#17

2.6K 159 29
                                    


Bölüm Adı ;
'DELİ'




Çok yalnızdım belki de babam kadar.

Ne kadar kimse yok...
İnsan sarhoşken ve yalnızken daha iyi anlıyordu bunu. Daha iyi ağlıyordu mesela... Ne kadar tükenmiş ise, o kadar sitem etme hakkı sahipleniyordu bedenini. Sinirlendiğinde duvara vurmaktan artık elinin eklem yerlerini parçalayınca geriye seçenek olarak balıkları zehirlemek, kuşları vurmak ve kahkahayla bileklerini kesmek kalıyordu .
Her şey bambaşkaydı yalnızken...
Her şey bomboş...
Ben ve aldığım nefes.
Ne kadar da kimsede yoktu.

Kalp ,diye içimden geçiriyordum bazen. Kalp kusabilseydi ne rahatlardı beden.

Sabahın ayazı tenime azap çektirirken, sonbahar yaprakları çıkardığı seslerle kulaklarıma müzik sunuyordu. Oldukları yerde dikilen kıllarım yavaş yavaş gevşerken yatakta debeleniyor, uykulu gözlerime güneşi sunmakta zorluk çekiyordum. Ağrıyan kollarımla birlikte esneyen vücudum, yaşanmışlıkların fazlalığını hala üstünde taşıyor gibi,her hareketimde bana acı çektiriyordu.

Yeni asılmış perdenin hışırtısı rüzgarın şiddetine göre sesini artırırken, deterjan kokusu odaya bahçe havası veriyordu.

Banyoya her adımımla birlikte tökezliyor, ayağımın altları acıyla dizlerimi çökertiyordu.
Yorgundum.
Bedenim, feryat ediyor ruhum kendini aleve veriyordu.

Yeni konulmuş ayna temizliğiyle yüzüme ev sahipliği yapıp, göz altlarımının tam aksine ışıl ışıl parlarken, yüzümdeki gülümseme cansızdı. Dağınık topuzum tokanın en uca kaymasıyla birlikte bir o yana bir bu yana savruluyor, avuç içimdeki suyla yüzümü dövüyordum.

Su damlacıkları yüzümün her zerresini esir almış çenemin ucuna ilerleyerek bıraktıkları izlerle yanaklarıma imzalarını atarken, mavi gözlerim karşımdaki yansımamı dikkatlice izliyordu. Ellerimi lavabonun yanlarına yerleştirip kendime biraz daha yakınlaştığımda cama ulaşan nefesim ,değdiği yeri bulanıklaştırdı.

Ve zihnim gece gördüğüm o kabuslardan biriyle yüzleşirken, rüyanın kesitleri parça parça göz bebeklerimden akıp gidiyordu.

Ben... Bir köşede oturmuş,bileğimdeki o keskin acıyı ovuşturup duruyordum. Belli ki canım çok yanıyordu. Ama hissediyordum...canımı acıtan asıl şey;yüreğimdeki o keskin acıya hiçbir şefkat dolu elin dokunmayacak olmasıydı. O acı sanki ciğerime yapışıp kalmıştı ve ömür boyu kan tükürsemde o acı oradan eksilmeyecekti. Ve ben...o rüyada o köşede oturmuş saatlardir bileğimdeki kesiği ovuştururken aklımı bulandıran tek soruyu hatırladığımda, bedenim geriliyordu.
Hatam neydi ?
En başında bileklerimi kesmem mi?
Yoksa yeterince derin kesememem mi ?

Kendime gelip titrediğimde boşta kalan ellerim havluyu arıyordu. Gözlerimi kapatıp kuru havluyu ,yaşlı tenimle buluşturduğumda beni berbat hale getiren ölüm dolu kabuslarıma içimden küfürler ediyordum.

Güneş ışığına rağmen bir o kadar kasvetli olan odama tekrar döndüğümde saatin yorgunluğumun aksine akıp gitmesine karşın, daha hızlı davranmaya çalışıyordum. Elime aldığım çiçekli elbise güzelliğiyle gözlerimi mühürlerken ,ruhumdaki paramparça kız asla onu ifade etmeyecek olan bu elbiseye içtenlikle gülümsüyordu.

Geceliğimi tenimden kurtadığımda karşılaştığım görüntü ise korkunçtu.

Bana her zaman meydan okuyan bacaklarımda, küçük bir bakışta farkedilebilecek kadar uzayan kıllarım resmen şuan benimle dalga geçiyor gibiydi.

"Hassiktir ."

Kendimi tamamen çıplak bırakıp ağız dolusu küfürle tekrar banyoya giderken, güzel bir gün geçireceğimi düşünmeye çalışıyor, aksiliklerin beynimi sarmalamasına izin vermek istemiyordum.

TAPILASI ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin