Bölüm 15: Harbi mi?

3.1K 189 136
                                    

  "Aptal gibi gözükmeye razı değilsen, aşık olmayı hak etmiyorsun demektir."   

~~

Son bir gün, son bir gün kalmıştı. Yarın babama kavuşacaktım işte. Aynı zamanda yarın on beş tatilin ilk günü olacaktı. Babamdan bir dakika bile ayrılmayacaktım. Buna yemin ederim, ayrılmayacaktım.

İçeride ki iyi halinden dolayı ve bugüne kadar kimseyle görüş gününe çıkmadığı için iyi halden tahliye olmuştu. Tabi şartlı. Cezasının bitmesine daha 6 ay olmasına rağmen çıktığı için haftada bir karakola gidip imza atması gerekiyordu. Ayrıca yirmi bin tane fidan dikmeliymiş. 

'Efrah Yankı, Efrah Yankı yok mu?' diyen müdürümüzün sesi düşüncelerimden ayırdı beni. Hızlıca sınıfımın bulunduğu sıradan ayrılıp kürsüye doğru ilerledim. Mağlum, 11. sınıfların birinci dönem birincisi ben olmuştum.

Hızlı adımlarla kürsüye geldiğimde hafiften bir heyecan hissetmeye başlamıştım.'Evet Efrah, 11. sınıf birincimiz sensin. Hatta ortalaman okul birincimizi bile geçmiş. Ama biliyorsun ki okul birincilerimizi 12. sınıflar belirliyor. Seneye senin olacağından şüphemiz yok. Bu başarını neye borçlusun kızım?' deyip mikrofonu bana uzattı.

Ellerim titreyerek müdürden mikrofonu aldığımda ne demem gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Bir kaç saniye daha mikrofonu boş boş tuttuktan sonra sesimi toparlayıp 'Yaptığım tek şey hayvan gibi çalışmak.' dediğimde tüm okul önce sustu, ardından koca bir kahkaha tufanı kapladı her yeri. Müdür yanımda kıkırdarken söylediğim şeyin ciddiliğinden olsa gerek mimiklerim oynamıyordu.

Mikrofonu müdüre geri uzatıp kürsüden indiğimde hızla sınıfımın olduğu sıraya doğru yürüdüm. Benden sonra okul birincisi konuştu. Daha sonra da okul dağılmaya başladı zaten.

Nazla beraber okul çıkışı birbirimize ara tatil için ödev verecektik. Ben zaten düzenli çalışırdım, ama o planlı çalışamıyordu. Bu yüzden benden yardım istemişti , bende ödev verme önerisinde bulunmuştum. 

Okulun bahçesindeki banklardan birine geçtik ve ben defterimi çıkardım. Naz da aynı şekilde bir defter çıkarttı. O sırada Furkan çoktan yanımıza gelmişti bile. Burnumu kırdığı günden beri onunla eski samimiyetimle konuşmuyordum. Ayrıca Yeniye yaptığı imalarda hoşuma gitmemişti ve bende ona 'Seveceksen git ötede sev.' diyerek konuşmamızı kesmeye karar vermiştim.

Yeniye gelirsek, şu sıralar onu çok az görüyordum. Zaten umurumda değildi. Ona da kızgındım. Sonuçta bir kız yüzünden kuzeniyle arasının bozulması normal değildi. Ayrıca hastanede bana saydıran Yeniyle, o evdeki  Yeni asla bir olamazdı.

'Ee Efo hadi ver artık ödevimi.' dedi Naz kıkırdayarak. Furkan da o sırada bir kağıt ve kalem çıkarmıştı bile. Onu umursamayarak Nazla ortak olan kitaplarımızı çıkardım. Onun defterini de kendi önüme çekip yazmaya başladım ödevlerini. İşim bittiğinde defteri Naza uzattım. Naz defteri görünce şeytan görmüşe döndü suratı. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutmama rağmen ağzımdan kaçmıştı.

'Lan bu ne? Bu ne lan? Ne lan bu? Ne bu lan? Lan ne bu? Bu lan ne?' diye ardı ardına sormaya başladığında Furkan uzanıp defteri aldı ve bir ıslık çaldı. Bende kitapları çantama koyup banktan kalktım ve 'Hayvan gibi.' deyip ilerlemeye başladım. Nazla Furkan da hemen toparlanıp yanıma yetiştiler.

'Ama Efo. Ben bunları yaparsam tuvalete gitmeye bile zaman bulamam. Hadi be gülüm azalt şunları.' dedi Naz masum bir çocuk edasıyla. Gözlerimle ona attığım bakışı yakalamış olmalı ki ağzına fermuar çeken bir işaret yaptı.

Yol boyunca Nazla Furkan konuştular, bense susup etrafı izledim. Parkta erkek çocuklar futbol oynuyor, sokakta sek sek oynayan kız çocukları bağırışıyorlardı. Futbol topu yola kaçtığında hemen ilerleyip topu durdurdum. Ardından topu ayağımda sektirmeye başladım. Tüm çocuklar etrafıma toplanmaya başlamıştı. Furkanla Nazsa beni izliyor olmalıydı. 

EFRAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin