Bölüm 8: Anlaşma.

4K 237 155
                                    


'Pek çok insan boşluğa düşer ama umutsuzluğu görmek cesaret isteyen bir şeydir '

~~

Hızla Furkana doğru döndüm. Aklıma gelen şeyin gerçek olmaması için dua ediyordum. O it benim kardeşimi gerçekten kaçırmış olamazdı değil mi? Hayır, hayır. Olamazdı. Olmamalıydı. Olmaz!

'O Şerefsiz kaçırdı benim kardeşimi.' diye bağırarak Furkana doğru yöneldim. Efe benim bu hayattaki her şeyimdi. Ondan başka hiç bir şeye  sahip değildim. Tek mutluluğum, tek heyecanım, tek odağımdı. Onu kaybetmek demek kendimi kaybetmem, yolumu şaşırmam demekti. Onsuz bir hayatım olamazdı.

Bir keresinde onunla saklambaç oynuyorduk. Yine bu lanet olası parktaydık. Arayıp arayıp bulamamıştım onu. Yaklaşık 20 dakika aramıştım. En sonunda bir ağaç kenarına çöküp ağlamaya başladığımda bilmiş sesi kulaklarımı doldurmuştu. 'Kaydırakların içi saklambaç için ideal.' Hemen kalkıp sıkıca sarılmıştım. Canım kardeşim benim.

'Saçmalama Efrah. O kadar da değil artık. Kendine gel.' diyen Furkanın sesi anılarımdan kopardı beni. Bakışlarımı Furkanın gözleriyle birleştirip öldürücü sinyaller yolluyordum şuan.

Hızla Furkana doğru yöneldim ve elimi ön cebine atıp telefonunu çıkardım hızla. Bana şok olmuş bir halde baktığında tekrar sertçe baktım ona. Hemen rehberden Yeninin numarasını bulup aradım. Çalıyor, çalıyor , çalıyor. Açan yok. Kahretsin! Bunu sana fena ödeteceğim Yeni.

Telefonu Furkana geri uzattığımda dudağıma gelen kan tadı gözlerimin daha fazla dayanamayacağını söylüyordu bana. Yine sıkmıştım kendimi ağlamamak için. Isırmıştım dudaklarımı. Ama olmamıştı işte. O iğrenç sıvı yine dolmuştu gözlerime ve akmaya başlamışlardı. Efe kaybolalı yarım saat geçmişti. Ağacın altına çöktüm ve dizlerimi karnıma çektim. Ellerimle başımı kavrayıp ağladığımı daha görünmez bir hale getirdim.

'Efrah, bak geliyorlar.' diyen Furkanın koştuğunu duyarak kaldırdım hızla başımı.O da ne öyle. Demirin kucağında Efe. Ama baygın!

Tüm gücümü ayaklarıma verip hızla koştum yanlarına. Ben gittiğimde Furkan Efeyi kucağına almıştı bile çoktan. O kadar hızlı koşuyordum ki. Yanlarına vardığımda tekmem ile Yeninin karnını buluşturmuştum bile.Yere yığılan Yeninin üzerine oturdum ve hızla yumruklarımı suratına geçirmeye başladım.' Köpek! Allah belanı versin. Çocuk lan o. Nasıl kaçırdın onu. Seni öldüreceğim. O şuan neden baygın lan it! Ne yaptın.' diye ardı ardına hakaretlerimle birlikte vuruyordum. Ellerimi havada yakaladı ve beni bir çırpıda üstünden attı. 'Bu yaptığını ağır ödeyeceksin.' diyerek ayağa kalktı, ağzındaki kanı yere tükürdü ve hızla yürümeye başladı.'Lan sen kimsin.' deyip peşinden ilerleyecektim ki Efenin neyi olduğunu anlamam gerektiği düşüncesi sardı beynimi.

Furkanın kucağında baygındı. Nefes alış verişlerini kontrol ettim. Furkan bana sinirle bakıyordu. ' Ne var. Sende defol.' diyerek bir çırpıda kucağından aldım kardeşimi. 'Sakin olsan her şey daha anlamlı olacak.' dedi bana. Onu umursamayarak Efeyi çimlere yatırdım.

Nefes alış verişleri yavaştı. Kahretsin! Astım krizi.

Hemen sırtımdaki çantadakileri yere döktüm ve ilacı çıkardım. Efenin ağzını araladım ve sıktım. 30a kadar sayıp tekrar sıktım. Bir dakika sonra tekrar sıkacaktım ki Efenin gözleri açılmıştı bile. Öksürerek doğrulmaya çalıştı.

Biraz dinlenmesini bekledim onun.Kucağıma almıştım bile. Yerde bağdaş kurmuştum ve o bağdaş şeklindeki bacaklarımın tam ortasında yatıyordu. Canım kardeşim. Ne kadar koktum bir bilsen.

EFRAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin