Dersten çıktığımda arkamdaki adım sesleriyle birilerinin peşimden geldiğini anlamıştım. Kantindeki bir masaya oturduğumda o da karşıma geçmişti."Bakıyorum da peşimden ayrılmıyorsun Uluhan."
"İnkar etmek saçma olacak İzgi."
Gülümsemiştim. Bana karşı adım attığının farkındaydım. Ve bu hoşuma gidiyordu. Ama o günü unutmama yetmiyordu.
"Sana bir soru sormam gerekiyor Pars. Lütfen soruma cevap ver."
Dediğimde yavaşça kafasını sallamıştı.
"O gün o adam sana ne dedi de benim kalbimi hiç düşünmeden paramparça ettin ?"
"O gün bir felaketti. Seni haddinden fazla üzdüğümün, hak etmediğin kadar kırdığımın farkındayım. Ama laflarına dayanadım. Beni etkileyen cümlesiyse şuydu Asel. Annenin ölümüne sebep olan bir kadının kızını koruman acınası olduğunu açıkça ortaya koydu dedi. Canım yandı Asel. Ve o ağır cümlelerin acısını senden çıkardım. Farkında değilsin belki ama o güne kadar seni üzmemek için elimden geleni yapıyordum. Ama o laflardan sonra içimdeki acıyı seni kırarak attım. Özür dilerim Asel. Bu konuda haksız olduğumu biliyorum."
"Bana farklı davrandığının bilincindeyim Pars. Ve haklısın o güne kadar kalbimi kırmamaya çalıştın. Bunun farkındaydım. O günse evet bu dediklerinde onları unutturmaz. Ama unutturma yolundaki ilk adımlar olabilir. Senden uzak durmak da iyi değil. O yüzden o günü yaşamamış gibi varsayarak hayatımıza devam edelim."
"Anlaştık İzgi."
Ders zilini duyduğumuzda sınıfa ilerleyecekken nöbetçi öğrencinin konferans salonuna gitmemizi söylemesiyle adımlarımızı o tarafa yöneltmiştik.
Pars'la birlikte en ön koltuklara geçtiğimizde içimdeki kötü his gittikçe büyüyordu.
Pars'a baktığımda gerildiğini hissetmiştim.
"Pars kalksak mı ?"
"Kalkmamamız gerektiğini hissediyorum Asel. Sakin ol. O adamın saçma konuşmalarından biridir."
Sahneye siyahlar içinde bir çocuk çıkmıştı. Kafasındaki kapüşonlusu ve sahnenin karanlık olmasıyla yüzü belli olmuyordu. Elindeki mikrofonu dudaklarına yaklaştırarak konuşmasına başladı.
"Merhaba gençler. Merak ettiğinizi düşündüğüm için gereksiz cümleleri atlayarak sizleri burada toplamamın sebebini açıklıyorum. Bu okulun sahibi Ersin Uluhan.Yani benim ezeli ve ebedi düşmanımın babası.Ki bu cümleden sonra Pars Uluhan'a olan düşmanlığımı anlamış olduğunuzu düşünüyorum. Pars Uluhan'ın yanında gezdirdiği küçük kızın annesi Ersin Uluhan'ı baştan çıkartmış. Birlikte ünlü iş adamı Tarık Sönmez ve Mersa Uluhan'ı ayakta uyutmuşlar. Pars'ın annesinin neden öldüğünü biliyor musunuz gençler. Sebebi açık.Ersin Uluhan. Bunları size anlatmamdaki amaç ise o küçük Pars'a acımanız. O güçlü gördüğünüz çocuk aciz bir piçin teki."
Ekrana gelen görüntü ile herkesten şaşkınlık belirten sesler yükselmişti. Pars annesinin mezarının önünde çökmüş ağlıyordu. İçim acımıştı. Bu şerefsiz kimdi bilmiyordum. Ama Pars, Bulut ve Arda'ya sakin olmalarını söyleyerek sessizce sahnedeki çocuğu dinlemişti. Ben ise çok sinirliydim. Bu şeref yoksunu kimse belli ki Pars'ın canını fazla yakmak istemişti.
"Gördünüz gençler. Artık Pars Uluhan'dan korkma devri bitmiştir. O annesini kaybetmiş babasıyla konuşamayan aciz biri. Ona acıyın. Gösteri bitmiştir. Herkes dağılabilir."
Dediğinde Pars elimden tutarak bizi bahçeye çıkartmıştı. Hala sessizliğini korusada korkuyordum. Arabaya bindikten sonra yavaş bir şekilde arabasını çalıştırmıştı. Ben ise yüzüne bakıp ufak bir duygu aradım. Ama ifadesizdi. Buz gibiydi. Az sonra sessizliğini kaybedip kriz geçireceğinden korkuyordum.
Şu aşk ilanı yaptığım uçuruma geldiğimizde arabadan indi. Bende peşinden. Uçurumun kenarında durarak kafasını çevirip bana baktı.
"Söylesene İzgi. Şuradan atlamamam için bir sebep söylesene."
Susmuştum. Ölmek istiyordu. Bunu yapabileceğinin düşüncesi aklımdan geçerken vücudum titremişti. Onu kaybetmek benim için bir sondu. Hayatımın sonuydu.
"Annemi çok özledim. Artık kavuşma vakti gelmiştir belkide."
"Bunu yapmamam için sebep söyle dedin. Dinle o zaman Uluhan. Sana basit bir intihar yakışmaz. Hayattan korkmak sana yakışmaz. Pars Uluhan'dan bahsediyoruz. Evet şuan yıkıldın. Canın yanıyor. Ama ölüm en kolay yol Pars. İki adım at ve kurtul. Sen bu değilsin ki. O çocuğa yaptığını ödetmeden buradan atlayamazsın. Senin arkanda çok seven var. Bulut, Arda, Cansu hatta o sana aşkla bakan kızlar. Hepsi yıkılır Pars. Geride bıraktıklarını düşünsene. Sensiz bir günlerini. Ben düşününce nefes alamıyorum. Her şeyi bir kenara koy ve beni düşün Pars. Sana seni sevdiğimi söyledim. Hala da öyle. Ben seni deli gibi severken, sana aşıkken gözümün önünde oradan atladığını düşünsene. Yanarım Pars. Kendini geç, beni düşün. Yaşamam için bir sebebim kalmaz. Ama senin var. Benim tuttuğum el seninken, seninde tuttuğun el benim elim olsun. Elimi tut ve her şeyi kenara bırakarak bana sarıl. Bağır,vur,kır,ağla. Ama ölümü seçme."
Elini tutarak kendime çevirdim. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Sessizce ağlıyordu. Gözlerine baktığımda duygularını saklamıyordu. Karşımda küçük bir çocuğun masumluğuyla duruyordu.
"İyi ki yanımdasın Asel."
Gözlerimi kapatarak sarılışına karşılık verdim. Yine ayakta kalıp, güçlü olmayı tercih etmişti. Ve yine o korkutan Pars Uluhan olacaktı. Ben o Pars'ı seviyordum ve onu değiştirmek gibi bir amacım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARSEL
ChickLitPars Uluhan. Vazgeçemediğim mükemmel adamım. Sevdiğim. "O olmadan nefes bile alamıyorum ben." ..... "Benim etrafımda dolaşma küçük kız. Etkilenirsin." "Uçurumdan atlamaktı benim için seni sevmek." Tüm hakları saklıdır. Öyle bir durumda yasal işlem...