Keşke senden çok uzağa gitsem artık. Artık benim için "siz" dediğim Nokta değilsiniz. Siz değil sensin artık.
Kalbim çok yorgun, dinlendirmek istemiyorum. Kendine gelmesini istemiyorum. Her sabah uyandığımda yarı açık gözlerimle cama değil duvara bakıyorum. Gökyüzü eskisi kadar rahatlatıcı gelmiyor çünkü bana. Duvarlar daha samimi değil tabii ki. Sadece artık mutlu olmayı haketmediğimi kabul ediyorum.
Seni çok seviyorum. Beni istememeni seviyorum.
Ben seni sevmiyorum demeni, bırak beni demeni seviyorum.
Senden gelecek her türlü şeyi kabul ederdim. Beni üzüp ağlatmanı kabul ettim, hemde çok. Beni üzmen bile güzeldi benim için. Diyordum çünkü: "Sen gerçekten seviyorsun!" Kalbi kırık bir insan olarak seni sevmeye devam ettim, etmiştim. Ama ben artık kalbi kırık bir insan olarak seni sevmiyorum. Ben artık kalbi kurumuş ve bunu kabul eden bir Virgül olarak seni seviyorum. Ama bunu sana asla söylemem. Bunları okumayacağını biliyorum. O yüzden kabul ediyorum her şeyi ve beni gerçekten istemediğini artık kabul ediyorum. Beni sevmediğini kabul ediyorum.
Sana her elimi uzatışımda nasıl elimi tutup kırdığını unutamam.
Sana her bakmak istediğimde benden kaçışlarını unutamam.
Senin sayende kalbimde bir sevgi vardı. Besledim kendi kendime, senin için. Senin sayende o sevgi beni mahvetti. Sesimi çıkarmadım, suratımda ufak bir tebessümle içten içe ağladım, senin için. Beni mutlu sandın. Belki de bundandır beni önemsemeyişin. Mutlu gözüküyordum zaten, hayatımda sen olsan ne olurdu olmasan ne olurdu. Halbuki ben bir tek seni istiyordum. Sen beni görmemezlikten geldin. O kadar insanın içinde bir tek seninle gerçekten mutlu olabilirdim. Sen bunu görmek istemedin.
Kalbim sana çok kırık demek isterdim ama değil. Birkaç aydır kapının çalmasını ve kapıyı açtığımda seni görmeyi bekliyorum. Yataktan kalkıp duvarı izledikten sonra salona gidip koltuğuma oturuyorum. Yanımda kül tablam ve kitabım. Müzik dinlemiyorum gün içerisinde. Sen gelirsin ve ben müzik dinlerken kapıyı duyamam diye. Bazen sinirleniyorum kendime ve sigaramın küllerini elime döküyorum. Avucumu kapatıp küller elime yapışana kadar ovalıyorum. Sonra çok kötü koktuğunu düşünüp ellerimi üzerime siliyorum. Sigaramı bitiriyorum ve aynanın karşısına geçiyorum. Kendi kendime konuşmaya başlıyorum ister istemez.
"Çok kirlenmişsin Virgül."
Gidip üzerimdekileri çıkarıyorum. Koltuğuma tekrar geçiyorum ve sigaramı yakıyorum. Kitabımı alıp okumaya başlıyorum. Gözlerim ağrıyana kadar devam ediyorum okumaya ve sonra kitapta kaldığım sayfayı değiştirmeden çıplak bacağıma koyuyorum. Sigaramın küllerini tekrar elime döküyorum. Ellerim yara olmaya başladı Nokta. Ellerim yanıyor, ama sadece ellerim değil. Keşke sadece ellerim olsa. Ellerimdeki külleri karnıma koyup bacaklarıma doğru yayıyorum. Vücudumu küle boğuyorum. Çok kötü kokuyor. Ağır bir tütün gibi kokuyorum. Kitabımı biraz daha okuyup koltuğumun yanına bırakıyorum. Tekrar aynanın karşısına geçiyorum. Kararmış tenime bakıyorum.
"Bu bile yansıtmıyor içinin karanlığını."
Çok yorgun hissediyorum. İntihar edemeyecek kadar yorgun hissediyorum. Ölümle uğraşamayacak kadar yorgunum. Zaten yaşamakla uğraşamıyorum ve başka şeylerle de uğraşmaya çalışmak istemiyorum. Yorgunum ve sen -siz- yoksun(uz).
Ne yapacağımı bilmiyorum demek isterdim ama maalesef ki ne yapmam gerektiğini biliyorum. Ve yapmam gereken şey hoşuma gitmiyor.
Sizi unutmam gerekiyor.
Bunu biliyorum, beni biraz yaşama bağlaması için sebep vermeliyim kendime. Ama sizi unutmak istemiyorum Nokta. Seni seviyorum ve seni unutmak istemiyorum. Sizi mi desem, seni mi desem artık kararlaştıramıyorum. Çok üzgünüm. Bir insanı unutamayacak kadar dayanıksız olduğum için üzgünüm. Kendimi nasıl toparlayacağım bilmiyorum. Kendimi toparlamalı mıyım onu da bilmiyorum. Sizi sevdiğimi biliyorum.
Sizi unutmam gerektiğini biliyorum. Evimi toplayıp yemek yemem gerektiğini biliyorum. Yamuk tırnaklarımı kesip kaşlarımı almam gerektiğini biliyorum. Odamı toplamam ve camları silmem gerektiğini biliyorum. Beş aydır ödemediğim aidatı ödemem gerektiğini biliyorum. Sokaktaki kedileri eve alıp onları besleme fikrimden vazgeçmem gerektiğini biliyorum. Kendime gelmem gerektiğini biliyorum.
Ama ben kendime gelmek istemiyorum.
Bugün biraz kendimden bahsettim sana Nokta. Ama bu yazımı senin için bir şey ifade etmese de benim için çok şey ifade eden bir cümleyle bitirmek istiyorum ve seni seviyorum.
Nokta'sıydın her şeyin
ve bu hikayenin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRGÜL
أدب نسائيBak şimdi, sen bir noktasın. Her zaman nerede bitireceğini biliyorsun. Ne söylemen gerektiğini, tekrar başlayacak yeni bir cümlenin ne olduğunu bilebiliyorsun. Ben, virgülüm. Cümleyi bitiremiyor, sadece nerede durulması gerektiğini belirtiyorum. Ben...