Yaklaşık bir saattir buradaydım ve Pars hala çıkmamıştı. Arada bir içeride sesler yükseliyordu ama sonra bir şekilde sessizleşiyorlardı.
Hızla çarpılan kapıdan sonra Pars'ın çıktığını anlamıştım.
"Pars iyi misin ?"
"Seninde anneninde ismini bir daha duymak istemiyorum. Bırak peşimi. Çıkma bir daha karşıma."
Bağırarak merdivenlere yönelmişti. Ben ise hala olayın şokunu yaşıyordum. Olduğum yere oturarak sırtımı duvara yasladım. Sevmek için niye Pars'ı bulmuştum ki. Sevilebilecek onca insan arasından niye Pars ? Canım yanıyordu. Kırılmıştım. Kalbim atmak istemiyordu. Çisil'i görmüştüm kafamı kaldırdığımda karşı tarafta bir kızla konuşuyordu. Sanırım beni görmemişti.
"Ne dedi sana?"
"Seviyormuş işte. Ben dedim sana o da Pars'ın peşinde koşuyordur diye. Onu elde etmeye çalışıyor Hira. Ondan kurtulmalıyız."
"Haklısın Çisil. Artık şu Asel denilen kızın icabına bakmalıyız."
Ne ? Çisil benim söylediklerimi Hira denen o kıza anlatmıştı. Çisil'in bir oyundan ibaret olduğunu anlamıştım. Amacı benim Pars'a olan duygularımı öğrenmekti. Ve istediğini de almıştı. Onlar uzaklaştığında duvardan destek alarak kalktım o soğuk yerden. Ben daha ayağa kalkamadan ikinci bir darbe gelmişti. Merdivenlerden aşağıya inerek bahçeye çıktım. Pars, Arda ve Bulut'la bir bankta oturuyordu. Gözyaşlarım niye hala durmamıştı ki ? Bacaklarımın hareket etmesi için yalvaracak duruma gelmiştim. Hemen bu okuldan çıkmalıydım. Arda'yla göz göze geldiğimde kaşlarını çatmıştı. Sonrasında hızla yerinden kalkarak yanıma geldi.
"Asel. Burnun kanıyor."
Elimi burnuma götürdüğümde elime o iğrenç sıvı bulaşmıştı.
"Asel konuşsana. Ne oldu sana ?"
Güldüm. Sadece güldüm. Beni dışarıdan gören deli olduğumu düşünecekti. Ama şuan ne yaptığımı ben bile bilmiyordum.
Başım döndüğünde Arda'nın kolunu tutmuştum."Başın mı döndü ? Güzelim konuş benimle."
Ben konuşmamakta ısrarlıydım. Başım dönmeye devam ediyordu. Birde bununla uğraşmam gerekiyordu.
Arda durumumu anlamış olacak ki beni kucağına alarak arabasına götürdü. Arka koltuğa yatırdığında öne geçip arabasını çalıştırarak okuldan çıktı.
Hastaneye geldiğimizde beni tekrar kucağına alarak hastaneye girdi. Sağ kolum uyuşmuştu. Beni sedyeye yatırdıklarında tekrar başa döndüğümü hissettim.
Başıma doktor geldiğinde bana acıyla bakıyordu.
"Asel."
Koluma serumu bağladıklarında hemşireler odadan çıkmıştı. Odada ben Arda ve mükemmel doktorum vardı.
"Sana söyledim. O gittikçe büyüyor Asel. Kızım farkında değilsin ama bu yolun sonunda ölüm olabilir. Al ve kurtul. İyi olması seni öldürmeyeceği anlamına gelmez."
"Neden bahsediyorsunuz ?"
"Beyin tümörü."
"Ne ?"
Doktora sinirle baktığımda konuşmayı kesip odadan çıkmıştı. Arda ise benim yanımdaki koltuğa oturmayı tercih etti.
"Anlat."
"Anlatılacak bir şey yok."
"Sana değer veriyorum Asel. Ve sen bana anlatmamaya devam ettikçe sinirlendiğimi hissediyorum. Anlat şunu."
"Doktor söyledi ya işte. O salak kafamın içinde bir tümör var."
"Ne zaman öğrendin bunu ?"
"Beş altı ay önce."
"Ameliyat olman gerekmiyor mu ?"
"Öyle. Ama ben istemiyorum."
"İyi huylu olduğunu söyledi Asel. Ameliyat olursan geçebilir."
"O masaya yatmak istemiyorum Arda. Ben bunu yapamam. Kaldırabileceğimi düşünmüyorum."
"Zor Asel. Ama ben yanındayım. Çisil denen şu arkadaşın yanında. Ailen yanında. Ve en önemlisi Pars yanında Asel."
"Hah. Emin misin ? Pars bir daha karşıma çıkma dedi. Çisil ise Hira denen bir kızla benden kurtulmak istediğini konuştu . Ve artık bir ailemde yok. Söyle şimdi o masaya yattığımda kalkmam için ne var ?"
"Ben varım dedim güzelim. Onlar umurumda değil. Hepsinin hesabını soracağım."
"Uğraşma Arda. Hiç bir şey yapmana gerek yok. Hem çıkalım artık şuradan."
"Serumun bitsin ilk önce. Sonra çıkarız."
.......
Hastaneden çıktıktan sonra Arda'nın evine gelmiştik. Ona yük olmak istemesemde beni dinlememişti. Şimdi ise mutfakta bana çorba yapmaya çalışıyordu.
"Geldim prenses."
Elindeki tepsiyi kucağıma koyduğunda acıktığımı hissederek çorbaya dalmıştım resmen.
"Güzel olmuş. Teşekkür ederim."
"Ne demek Asel Hanım. Her zaman."
Dediğinde ikimizde kıkırdamıştık. Ben çorbayı bitirdiğimde aklıma gelen soruyla tekrar Arda'ya döndüm.
"Arda."
"Söyle güzellik."
"Sen Cansu'yu mu seviyorsun ?"
"Ne ?"
"Duydun işte. Ona bakışını gördüm. Bana bahsettiğin kız Cansu'ydu."
"Yok öyle bir şey."
"Hayır var Arda."
"Asel yok dedim. Sakın Cansu'ya da böyle imalarda bulunup ümit verme. Ben sana imkansız olduğunu söyledim. Ve imkansız olarak kalacak."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARSEL
ChickLitPars Uluhan. Vazgeçemediğim mükemmel adamım. Sevdiğim. "O olmadan nefes bile alamıyorum ben." ..... "Benim etrafımda dolaşma küçük kız. Etkilenirsin." "Uçurumdan atlamaktı benim için seni sevmek." Tüm hakları saklıdır. Öyle bir durumda yasal işlem...