Dur.

30 3 0
                                    

Gözlerimi açtığımda Pars'ı görmeyi beklemiyordum. Hep erken kalkmaz mıydı o ? Yüzüne baktığımda kaşları çatıktı. Yavaşça yataktan kalkarak kendi kaldığım odaya ilerlediğimde Cansu'nun uyanmış olduğunu gördüm.

"Günaydın."

"Günaydın. Sen bu odada kalıyordun sanırım."

"Evet. Kusura bakma seninde odanda kalmış oldum ama."

"Sorun değil. Sen nerede kaldın?"

"Iıııı. Koltukta."

"Ama...Neyse ya. Üstünü değiştir istersen. Bende kahvaltıyı hazırlarım."

"Tamam. Yardıma gelirim birazdan."

Odaya girdiğimde çantamdan siyah bir şortla siyah bir tsirt alarak üstümü değiştirdim. Sonrasında banyoya girerek yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda ise her zaman ki çirkinliğimin üzerine biraz daha eklendiğini fark ettim. Çekmeceleri karıştırdıktan sonra maşayı bularak fişe taktım. Doğal dalgalar yaparak banyoda işimi bitirdiğimde tekrar odaya geçerek çantamdaki makyaj eşyalarımı alarak güzel bir makyajla kombinimi tamamladım. En azından şimdi daha iyiydim. Cansu'yu daha fazla bekletmemek adına hızla aşağıya indim. Ki masa çoktan hazırdı. Ve Pars'ta inmişti. Bende Cansu'ya memnuniyetle gülümseyip yerime oturdum.

"Yardım edemedim sanada."

"Önemli değil. Hem değmiş."

Göz kırptığında kıkırdadım. Pars'a baktığımda ise onunda bana baktığını gördüm.

"Cansu neden babamla kavga ettin ?"

"Sonra konuşsak ?"

"Bu işi uzatmanın anlamı yok. Anlat işte."

"Peki. Arkadaşlarımla vakit geçirirken telefonlarıma bakmamıştım. Babam ve karısı da sözde beni merak etmiş. Aramışlar. Eve gittiğimde bir ton azar işittim. Beni kızdıran son cümlesi olmuştu aslında. Senin gibi olmaya başladığımı ve artık o evde kalamayacağımı söyledi."

"Sana her defasında söyledim. O evde kalmamalıydın. Her neyse kurtulmuşsun işte sevgili babacığından."

Ben sessiz kalmayı tercih etmiştim. Asıl kafamı kurcalayan Cansu'nun babasının yaptıklarından haberinin olup olmamasıydı. Bunu daha sonra Pars'a sormalıydım.

........

Sınıfa girdiğimde Çisil sırada oturmuş ağlıyordu.

"Heyy. Ne oldu sana canım?"

"Caner. Beni aldatmış."

"Güzelim benim."

Deyip sarıldığımda hıçkırıkları çoğalmıştı. Selim'le takılan bir çocuktan ne beklerdik ki zaten.

"Ağlama artık. Sen böyle ağladıkça onların eline koz vermiş oluyorsun. Güçlü dur. Hem ben ne için varım ? Hallederiz bunu da."

Dediğimde az da olsa güldürebilmiştim onu.

Bahçede biraz turladıktan sonra sınıfa girdiğimizde hoca dersini anlatıyordu. Kaşlarını çatarak bize baktı bu seferde. Şu okuldaki hocaların biride düzgün olamaz mıydı ?

"Niye geç kaldınız ?"

"Hocam..."

"Tamam tamam kes. Çisil sen otur. Sen yeni gelen kız tek ayak üstünde durucaksın."

"Pardon ama ben neden böyle bir ceza alıyorum?"

"Çisil burslu küçük hanım. Onu da sen yanına almışsındır kesin. Bir kaç öğretmende senin hakkında konuşmuştu zaten. Haklılarmış. Şımarık bir kızsın anlaşılan."

Fazla sinirlenmiştim. Yine ve yine bütün sınıfa rezil olmuştum. Hadi onu geçtim Pars olmasaydı bari.Kadınları anlarımda bir erkek öğretmenin kız öğrencisine böyle laflar etmesi çok saçmaydı.

"Yeter. Sizin çocuk cezalarınız umurumda değil."

Diyerek Pars'ın yanına ilerledim. Bunun üzerine hoca hızla yanıma gelerek kolumdan tutup sürüklemeye başladı.

"Dur."

Pars'ın sert sesi hocayı durdurmaya yetmişti.

"Ne yapıyorsun sen ? Bırak o kızın kolunu."

"Pars sende ceza almak istemiyorsan sus."

"Ne cezasından bahsediyorsun sen ? Bu okulun sahibi olduğumu unutma."

"Güldürdün beni Pars. Baban senin yüzüne bile bakmıyor. Bahçenin ortasında babasından tokat yiyen senin bana bu lafları söylemesi çok ironik."

Pars resmen hocanın üzerine atlamıştı. Suratına yumruğu geçirdiğinde hocada fazlasıyla şaşkındı. Bu kadarını beklemiyordu galiba. Sınıfta benim gibi Pars'ı izliyordu.

"Pars."

"Hadi dur artık,lütfen."

Ayağa kalktığında hocaya dönerek son sözlerini söyledi.

"Uğraşma. Ben müdüre giderim."

Deyip beni de yanında çekiştirerek sınıftan çıktı. Ersin Uluhan yazan kapıyı açtığımızda masasında oturan bir adamı görmüştüm. Pars'a çok benziyordu.

"Pars."

"Ersin Uluhan."

Koltuğa oturduğunda bende yanına yerleşmiştim.

"Ne oldu ?"

"Şu Ünal denen hoca sorun çıkardı."

"Ne yaptı ?"

"Asel'e ceza vermeye kalkıp canını yaktı. Bende sinirlendim. Sonra bana bahçede yaptığın şeyi söyledi. Bende dövdüm."

"Halledicem."

"Umarım Ersin Uluhan."

"Bu arada onu neden savundun Pars ? Sizin hakkınızda bir şeyler duydum."

"Sanane. İstedim korudum."

"Tamam. Sormadım bir şey. Kızım bizi Pars'la yalnız bırakabilir misin ?"

Dediğinde başımı sallayarak odadan çıkıp duvara sırtımı yasladım. Acaba ne konuşacaktı?

PARSELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin