzamış gibi hissediyorum. Saçım bile kabullenmiş bir daha oynamayacağınızı, ama ben hâlâ kabul edemedim bu durumu. Özlüyorum sizi Nokta Bey. Çok.
Ve şimdi çekilmek için oldukça mâkul duran saçlarım, bir işe yaradı. Evet belki benim adıma bir şeye hâlâ yaramamıştı ama, kavga ederken çekilen saçlarım öyle bir hissettirdi ki kendini. Bilmiyorum, belki abarttığımı sanacaksınız ama öleceğim sandım.
Sevdiğim adam için öleceğim, ve o adam bunu bile bilmeyecek sandım. Ama biliyor musunuz Nokta Bey, eğer öldüğüm gün, hâlâ elim kalem tutabiliyor olursa, size haber vermeden ölmeyeceğim. Biliyorsunuz, zaten pek önemsenmeyen Virgül, intihardan korkmaz.
Sadece onu öldürmeye teşvik eden kişi değişir, ama yine de intihar eden Virgül olur.
Anlıyor musunuz bilmiyorum ama, sandığınızdan daha bitmiş durumdayım bu aralar.
Biliyorum, benimle dalga geçiyorsunuz şu an. Bir yandan ben öldükten sonra bunları okumanızı istiyorum ama, bir yandan da diyorum ki, "Bırak, okumasın. Çünki yine umursanmayacağım ve bu sayfaların hepsi çöpe gidecek."
Cidden, öyle olma ihtimali var mı Nokta Bey? Benden daha değerli olan bu her bir sayfayı çöpe atar mısınız gerçekten? Ya da yakar mısınız?
Lütfen, eğer bu sayfayı okuma ihtimaliniz olursa bir sigara yakın benim adıma. Ve düşürüp iz bırakamadığım külleri, teker teker dökün bu sayfanın üzerine. Çünki farkındayım. Bu sayfaları yakarsanız ben de yanacağım. Ya da çöpe atarsanız, tekrar düşeceğim çöplüğe. Kenara köşeye koyar, seneler sonra fark ederseniz bu sayfaları, biraz daha değersizleşeceğim kendi gözümde.
Ama eğer öldüğümde dedikleri gibi yukarıdan izleyebiliyorsak dünyayı, gözüm hep sizde olacak. Sizin koruyucu meleğiniz ben olacağım, lütfen.
Ne diyorduk biz? Kavga. Pek bahsetmeyeceğim ama en can yakıcı tarafını size anlatmasam ben biraz daha biterim. Tam suratıma bir darbe daha yediğimde, sizi görür gibi oldum.
Yemin ederim Nokta Bey. Kendinizden hiç bir şey kaybetmemiştiniz. Yine sol elinizde bir sigara, beyaz, kolları katlanmış gömleğinizin altında siyah bir kot pantolon ve bileğinizden hiç çıkarmadığınız ip bir bileklik. Bir Nokta, hiç mi değişmezdi?
Ve umarım benim şizofrence gördüğüm Nokta hayalinden sonra, bunu okurken öylesinizdir. Umarım.
Ve eğer bir gün bu kağıtları eşinizin elinden alıp okuyor olursanız, dediklerimi unutun. Sizi sevmiyor olayım. Çünkü siz eğer o bayanla evliliğe kadar gidebilmişseniz, ben zaten sizi sevememişim demektir. Siz beni hiç sevmemişsiniz demektir.
Yine de, seviyorum Nokta Bey. Siz sevmediğimi sanın, ben yine seveyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRGÜL
Romanzi rosa / ChickLitBak şimdi, sen bir noktasın. Her zaman nerede bitireceğini biliyorsun. Ne söylemen gerektiğini, tekrar başlayacak yeni bir cümlenin ne olduğunu bilebiliyorsun. Ben, virgülüm. Cümleyi bitiremiyor, sadece nerede durulması gerektiğini belirtiyorum. Ben...