Kal.

34 2 0
                                    

Dediklerimden sonra yüzünde küçük ama gerçek bir gülümseme oluştu. Kafasını bana çevirmeden kolunu omzuma atarak beni kendisine çekti. Bende kafamı o sert göğsüne yasladım.

Dediklerimi duymuştu. Ama bir şey söylememişti. Aslında bu benim için daha iyiydi. Konuşup canımı yakmasındansa cevap vermemesi iyi olmuştu.

Bir süre daha öyle durduktan sonra hareketlenen Pars'la birlikte bende ayağa kalkmıştım.

Arabaya bindiğimizde yine sessizliği bozmamıştım.

Eve geldiğimizde Pars odasına ilerlemişti. Ve bende kendi odama. Sessizlik sinirimi bozsada yapabilecek bir şeyim yoktu.

Kapı çaldığında okuduğum kitabı yatağa koyarak hızlı bir şekilde aşağıya inmiştim. Kapıyı açtığımda ise Arda ve Bulut karşımdaydı.

"Merhaba güzelim."

Arda'ya gülümsemekle yetinmiştim. Beraber salona geçtikten kısa bir süre sonra Pars'ta koltuklardan birine oturmuştu.

"Bugün yanımızdan bir şey söylemeden ayrılınca merak ettik seni."

"Bir işim çıkmıştı."

Galiba ben aradıktan sonra onların yanından ayrılmıştı.

Tekrar zil çaldığında yine kapıya bakan ben olmuştum. Ve bu seferde Cansu gelmişti.

"Hoşgeldin. Gelsene."

Cansu da salona girdiğinde Pars ayağa kalkarak Cansu'ya sarılmıştı. Fotoğraftaki gibi. İçten. Banada böyle sarılmasını dileyerek yerime geçmiştim. Cansu Bulut'a sarıldıktan sonra Arda'ya da sarılacakken Arda'yla Cansu'nun birbirine bakışını görmüştüm. Ve Cansu'ya sarılırken ki kapanan gözlerini. Onu mu seviyordu yani? Bunu Arda'yla yalnız kaldığımız bir zamanda soracaktım.

"Cenaze evi gibi. Azıcık gülün şurada."

Cansu'ya hak vererek gülmüştüm.
Ama Pars ve arkadaşlarını etkilememişti tabi ki.

"Acıkan var mı ?"

Dediğimde hepsi bakışlarını bana çevirmişti. Kafamı sallayarak mutfağa girdiğimde Cansu da gelmişti. Dolaptaki hazır pizzaları alıp fırına koyduğumda masada oturan Cansu'ya dönerek içimdeki soruyu ona yönelttim.

"Sevgilin var mı Cansu ?"

"Hayır. Sence böyle bir abim varken olması mantıklı mı ?"

"Sadece abin yüzünden mi ?"

Dediğimde gözlerini kaçırmıştı. Dizlerimin üzerine çökerek elini tuttum.

"Cansu onu seviyorsun dimi ?"

Bu seferde gözünden bir damla yaş düşmüştü. Ve bana sarılmıştı. O da benim gibiydi. Belliydi işte seviyordu.

"Hadi ağlama ama. Bak onun karşısına çirkin çıkmak istemezsin dimi ? Hadi gül biraz."

Dediğimde benden ayrılarak gözlerini sildi ve o eşsiz gülümsemesini gösterdi.

"Teşekkür ederim Asel."

Beraber pizzaları fırından çıkartıp salona götürmüştük. Herkes tabağına pizza aldığında ben Pars'ı izlemeyi tercih etmiştim. Yine soğuktu. Yine sessizdi.

"Ellerine sağlık güzelim."

Arda'nın söylediğiyle gülümsemiştim. Bulut bana karşı çok mesafeli olsa da Arda öyle değildi.

"Teşekkürler İzgi."

Bulut bana teşekkür etmişti. Şaşırsamda bir şey söylememeyi tercih etmiştim. Cansu'ya baktığımda Arda'yı izliyordu.

Önüme konan tabakla bakışlarım tekrar Pars'a yönelmişti.

"Canım istemiyor."

"Şunu ye Asel."

Dediği şeyle tabağı alıp mutlulukla yemeye başlamıştım. Beni düşünüyordu yani ben öyle olduğunu umuyordum.

"Birileri Asel'i düşünüyor."

"Kes sesini Arda."

Arda'yla Pars'ın konuşmasından sonra Cansu kahkaha atmıştı.

"Gülmeyi kesin. Hem gitsenize siz artık. Uyku saatiniz geldi."

"Abi ben bu gece burada kalabilir miyim ?"

"Neden ? O adam bir şey mi yaptı ?"

"Hayır. Tartıştık biraz."

"Kal."

Pars yukarı çıktığında bende tabakları mutfağa götürmüştüm. Bulaşıkları makineye koyduktan sonra salona geçtiğimde Bulut ve Arda gidiyordu.

"İyi geceler."

"Görüşürüz."

Onları yolcu ettikten sonra Cansu'yla yalnız kalmıştık.

"Bende uyusam iyi olacak galiba."

Cansu yukarı çıktığında bende balkona çıkarak biraz hava almıştım. Bir hafta öncesine kadar annemden bir saat ayrı kalsam özlüyordum. Şimdi ise yüzünü görmek istemiyordum. Ensemde hissettiğim nefesle irkilmiştim.

"Ne yapıyorsun burada ?"

"Hava almak istemiştim."

"Hasta olucaksın. Gir hadi içeri."

Pars'ın beni düşünmesi hoşuma giderken bir şey söylemeden içeri girmiştim. O da peşimden geldiğinde hızlı bir hamleyle kucağına almıştı.

"Ne yapıyorsun sen Pars?"

"Seninle uyumak istiyorum."

"Ben istemiyorum ama."

"Bu söylediğine sende inanmıyorsun küçük kız. Rahat dur."

Beni yatağına yatırdığında kendiside yanıma yerleşmişti. Sonrasında ellerini belime sarmıştı.

"Bugün söylediğin şeyler etkileyiciydi. Bazı şeylerin farkındaydım. Ama bunu bana söyleyeceğini tahmin etmiyordum. Cesaretine hayran bıraktın küçük kız. Seni sevmiyorum ve sana aşık değilim. Ama bu seni sevmeyeceğim anlamına gelmez. Seni kırmamak için elimden geleni yapıyorum. Ve yapacağım da. Benim için herkes değilsin. Sanırım söyleyebileceğim en güzel şeylerdi bunlar. Ama alışma."

Dediğinde kıkırdayıp gözlerimi kapattım. Pars yine beni kendine aşık etmişti. Yine ve yine.

PARSELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin