Bölüm 13: Cevap.

3.7K 199 116
                                    

 Multimedya: Furkan.

Duygular hakkında öğrenmen gereken ilk şey; bir bedeli olduğudur. 

~~

 Donup kalmış bir şekilde bir hemşireye bir Yeniye bakıyordum. Yeniye bir kaç saniye aralıksız baktıktan sonra her ikisine de cevap vermeyip hızlı adımlarla odadan çıktım. Sonuçta Yeninin iyi olup olmadığını kontrole gelmiştim ve görünen o ki Yeni gayet iyiydi. Daha fazlası beni ilgilendirmezdi.

Tam odanın bulunduğu köşeyi dönerken arkamdan hızlı adımlarla birinin geldiğini duyabiliyordum. Adımlarımı daha seri bir halde atmaya başladığımda 'Dursana.' diye seslenmişti. Evet, Yeni peşimden geliyordu. Ama durmak yerine daha hızlı atmıştım adımlarımı.

Arkamdan koştuğunu hissettiğimde keşke buraya gelmeseydim içerikli bir sürü küfür ettim kendime. Tam hastahanenin çıkış kapısına varmıştım ki arkamda bir şeylerin devrilme sesi gelmişti. Refleks olarak hızla başımı arkaya çevirdiğimde Yeni çıkış kapısının oradaki gazete broşür rafına çarpmış, onlarla birlikte yere düşmüştü.

Derin bir nefes verip onun yanına doğru ilerlediğimde kaşından bir iki damla kan aktığını gördüm. Rafın kenarına gelmiş olmalıydı kaşı. O tam elini oraya götürüyordu ki hızla engelledim. Ellerimiz birbirine temas ettiğinde irkilmiştik. Ben hızla elimi geri çektim ve 'Kanıyor.'  diyebildim. Hemşireyi çağırana kadar kan kururdu. O yüzden çantamdan ıslak mendil çıkartıp kaşını sildim ve küçük bir yara bandı çıkartıp oraya taktım.

Tam yara bandını takmayı bitirmiştim ki Yeninin arkamda bir yere baktığını fark ettim. Kaşları çatılmıştı çünkü. Başımı hızla o tarafa çevirdiğimde Furkan sinir ve şaşkınlık karışımı bir bakışla bizi süzüyordu.

Yanımıza doğru geldiğinde hemen ayaklandım ve ilerlemeye başladım. O sırada Yenide hızla kalktı ve 'Dur.' diye emir verdi. Furkanı umursamamıştı oda. Ama şuan bende onu umursamıyordum.

Hastahaneden çıktığımda hızla kolumu kavradı ve kendine çekti. Bir hışımla kolumu ondan kurtarıp ilerlemeye çalıştım. Tekrar durdurmuştu.

'Ne?' diye sertçe bağırdım. Afallamıştı. Onun arkasında durgun bir şekilde bizi izleyen Furkanı görebiliyordum. 'Ne işin var senin burada. Gizli gizli beni dinlemeye mi geldin. Ya da beni tekrar korkutmak mıydı amacın?' dedi tükürürcesine.

Önce cevap vermek istemedim. Çünkü damarıma basıyordu resmen. Ama daha sonra ona bunu borçlu olduğumu düşündüğümden 'Durumunu merak ettim.' dedim ve tekrar arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Beni yeniden durdurması bir kaç saniyeyi bulmuştu.

'Bir şey duydun mu? Ne zamandır oradaydın?' dedi daha yumuşak bir bakışla. Gözlerimi devirip hızla ilerlemeye başladım. Bu sefer o durdurmadan buradan uzaklaşacaktım.

Hızlı adımlarla giderken bu sefer arkamdan Furkanın Yeniye bağırdığını duydum. 'Ne işi var onun burada? Doğru söyle bana bilmediğim bir şey mi var?' diyordu. Bu çocuk iyice paranoyak oldu.

Nihayet restauranta vardığımda derin bir nefes verdim. Birincisi Yeni iyiydi, düşündüğüm gibi kötü bir şey olmamıştı. İkincisiyse, ki bunu bir daha düşünmeyeceğime kendime söz veriyorum, benimle ilgili saçma sapan şeyler düşünüyordu. Kafamdaki bu salak düşünceyi atmak istercesine başımı sağa sola salladım ve önlüğümü boynumdan geçirip bugünkü işime odaklandım.

Saat gece 11 olduğunda işim bitmişti. Yorgun bir şekilde evin yolunu tuttuğumda binanın önünde Furkan beni bekliyordu. Gerginleşen yüz hatlarımı fark etmiş olmalı ki 'Sakin ol.' diyerek söze başladı. Ne sakin ol be! Güya beni iyi tanıyordu. Koşulsuz beni seviyordu, ne oldu! Adam dövdük diye mi kötü kız olduk. Ben böyleyim, beni kabul edecekse böyle edecek. Ki onun beni kabul etmesine ihtiyacım yok. O benim hesap vereceğim biri değil.

EFRAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin