#13

3.3K 197 11
                                    


Bölüm Adı ;
'BODRUM'






Esinti , kırmızı perdenin araladığı pencereden içeri sızan hafif güneş ışığıyla birlikte odayı dolduruyor , çıkardığı hoş ses bedenimde saatlerce yatma isteği uyandırıyordu. Uyuşmuş vücudumun yanı sıra açamadığım şişik gözlerim onları yormamam için sanki yalvarıyordu. Bugün okula gideceğim gerçeğini hatırladıkça çiçekli yorganımın içine daha fazla saklanıyordum. Ama sadece bir saatim vardı ve üstümde hissettiğim baskıyı bir kenara bırakıp ayaklanmam gerektiğini biliyordum.

Ayaklarımı yataktan sallandırdığım sırada ortamdaki sessizlik bana içten içe huzur veriyordu. İki saniye süren bu mutluluk bittiğinde ayağa kalkarak ağzımda bir küfür geveledim. Çünkü uğultusu kafasında olana , sessiz bir oda yoktu. Ve o uğultular benim boğazımı her seferinde sıkıyor, parmak izlerini vücuduma bırakarak kafamda dolaşıyorlardı. Başkalarıyla olduğumda oluşan sessizlik beni adeta havaya kaldırıp yere çarparken, tek başımayken etrafımı saran sessizlik dudağıma tebessüm getiriyordu...Hiçbir zaman bunun zevkini çıkaramayacaktım.

Geçen gün Yağız beni eve bıraktığından beri odadan hiç çıkmamıştım. O kapının ardına geçtiğimde o kadını görebileceğim düşüncesi beni yıpratırken bir de okula giderken parasına muhtaç olduğum düşüncesi daha da kötü hissetiriyor,kusmamak için kendimi zor tutmama sebep oluyordu. Yalnız kaldığım için bir çok şeyi düşünebilmiş ve kendimce bir karar edinmiştim. Doğan ve çevresinden uzak duracak, bir daha onlara bulaşmayacaktım. Garip yaşam tarzları ve hareketleri beni delirtiyordu. Doğan'ı anlamak isteyipte ,anlayamamak bedenimde büyük bir çöküntüye neden oluyordu. Anlayabildiğim tek şey vardı...
Yağız göründüğü kadar güçlü değildi.
O...yaralı bir psikopattı.

"Günaydın." dedim annemin resmine uzaktan öpücük atarken. Dolabı açtığımda bir kot şort ve mavi gömlek alarak üzerime geçirdim. Okulda serbest kıyafet uygulamasının olması beni biraz da olsa rahatlatıyordu. Çünkü o giyeceğim formanın içinde huzursuz olacağımı biliyordum. Melisa beni on beş dakika sonra almaya geleceği için biraz daha hızlı olmalıydım.

Aynanın karşısına geçtiğimde yüzümün yavaş yavaş eski halini aldığını görebiliyordum. Eskisi gibi belli olmadıkları halde morartıları gizlemek amacıyla fondöteni yüzüme boca ettim. Elimde evirip çevirdiğim kırmızı rujla da dudaklarımı belli edip dağınık saçlarımı tarayarak örgü haline getirdim. Makyaj yapmak beni hep rahatlatıyordu. Herhangi bir sebepten bile canım sıkkın olduğunda kendimi güzelleştirip mutlu edebiliyordum. Ama annemin bir zamanlar kirpiklerimde dolandırdığı mask-kara aklıma geldiğinde bu mutluluğumda uzun sürmüyordu.

Beyaz çantamı koluma geçirdikten sonra merdivenlere yöneldim. Kendimi son basamakta bulduğumda olduğum yerde duraksayıp bir süre dinledim. Salondan gelen herhangi bir ses olmadığı için bir nebze rahatlamıştım ama mutfaktan gelen tabak sesleri beni ürkütüyordu. Gerçekten güne onun aşağılayıcı cümleleri ve iğrenç yüzüyle başlamak istemiyordum.
Kendime gelip tuttuğum nefesi dışarı verdikten sonra hareketlendim. İçimden bir...iki...üç diye geçirdiğimde bedenimi mutfağın serin havasının içine attım.

"Günaydın küçük hanım." dedi adını Ayşe olarak bildiğim hizmetçi buzdolabının kapağını kapatırken. Gerginliğin üstümden kalkmasıyla birlikte ona sadece gülümseyerek karşılık verdim. Bu kadının Başak'a nasıl katlanabildiğini beynimde tartmaya çalışırken sandalyeyi çekerek benim için hazırlanmış olan masaya oturdum. Ayşe bana korku dolu gözleriyle bakıyordu. Onunda şahit olduğu şeyler vardı ve bu beni üzerimde gezinen gözlerinden daha fazla rahatsız ediyordu. Zaman saniyelerle birlikte kafamdaki düşünceleri de sürüklerken ağzıma bir zeytin atarak gevşemeye çalıştım.

TAPILASI ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin