Özgür'den ayrılıp yavaşça arkama döndüm. O buradaydı! Ama nasıl? Nasıl buldu beni? Bakışlarının sertliğini buradan bile hissederken korkudan titremeye başlamıştım.
-"Hemen buraya geliyorsun!"
Dedi ama ben olduğum yerde donmuştum. Hızlı adımlarla aradaki mesafeyi kapatırken burnum yanmaya başlamıştı, gitmek istemiyordum. Dolu gözlerimle Özgür'e baktım. O ise gözlerini dikmiş Savaş'a bakıyordu. Savaş yanımıza ulaştığında Özgür'ü sert bir yumrukla yere serdi ve beni kolumdan tutup sürüklemeye başladığında geri gitmeye çalışıyordum. Özgür arkamdan adımı bağırdığında kafamı ona doğru çevirdim ayağa kalkıyordu.
-"Eğer şimdi benimle gelmezsen onu yok ederim!"
Diye kulağıma fısıldayan Savaş'la tüylerim diken diken olmuştu. Özgür yanıma gelip kolumu kavradı ve;
-"Kim bu Elis?"
Dedi sinirli ses tonuyla. Gözlerimi Savaş'a çevirdim. Ne diyecektim ki ben şimdi? Beynim durmuş, dilim tutulmuştu resmen.
-"Sen iyi değilsin, yürü gidiyoruz Elis!"
Diyerek kolumdan tutup sürüklemeye başlayan Özgür'e çaresizce baktım. Ama yapabileceğim birşey yoktu ona benim yüzümden zarar gelmesini istemiyordum.
-"Özgür dur!"
-"Duramam Elis. Hadi eve gidiyoruz."
Kolumu elinden çektim.
-"Ben gidiyorum! Hoşçakal."
Dedim ve kollarımı boynuna doladım. Ben omzunda ağlamaya devam ederken kolumdaki acıyla irkildim Savaş hayvanı kolumu kopartmaya çalışıyordu herhalde.
-"Hadi Elis. Sizi bekleyemem!"
Diyen Savaş'la bakışlarımı tekrar Özgür'e çevirdim. Boynuna doladığım kollarımı çözüp ona son kez gülümsedim. Bu kısa zamanda sevmiştim onu çok iyi birisiydi.
-"Bak omzun sümük olmuş bu sefer yutmamışım." Dedim gülerek, yapmacık veya zoraki bir gülüş değildi bu, gerçekti. O da bana sıcak bir gülücük attı ve;
-"Seviyorum seni sümüklü. Madem sen öyle istiyorsun sana engel olamam. Hoşçakal."
Bozulmuştu bu belliydi ama mecburdum omzuna yavaşça bir yumruk attım ve Savaş'a döndüm. Gidemiyordum. Savaş sürüklemeye başladığında ona engel olmadım. Siyah Mercedes'in yanına geldiğimizde Savaş ön kapıyı açtı ve beni içeriye fırlattı sonrada arabanın önünden dolanıp direksiyona geçti. Kafamı cama çevirdiğimde Özgür'ün bana baktığını gördüm, elini salladığında bende elimi kaldırdım ama haraket ettiremedim.
-"Kemerini tak!"
Dediğini yaptım ve sessizce ağlamama devam ettim bir süre böyle devam ettikten sonra Savaş arabayı sağa çekti, torpidoyu açtı ve peçete çıkartıp kucağıma attı. Burnumu çekmekten bir hal kalmıştım. Kucağımdaki peçeteyi almak için eğildiğimde zaten kısa olan elbisemin iyice sıyrıldığını fark ettim ve hemen düzelttim, sonrada peçeteyi alıp burnumu sildim ama ağlamamı bir türlü durduramıyordum.
-"Ağlamayı kes artık!"
Dediğinde kendimi daha fazla tutamadım.
-"Kesemem! Kesemiyorum anladın mı? Yeter artık rahat bırak beni! Ne istiyorsun benden? Ne yaptım ben sana? Bırak beni o iğrenç hayatıma geri döneyim! Yeter artık anlıyomusun yeter! Cevap ver bana! Ne istiyorsun benden?"
Diye bağırdığımda ağlamam dahada şiddetlenmişti hıçkırarak ağlıyordum. Hiç bir tepki vermeden gözlerime bakıyordu. Bakışlarına hiçbir anlam yükleyemiyordum çok ifadesizdi. Hala cevap vermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOVALAMACA
Teen FictionElis Erez, 17 yaşında bir genç kız annesinin evlenmesi ile hayatı alt üst olur çünkü hayatına üvey kardeşi Onur girmiştir. Onur Elis'i elde etmeye çalışırken ikisininde başını belaya sokar. Ve kovalamaca başlar... "Kızı al. Kız senin olsun. Beni bır...