Tufan Tekin....
Hazırlanıp şirkete geldiğimden beri hiçbir şeye konsantre olamadım. Doğa'yı düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Allah'ım beni öptü , onu öptüm , biz öpüştük. Yeter artık Tufan , kendine gelmelisin. Ergen misin sen? Ama yapamıyorum , sırıtan bir suratla dosyalara bakıyorum ama sadece bakıyorum.
"Evlat! Bu sırıtan surat ifadenle derinlere dalmış ne düşünüyorsun?" Kafamı kaldırdığım da Alparslan babanın kapıya yaslanmış bana baktığını gördüm. Biran panik yapsam da belli etmemek için elimden geleni yaptım ama başarılı olamadığıma da neredeyse eminim. Adamda haklı ilk defa beni böyle toz şeker gibi dağılmış bir vaziyette görüyor. Hemen teleşla ayağa kalktım fakat bana eliyle otur işareti yapınca yerime geri çökü verdim.
"Bulut'un da senin de üzerinizden kamyon mu geçti? Bulut bir şey yok dedi , belki sen anlatmak istersin." Aklımdan geçenleri anlamaya çalışır gibi dikkâtle beni izliyordu. Boğazımı gıcık tutmuş gibi bir iki kez öksürüp sesimi bulduğumda ,
"Gerçekten önemli bir şey değil , Bulut abim doğru söylemiş ," diyebildim geçiştirmeme izin vermesini dileyerek.
"Peki öyle olsun bakalım. Íkiniz arasında bir şeyler dönüyor ama ısrar etmeyeceğim. Siz gençsiniz , şimdi kanınızda deli akar sizin , bir gün küser bir gün barışırsınız ," derken sesinde ki uyarıyı almamak mümkün değildi. Daha fazla uzatmayarak beni odamda yanlız bırakıp gitmesine ise resmen minnettardım.
Yok , yok bugün gerçekten darma dağınığım. Ah! Doğa bana neler yaptığını bir bilsen. Kafamda bir sürü düşünce ki hepsi Doğa ile ilgili.. Doğa ne yaptı acaba? Íşe gitti mi acaba? Beni düşünüyor mu acaba? En sonunda dayanamayarak elime telefonu aldım ve parmaklarım benim kontrolümden çıkıp hemen Doğa'nın numarasını çevirmeye başladı.
"Doğa hanımın telefonu , buyurun." Doğa'nın sesini duyamamak hâyâl kırıklığı yaşamama neden olmadı desem yalan olur. Kim olduğunu metak etsem de lafı uzatmamayı tercih ettim çünkü Doğa'nın sesini duymaya , susuzluktan ölmek üzere olan bir insanın suya özlemi gibi , ihtiyacım vardı.
"Ben Tufan Teksoy , Doğa hanımla görüşebilir miyim."
"Tufan bey , ben Doğa hanımların yardımcısıyım. Doğa hanım odasında , halsiz olduğunu ve dinleneceğini söyledi. Önemli bir şey ise uyandırayım. Amcasını da çok üzüldü yavrucak ," deyince anında kaşlarım çatıldı. Yüreğimi birisi ellerine aldı sıktı sanki. Ne olmuştu benim Doğa'ma , onun üzülmesine dayanamam ki ben.
"Amcasına ne oldu?" Sözlerimle kadın aniden panikledi.
"Şey.. Ağzımdan kaçtı efendim , şimdi kızmasınlar bana. Siz ailesinden öğrenseniz.." diyerek lafı gevelemeye başlayınca benim de sinir katsayım artmaya başladı.
"Ben ailenin yakınıyım ve siz söylemezseniz zaten Doğa hanımdan öğrenirim. Önemli bir şey mi oldu? Anlatır mısınız lütfen ," derken sinirle çıkan sesim beni bile ürküttü. Ama ne yapabilirim , işin ucu Doğaya ulaşıyorsa ben kendime hakim olamıyorum ve kadın şimdiden benim sabrımı sınamaya başlamıştı bile.
"Mehmet beyin kardeşi trafik kazası geçirmiş. Aslı hanımla birlikte sabah acilen Ankara'ya gittiler ve Doğa'm da bu duruma çok üzüldü haliyle ," demesiyle tüm sinirim merhamete dönüştü. Doğa'nın bana ihtiyacı olmalı , onun üzülmesine dayanamam ki ben. Hem onu şimdiden deliler gibi özledim.
"Peki , tamam. Siz Doğa'yı uyandırmayın." Telefonu kapattığımda , sitresten odanın içinde volta atarak konuştuğumu yeni fark ediyordum. Ceketimi alarak hızla odadan çıktım.
Kokusu hâlâ burnumda , Allah'ım ben bugün Doğa'yı öptüm. Tamam Tufan kes artık şunu düşünmeyi diye kendime kızsam da iki dakika sonra yine sırıtmaya başladığımı hissederek kendime sinirlemeye devam ettim. Bana neler yaptığını bir bilsen Doğa , sayende ergenliğime dönüş yaptım..
Arabayı evlerinin önünde durdurduğumda Bulut'la birbirimize saldırdığımız an gözümün önünde canlanmaya başladı. Olanları düşünmeyi kendime yasaklayarak ilerledim. Bulut'a 'abi' demek bile artık içimden gelmezken tekrar nasıl eskisi gibi oluruz hiç bir fikrim yok! Bunları düşünürken kapının önüne kadar geldiğimi zile uzanan parmaklarıma bakınca fark ettim.
Zili çaldığımda kapıyı , orta yaşlarda , sevimli bir kadın açtı. Hazırlanmış çıkmak üzereymiş gibi bir hâli vardı ki konuşmaya başladığında yanılmadığımı anladım.
"Tufan bey değil mi? Şey oğlum benim acilen çıkmam gerekiyor ve Doğa kızım hâlâ uyanmadı. Uyandırmaya çalıştım ama , yoruldu her hâlde , tamam demesine rağmen kalkmadı. Yemekler mutfakta , muhakkak yesin ," diyerek hızla evden ayrıldı.
Ben elim kapıda bir süre şaşkın bir vaziyette acele acele giden kadının arkasından baka kaldım öylece. Kısa bir süre sonra kendime gelip içeri girerek kapıyı kapattım.
Şimdi gidip şu uykucu prensesi bulup uyandırdıktan sonra karnını doyuralım. 'Tufan sırıtma' diye kendi kendime söylenerek merdivenlerden yukarıya çekingen adımlarımla çıkmaya başladım. Peki ama odası hangisi?
Ílk kapıyı açtığımda karşımda kahve tonlarında döşenmiş bir çalışma odası buldum ve burası değilmiş diyerek ikinci kapıya yöneldim. Íşte aradığım güzellik tam da karşımda yorganına sıkı sıkıya sarılmış yatıyordu.
Kapıyı aralayarak içeriye girdiğimde ilk dikkâtimi çeken incecik bedeninin yorganın altında nerdeyse hiç fark edilmiyor oluşuydu. Onu korkutmak istemediğim için yanına birazcık yaklaşıp ona seslendim.
"Doğa!" Hiç tepki vermedi. Bende çareyi birazcık daha yaklaşıp sesimi yükseltmekte buldum.
"Doğa , güzelim uyan!" Yine tepki vermeyince iyice yanaşıp dizlerimin üzerinde yere çömelip saçlarını okşadım. Sayıklıyordu ve duymaya çalıştığımda , "gitme! gitme!" dediğini fark ettim. Yanağını okşamak için yorganı hafif araladığımda çok fazla terlemiş olduğunu görerek yorganı biraz daha aşağıya çektim. Hangi kıyafetle uyuduğunu bilmediğim için uyandığında onu zor durumda bırakmak istemediğimden çekingen davranıyordum.
Elimi yanağına koyduğumda aniden kaşlarım çatıldı. Yanıyordu resmen cayır cayır yanıyordu benim güzelim. Lanet olsun! Hastalanacağını tahmin etmiştim. Ateşinden sayıklıyormuş demekki. Hemen yorganı üzerinden alıp yere attım. Allah'ım kat kat giyinmiş , ateşten üşümüş olmalı.
"Ço..çok ü..üşü..yorum." Titremekten dişleri bir birine çarpıyor ve konuşamıyordu. Resmen beni de ateş bastı , telaşlandım. Tamam Tufan sakin ol , diyerek ilk iş üzerimdeki ceketi çıkarıp yere fırlattım. Allah'ım iyi ki gelmişim. Ben ne yapacağım şimdi? Aslında soğuk kanlı bir insanımdır faka mevzu Doğa olunca elim ayağım birbirine girdi.
Ateşini düşürmeliyim , evet ilk iş ateşini düşürmeliyim. Ama bunu için kıyafetlerini çıkarmam gerek. Lanet olsun!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turkuaz
RomantikBir kadın kaç kere çıkmaza girer... "Kendini hiçbir şey için mecbur hissetme ve hiçbir şeyi kendini zorlayarak yapma. Zorlayarak yaptığın dağlar yerine kendi arzun ile yaptığın bir avuç kumu tercih ederim." .......Tufan Teksoy "Yani benim gibi seni...