Bölüm 25: Bul Beni Kaybolmuşum.

3K 162 340
                                    

  Multimedya: Demir ve Efrah. İlk önce izleyin muhakkak. Sahnesi gelince aklınızda canlanmalı.

"İnsanların asıl sorunlarının kaynağı hafızalarıdır. Sürekli olarak geçmişi hatırlamalarıdır." 

~~

Tamam, şimdi oldu.  49 un karekökünü de aldık mı soru biter. Evet cevap 7+√234 . Yani E şıkkı. 

'Evet kalemleri bırakalım. Sınav bitmiştir.' diyerek optiklerimizi elimizden çeken Gökhan Hocaya Çağatayın attığı ters bakış gözümden kaçmamıştı. Gökhan Hoca çıkınca göz devirdiğinde ben ona bakıyordum şaşkın şaşkın. 

'Böyle sınavın gelmişine, geleceğine, gelmek üzeresine, yolda kalanına, yarım bırakanına, geçmek üzeresine kusayım ben ya. Lan ikinci dönmeyi tamamlayamıyordum az kalsın.'

İkinci dönmeden kastı denemeyi bir kez bitiriyor sonra ikinci kez boşlara dönüyorduk. Bu yüzden hızlı ve emin bir şekilde çözmemiz gerekiyordu. Ben rahatlıkla dönmüştüm. Sadece bir soru bayağı uğraştırmıştı fakat onuda son anda yapabilmiştim zaten.

'Dikkatin felan mı dağıldı?' diye sordum ciddi ciddi. Çünkü bu denemelere gerçekten önem veriyorum. Sınava 45 gün kalmıştı. Bir buçuk ay yani. Her gün evde kendimiz deneme çözüyorduk. Onun dışında da LYS sınavına çalışıyorduk. YGS konuları çoktan bitmişti.

'Dikkatime sıçayım ya. Ne dikkati. Matematikte son soruda formülü unuttum. Süremi yedi aç soru. Zıkkım yesin inşallah. Yesin yesin süremi de obez olup ölsün. Mal soru. Hayır yani güzel güzel çözüyordum, ne diye önüme formül engeli koyuyorsun değil mi. Sorular bile bana karşı ya.'

Çağatay söylenmelerine devam ederken kitapçığımı açıp ona uzattım son sorunun çözümünü. Söylenmelerine son verip bir göz attığında 'Hay anasını satayım ya. Bu formülü nasıl unuttum ben.Beynime kusasalar. ' diyerek soruyu çözüyordu kendi kitapçığında.

'O soru dışında nasıl geçti?' diye sordum. Gerçekten merak ediyordum. Çünkü bu deneme kitapçığı geçen senelerde çıkan sorulardan oluşturulmuş bir denemeydi. 

'Yani iyi gibi. Şimdi iyi var iyi var. Kime göre ve neye göre iyi. Bana göre iyi olan sana göre güzel olabilir , sana göre iyi bana göre kötü olabilir. Bir düşünürümüz iyilik içimizded- lan felsefe soruları içime işledi sanırım.' diyerek kahkahasını dışarı vurmuştu.

İçeri düşünür bir halde giren Gökhan hoca içimdeki merak ateşini körüklerken bir an önce sonucumu duymayı bekleyen kulaklarım kızarmış olmalıydı.

'Evet, gençler. Sanırım bir problemimiz var. Yani önceki netlerinize göre söylüyorum. Daha doğrusu şuan muhattabım Efrah. Bu elimdeki netlerin senin olamayacağına adım gibi eminim. Sanırım kaydırma yaptın Efrah. Bir kontrol edelim mi?' 

Akıllı tahta bana doğru mu yaklaşıyordu ne? Yok yok duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Belkide tavanı hemen başımın üzerinde görmemin nedeni deprem olmasıdır. Gözlerimde uçuşan bu şeylerde. Başım dönüyor olabilir mi?

'Efrah, iyi misin?' diyerek yanıma gelen Gökhan hoca dikkatimi toparlamamı sağlamıştı. Yutkunmayı ve nefes almayı bile unutmuş olan ben , gözlerimi sıradan ayırmıyordum.

'Hadi bir bakalım.' diyerek kitapçığımı tedirgin bir şekilde açan Çağatayın sesindeki o umutsuz ve üzgün tonlama bile pencereden atlama isteğimin gelmesine neden olmuştu. Ben gerçekten bunu yapmış olabilir miydim?

Elindeki optik ve kitapçığımla akraba olacak derecede ilgilenen Çağatayın bana yönelen bakışları kaydırma yaptığımı tokat gibi yüzüme çarparken birden yerimden fırlayıp çöp kovasına savurduğum tekme ile sınıf bir çöp yığını ile kucaklaşmıştı. Hızımı alamayıp ön sıralardan birini havaya kaldırdığımda gözüm çoktan dönmüştü bile. Sırayı hızla yere çarpmak üzereyken Gökhan hoca ve Çağatay kollarımı kavramıştı .

EFRAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin