Bölüm 29: Sis Perdesi

2.1K 125 33
                                    

"Bırakabileceğin zaman bırakmak istemezsin, bırakmak istediğin zamansa bırakamazsın. "

~~

Bir kaç saniye duraksayıp bana bakan kırgın ve meraklı gözlerle boğuştum. Ardından Yeni'nin annesi ve babası ile göz göze geldim. Hepsi sorgulayan şekilde bana bakıyordu.

Ne cevap verecektim?

Hadi odasından çıkmamda sorun yok diyelim, kilitli olması da mı sorun olmayacaktı?

Peki kıpkırmızı bir yüzle odadan ayrılmam bu sorunu büyütmeyecek miydi?

Derin bir nefes verdim ve yanlarından hızla geçip yukarı kata çıktım. Çağatay anneme ve babama yalakalık yapıyordu her zamanki gibi. Beni gördüğünde "Heh, işte geldi sorumsuz kızınız." diyerek dert yanmaya başladı.

Çağatay'ı gerçekten çok seviyordum. Yanındayken iyi hissettiğim , gülüp eğlenebildiğim biriydi. Onunlayken sadece eğlence odaklı oluyordum. Aslında onunla aynı evde kalmak kulağa hoş geliyordu. Kulağı tırmalayan kısım Yeni ve Furkan'ın da o evde olacağıydı. Furkan bana o yoğun gözleriyle bakmaya devam ettikçe Naz'ın canı yanacaktı. Yeni olay çıkaracaktı. Ortalık bayağı bir karışacaktı yani.

"Ee, ne diyorsun Efrah?"

Kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp annemin sesine döndüm. Hangi konuda fikrimi sorduklarını bilmediğim için kaşlarımı havaya kaldırdım. Çağatay bunu anladığı için "Alış veriş diyorduk, okul için diyorduk." dedi.

"Gerek yok bence." diyerek umursamaz bir şekilde babamın yanına oturdum. Babam ellerini omzuma attığında dünyanın en güvenli yerinde olduğum için huzurlu bir nefes çektim. Ömür boyu burada, babamın kollarında kalabilirdim.

"Of ama sana artık. Her şeye gerek yok, her şeye gereksiz. Naz'ı da aradık. Öğleden sonra alış verişe gidiyoruz." diyerek isyana geldi Çağatay.

"Bunlar için çok erken." diyebildiğimde Çağatay cırlamıştı resmen.

"Koca bir evi dizeceğiz kızım. Seni bilmem ama benim için odam çok önemli." diyerek pis bir şekilde sırıttı. Kusar gibi yaptığımda sırıtması kahkahaya dönüşmüştü.

Annem araya girip "Kızım, odanız için felan en azından fikriniz olması açısından biraz bakının. Ev işini Demir'in babası halledecek zaten. Haftaya yerleştirmeye başlarız evi. Zaten okul kayıtları felan derken her şey çok hızlı olacak. Birde bunun için bunalma o zaman." dediğinde mantıklı gelmişti. Ama sorun şu ki ben eve çıkmak istemiyordum.

Gözlerimi devirip ayağa kalktım. Bu tamam demek oluyordu benim açımdan. Bizim eve doğru yürürken Çağatay da peşimden geliyordu. İçimdeki siniri ona kustum.

"Çok gereksiz iş yapıyorsunuz."

"Senin gereksizliğin dışında bir gereksizlik görmüyorum ben. Kızım kocaman ev. Kimse yok. Hem derslerimiz ne kadar yoğun olacak bir düşün istersen. Ben o kadar yolu çekemezdim." diyerek resmi bir konuşma yaptı bana. Şaşırtıcı.

"Hem ev masrafı hem okul. Çok fazla." dedim daha fazla içimde tutamayarak.

"Ha o mesele. Sen ortadan kaybolduğun sırada ben ikimiz içinde bir çok yere burs başvurusu yaptım. Ayrıca benim babam ne güne duruyor? O kadar parayı mezara gömmek için kazanmıyordur bence."

"Sorun da o.Ben kimseye yük olmadım bu yaşıma kadar. Kendi çabalarımla okumak istiyorum, kimsenin parasıyla değil." dedim sertçe. Sinirlenmiştim.

EFRAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin