Canın yanar.

38 5 0
                                    

Gözlerimi açtığımda ilk önce şaşırsamda sonra aklıma gelmişti Pars'ın evinde olduğum. Yataktan kalkıp sessizce açtım odanın kapısını. Merdivenlerden aşağıya indiğimde Pars koltukta uyuyordu. Masada duran içki şişeleri içtiğinin göstergesiydi. Pars'ın karşısındaki koltuğa oturup izlemeye başladım onu. Çıkık elmacık kemikleri ,beyaz teni, pürüzsüz yüzü ve mükemmel dudakları. Benim gibi ona aşık olan çok insan vardı. Ama bunun onun dış görünüşüyle ilgili olduğunu düşünüyordum. Bense onu hıçkırarak ağladığı bir anda görmüştüm. Ve ilginç bir ayrıntıda ondan etkilendiğim an daha yüzünü görmemiş olmamdı. Dış görünüşü kusursuzdu evet. Ama benim aşık olduğum tarafı ruhuydu.

"Beni izlemekten vazgeç küçük kız."

"Bana küçük kız demekten vazgeç."

"Emir verenleri sevmem Asel."

"Neden?"

"Çocukken fazla emir aldım. Şimdi de emirle söylenen şeyleri yaptığım için pişmanım."

"Bana kendinle ilgili bir şey söyledin."

"Aferin küçük kız. Bunu anladın."

"Komik değil. Ve sürekli dalga geçmen sıkıcı."

"Seninle konuşurken cümlelerimi diğer insanlara konuştuğum gibi kursam canın yanar Asel."

"Bugün seni tanımam için fazla fırsat veriyorsun Uluhan."

"Beni tanıdığında yanımda olup olmayacağını merak ediyorum belki de."

"Yanında olmamı ister miydin Pars?"

"Okula geç kalmak istemezsin dimi? Kaldığın oda da formaların var onları giy ve aşağıya in."

Yukarı çıkıp hızlı bir şekilde giyindiğimde aynı hızla aşağıya inmiştim. Okul formalarını yine giymemişti ve tahmin ettiğim gibi yine beyazlara bürünmüştü.

Sessizce arabaya bindiğimizde içimdeki soruyu daha fazla tutamayarak Pars'a yöneltmiştim.

"Neden sürekli beyaz giyiyorsun?"

"Seviyorum."

"Neden ? Beyazın sana göre bir renk olduğunu düşünmüyorum. Sen siyahların içinde olmalısın."

"Siyahı da seviyorum küçük kız. Ama beyaz tercih ettiğim renk. Çünkü beyazımı kirletenlere meydan okuyorum. Onlara inat giyiyorum."

"Farklı bir düşünce."

Okula geldiğimizde kapıyı açarak inmiştim. Pars da benimle birlikte indiğinde herkes bize bakıyordu. Yani Pars'a. Yanıma geldiğinde gerektiğinden fazla yaklaşarak kulağıma fısıldamıştı.

"Sende beyazsın küçük kız. Ve kimse seni kirletemez."

Dediği şey kafamı karıştırsada aldırmayarak sınıfa çıkmıştım.

Çisil'i gördüğümde daha fazla saklayamayacağımı düşünüp her şeyi anlatmıştım ona.

"İnanamıyorum. Pars neler söylemiş öyle. Kızım Pars kimseye böyle şeyler yapmadı."

"Kafam çok karışık. Onu anlamak zor."

"Öyle umarım istediğin şeyler olur."

"Umarım."

Öğretmen derse girdiğinde Pars'ı izlemeye başlamıştım.

"Asel."

Hoca adımı söylediğinde herkes bana bakıyordu.

PARSELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin