BÖLÜM 49

8.5K 361 42
                                    

UMARIM ÇOK BEKLETMEMİŞİMDİR OKURCANLARIM. KEYİFLİ OKUMALAR.
❤❤😘😘


"Ciddi misiniz?" Şaşkınlık içinde sorduğum soruya gülerek karşılık verdi;



"Şaka yapıyorum, daha sonra ödemeyi hallederiz. Zaten burada beklemenizede gerek yok biz barınağa göndeririz onu." Kesinlikle böyle bir şeyi yapamazdım.




"Hayır hayır, onu barınağa bırakmayacağım."





"Pekala o zaman siz yarın gelirsiniz duruma göre konuşuruz." Başımı sallayıp teşekkür ederek dışarıya çıktım ve evimin yolunu tuttum.




(...)




Sonunda ayakalarımın ağrısıyla evime girebilmiştim. Yorgunluktan ölebilirdim. Kapımı kapatıp ayakkabılarımı aceleyle çıkartıp koşar adımlarla banyoya gittim ve üzerimdekileri çıkartıp kendimi sıcak suya attım.



Uzun süren duşumun ardından saçlarımı tarayıp banyodan çıktım. Çamaşırlarımı ve gri düz pijamalarımı giyip su içmek için merdivenlere doğru ilerledim. Açlığım yavaştan kendini belli etmeye başladığında yiyecek hiçbirşeyim olmadığını hatırlamam uzun sürmemişti. Dolabın kapağını açıp içinden bir bardak çıkartıp yıkadıktan sonra suyumu içtim. Bardağı tezgaha koyarken daha önce böyle bir bardağımın olduğunu hatırlamadığımı fark ettim. Bu mutfak en son leş gibi kokmuyor muydu? Gözüm pencereye kaydığında kapalı olduğunu gördüm, oysa ki evden çıkmadan önce buzdolabını ve pencereyi açık bırakmıştım. Hızla buzdolabına gidip kapağını açtığımda pis kokular ve çürük meyve sebzeler gitmiş yerini temizlenmiş dolap ve taze meyve sebzelere bırakmıştı, hatta tıka basa doluydu.

Bunu kim yaptı diye düşünme gereği duymamıştım çünkü yapabilecek tek kişi vardı o da Savaş. Başka nelerin değiştiğine bakmak için mutfaktan çıkıp etrafa baktığımda evin tamamen temizlendiğini fark ettim. Bir yanım evi temizlemekten kurtulduğum için sevinsede diğer yanım benim işime karıştığı için sinirliydi. Açlıktan midem yanmaya başladığında daha fazla dayanamayacağımı anlayıp mutfağa girip kendime güzelinden bir menemen hazırlayıp afiyetle yedim. Bulaşığı da hallettikten sonra saat epey geç olmuştu.



Odama girip yatağımı açtıktan sonra elimi çarşafa değdirdim, buz gibiydi. Hızla elimi çekip içimden üçe kadar saydım ve kendimi yatağa attım. Soğuk çarşaflar tüylerimi ürpertirken üstümü örtüp ısınmaya çalıştım.


'Acaba şuan napıyodur?' Düşüncesi kendini daha çok belli etmeye başladığında bu düşünceyi kafamdan kovalamaya çalışmaktan uyku çoktan bedenimi sıcak kollarına almıştı.




(...)




Gözlerimi araladığımda vücudum hala uyku diye bağırıyordu adeta. Onun bu isteğini kırmayıp gözlerimi tekrar kapattım.


Ama okul! Hızla yataktan doğrulduğumda gözlerim kolumdaki saate kaydı. Ders başlayalı 3 saat olmuştu, artık gitmeye gerek kalmamıştı. Uyku vücudumu terk ederken dün olanları hatırlayıp yataktan kalktım ve koyu gri renkteki dar kotumu giyip üzerine bordo kazağımı geçirdim ve banyoya girip yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra saçlarımı hafif ıslatıp elimle şekillendirerek aşağıya indim.



Dolabı açıp sandviç yapmak için gerekli malzemeleri alıp sandviçimi hazırladım ve malzemeleri dolaba koyup elimdekini yiyerek telefonumu aramaya başladım. Masanın üzerinde duran telefonumu gördüğümde yanındaki zarf dikkatimi çekmişti. Masaya gidip telefonu arka cebime yerleştirdim ve zarfı alıp açtım. İçerisinde yaklaşık bin beş yüz lira kadar para vardı. Görüşüm bulanıklaştığında gözlerimin dolduğunu anlayıp kendime gelmek için kafamı salladım ve parayı bırakıp kapıya doğru yürüdüm. Onun parasına ihtiyacım yoktu, kendim kazanabilirdim. Böyle dilenciye para verir gibi gelip para veremezdi. Hem ne ara gelmişti ki bu? Ben neden fark etmedim?




KOVALAMACAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin