Karakola gelen bir ihbarla bulundu Çöp konteynın dibinde Kundaga sarılı biçimde Soğuktan donmak üzere Onu bulan babacan bir Başkomiser koydu adını Sabah ezanıyla dualarla fisildadı Üç kere "Umut"diye adını
Çocuk yuvasına teslim edildi "Umut" Henüz bir aylıktı Iri zeytin tanesi gibi simsiyahtı gözleri Anne kokusuna sevgisine sütüne açtı Sımsıcak bir kucağa muhtaçtı. Oysa çok sonra öğrenildi ki Annesi "Umut" u ölüme terk edip Bir şerefsiz e kaçmıştı.
Yıllar zamanı eze eze geçti. Umut büyüdü okul çağına geldi Her gece rüyasında anne diye sayıkladı Yıllarca kan ter içinde kabuslarla sıçrayarak uyandı. Öyle güzel mahsun bir çocuktu ki Ne gece, ne gökte ki ay, Nede geceye ışık saçan yıldızlar Ğözyaşlarını ayıpladı. Gündüzler geçiyordu bir şekilde de Geceler tam bir karabasan gibiydi. En çok geceler vuruyor du Kimsesizligini tokat gibi yüzüne.
Benzer kaderi paylaşan Benzer acılardan muzdarip Kader arkadaşları vardı Hepsi hayatın başında Geleceğe kaygılı bakışlar Aralarında kan bağı yoktu ama Can bağı vardı.
Onların her biri bir birini anlardida Dışardan bir tek kişi onları anlamadı.
Demir parmaklı kapı Kalın duvarlar arasında Vicdanı susmuş insanların Günahsız mahkumuydu her biri. Yarınsız bir çocuktu "Umut" Bugünü olmayanın yarını olurmu?
Bir gün öylesine sıradan bir gün Soğuk duvarın dibine diz çökmüş Gerçekleşmeyecegini bildigi hayaller kurarken Bir kaç arkadaşı sevinçle kostular ona "Müjde Umut ziyaretçin var"dediler Umut şaşkındı... Umut şaka sandı Umut hayatinda ilk kez heyecan landı. Umut ondört yaşındaydı Umut'n ondört yılda hiç ziyaretçisi olmamıştı. Umut'u kimse sormamıştı.
Müdür odasına çağırdı "Umut bu kadın senin ANNEN "dedi Umut yutkundu, doldu taştı Bir tek kelime edemedi Kadın sımsıkı sarıldı Büyük bir özlemle bastı bağrına Umut'a bir tuhaflık vardı Kendisine sarılan kadına Hiç bir şey hissetmedi.
Annesi her hafta sonu gelir oldu Her defasında türlü oyuncaklar Kurabiyeler, pastalar Umut hic bir şeye elini bile sürmedi Kadın oğluna sarılarak Af diledi ayaklarına kapanarak. Umut annesini affetmedi Yağmur gibi gözyaşı sele dönen Saçlarına karlar yagmış kadını affetti.
Zaman geçtikçe Umut Demir parmaklı kapıyı gözler oldu. O dert yumağı kadını özler oldu. Annesi haftalarca gelmedi Arayıp sormadı Gözleri demir parmaklı kapıda asılı kaldı. Kirpiklerinde zor tutunan Düşmemek için direnen yaş gibi.
Nihayet beklenen geldi. Umut hüzunlerini en derinlerine iteledi Gözlerindeki yağmurları erteledi Annesi bu defa aynı sıcaklıkta değildi Bir hal vardı bir tuhaflık Sonunda başladı anlatmaya Bu son gelişim Umut Ben evleniyorum Evleneceğim adam seni istemiyor Kendi çocuklarım var Seninki ne bakamam diyor Umut doldu doldu tasamadi Nefesi genzini yaktı yutkunamadı Bu konuşmayı duyan arkadaşları Aynı can parçaları ğibi şoktaydı Nasıl kaldiracaktı bunu kader arkadaşları Kim tutacaktı, kim zaptecekti Can yoncalarını Umut aniden döndü Olanca hızla duvara vurmaya başladı Alnından boynuna oluk gibi kanlar akıyordu Yarım düzine insan zaptedemiyordu Umut başını her vuruşunda Sesi kulak zarlarini yirtiyordu "BENİ DAHA KAÇ KEZ ÖLDURECEKSIN ANNE" diye Semaları inletiyordu.
Sokakların Şairi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İşte size gercek kimsesiz yurt çocuklarının resmi. Elleri yumruk olan çocuk Ben. Samsun yetiştirme Yurdu