18. Bölüm Vazgeçemem...

380 84 51
                                    

Bulut Teksoy...


Doğa'nın bana 'git!' demesi ve benim 'tamam!' deyişim... Íşte bu andan itibaren dünya benim için artık dönmeyi bıraktı , zaman durdu , hiçbir şeyin bir önemi yok , istem dışı bir hareket olmasa nefes bile almak istemiyorum artık.. Beynimde yankılanan , bumerang gibi benden uzaklaşıp ve tekrar bana dönen tek bir cümle var; "Beni değil Tufan'ı seçti" ...

Hepsi Şule'nin suçu. Hayır! En baştan babanın gözüne girmek için , Fuat'ın peşine düşebilmek adına , Şule ile nişanlanmayı kabul ettin. Eğer aç gözlü olmasaydın bunlar başına gelmeyecekti. Hayır! Tek istediğim babama kendimi kanıtlamaktı. Haklı olduğumu görebilmesi için herşeyi yapmaya hazırdım. Yine de Fuat'a minnettarım. Neden mi? Çünkü ; onun peşindeyken seni buldum ben , Doğa.

O turkuaz gözlerini o zaman gördüm. Seni yan koltuğa geçirmek için kucakladığımda , kazadan sonra o panik anında bile , anında bahar kokusu sardı her bir hücremi.. Hem bana verdiler seni hem benden aldılar. Ben şimdi ne yapacağım Doğa? Bildiğim tek birşey varsa o da ben senden vaz geçemem , olmaz bunu benden isteyemezsin , yapamam.

Íki gündür Tufan eve gelmiyor. Birlikte mi kalıyorsunuz? Bu fikir bile içimde cehennem yangınları çıkarıyor. Benim saramadığım belini sarıyor mu senin? Benim öpemediğim bal dudaklarını öpüyor mu? Söyle Doğa ben şimdi ne yapmalıyım , ne? Lanet olsun! Hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar aciz hissetmemiştim. Bir yolunu bulmalıyım , bulmalıyım ama ne! Allah'ım insan kederden ölür mü? Kendimi ruhsuz , bedensiz , hissiz , hiçbir şeysiz hissediyorum. Off! Doğa'm.. Kalbimdeki buruk his..

Düşencelerimde boğulduğum an , çalan telefonum beni o uçsuz bucaksız bulanıklıktan çekip çıkardı. Yurt dışı araması ve numara kayıtlı değil , meraklanarak cevapladım.

"Efendim ,"

"Bulut Teksoy'la mı görüşüyorum?" Arayan bir bayandı ve Amerika'ya ait bir numara olduğu için işle ilgili olduğunu düşünerek konuşmayı kısa keseceğime emindim. Çünkü ; yurt dışı ile ilgili bir sorun ise Tufan'ın departmanı ilgilenmeli ve ben onun arkasını toplamayı zerre kadar istemiyorum.

"Bakın hanımefendi bu benim cep numaram ve yurt dışı sorunları için..." derken sözümü bitirmeme izin vermeden konuşmaya başladı. Ah! Ne hoş! Sinirleniyorum ama..

"Bulut bey ismim Arzu Arslan. Beyaz Ínci'den , hatırlarsanız kokteylde tanışmıştık." Eee! Bu da ne demek oluyor şimdi. Yine de sakin olmaya çalışarak sabretmeyi seçtim. Sonuçta Beyaz Ínci dedi ve bu durum küçük bir ihtimâl olsa da Doğa ile ilgili olabilir.

"Hatırladım , sizi dinliyorum ," dedim.

"Sizinle açık açık konuşabilir miyim?" Hımm.. Şimdi dikkatimi çektin , söyle bakalım ki meraklanmadım desem yalan olur.

"Evet ," diyerek konuşmasına olanak sağladım.

"Doğa'yı istiyor musunuz?" Bu da ne demek oluyor şimdi. Bu kadın aklınca benimle oyun mu oynuyor. Biran ne demem gerektiğini bilemedim ve aramızda gergin bir sessizlik oluştu.

"Açık konuş ve kısa kes!" Eğer saçmalarsa daha fazla konuşmak istemediğimi söyleyip kapatmaya çoktan karar vermiştim. Ne yani Doğa'yı oturup sana anlatmamı mı bekliyorsun? En önemlisi neyin peşindesin? Ah! Zavallı meleğim etrafın çakallarla dolu..

"Düşmanımın düşmanı dostumdur diyorum. Tufan yüzünden bir çocuk gibi Amerika'ya postalandım. Bakışlarını gördüm Bulut , ona nasıl aşkla ve tutkuyla baktığını gördüm. Doğa Beyaz Ínci'de fink atsın , Tufan'la mutlu mesut sevgilicilik oynasınlar , bense çocuk gibi Amerika'ya postalanıp gözlerinin önünden kaybolayım. Diyorum ki ikimiz de bu ilişkiyi istemeyen tarafız ve ben Doğa'yı tanıyorum sen de Tufan'ı tanıyorsun. Birbirimize yardımcı olabiliriz. Ya da düğünlerinde Doğa'nın bileğine bilezik takıp onların dans edişini izleken gece yapacakları sevişmenin detaylarını düşünüp , sıktığın yumruklarınla tırnaklarını avuç içlerine batırıp , düşüncelerinle kudurmaya devam edersin." Beynim iflas etti sanki. Tuan'la sevgilicilik oynamak mı? Bu kız kafasını koparmamı istiyor ki beni bu kadar kışkıtıyor. Evlilik mi? Gece yapacakları sevişme mi? Aaaaaa! Şimdi çıldırabilirim , insanlar cinnet geçirirken benim içimde yaşadıklarımı yaşıyorlarsa ben şuan cinnet geçiriyorum.

Íçimde yaşadığım tusunaminin aksine dışarıya sesim hiç çıkmadı. Ne diyeceğimi bilemeyerek put gibi düşüncelerim de boğuldum , nefes alamadım.. Doğa'ya tutamayacağımı bilsem bile 'tamam!' dedim. Bu doğru olmaz ki benimkisi sadece bireysel ısrardan öteye gitmeyecekken bu kız bana ciddi ciddi plan yapalım ayıralım diyor. Ama Tufan'la ikisinin evlendiğini düşününce boğazımı biri ellerine alıp sıkıyor, nefes alamıyorum. Allah'ım beyin hücrelerimin tek tek yandığını hissediyorum.

"Bulut bak sessiz kalmanın kafa karışıklığından olduğunu düşünüyorum. Lütfen bunu düşün. Kafamda bir kaç planım var fakat Tufan'ı tanımıyorum ve bu konuda yardımına ihtiyacım var. Akıllıca hareket edersek bizim birşey yapmamıza gerek bile kalmaz. Sadece onların aralarını bozacak olay ve kişilerle karşılaşmalarını sağlayacağız. Onlar bu karmaşanın altında kaldıkça birbirlerinden uzaklaşacaklar ve sen doğru zamanda Doğa'nın destekçisi olacaksın. Doğa seni seçmedi diyelim , Tufan'nın kollarında olmaması da yetmez mi?" Duyduklarım son derece mantıklı gelse de içim bu kadına güvenmemem gerektiğini söylüyor. Bir yanım da ufacık da olsa ya şansın yaver giderse diyor. Lanet olsun! Allah'ım ben ne yapacağım şimdi. Anlık karar veremem , evet düşünmeliyim.

"Düşüneceğim ," dedikten sonra tam telefonu kapatıyordum ki ,

"Tufan kıskanç mıdır? Yarın Doğa'nın doğum günü , belki bilmek istersin diye düşünmüştüm. Gizli bir hayranından özel bir hediye alsa , ya da fikirlerine açığım. Dediğim gibi Tufan'ı sen tanıyorsun ," diyerek son anda aklımı meşkul etmeyi başardı.

"Düşüneceğim ," deyip demin yapamadığımı şimdi yapıp telefonu kapattım. Demek tavşanımın doğum günü yarın. Peki bunu sen neden bilmiyorsun Bulut? Aşkında öl ama doğum günü ne zaman bilme! Aptal Bulut! , Salak Bulut!..

Tavşanıma isimsiz bir hediye yollamak haa , hem de Tufan'ın gözleri önünde , hımm.. fena değil Arzu itiraf etmek istemesem de beynindeki çarkların çalışma sistemini sevdim.

Güzel bir plan yapmaya başlasam iyi olacak ama önce hediye işini halletmeliyim. Ceketimi giyinerek odamdan çıktım. Kapalı çarşıda ufak bir dükkânı olan Halil amca , özel yapım mücevher yapar , aklıma gelen ilk adres oldu. Bir gün içerisinde yeni birşey tasarlayamasa da elindekilerden birini seçebilirim ve biliyorum ki tasarımlarının bir eşi daha olmaz.

Kapalı çarşıya geldiğimde istediğim mücevherlerin tüm ayrıntılarını kafamda belirlemiştim bile. Halil amcanın dükkânını buldum ama çırağı namaza gittiğini ve birazdan geleceğini söyledi. Burası aslında Halil amcanın vazgeçemediği eski bir yapım atolyesi. Gerçekten çok yeteneklidir ve bence bir sanatçıdır. Çocukluğumdan beri babamla anneme hediye almak için defalarca gelmiştik.

Ben çocukluğuma gitmiş düşünceli gözlerle dükkânı izlerken ,

"Hoş geldin evlat ," diyerek sırtımı sıvazladı , Halil amca. Gülen gözlerle bir süre beni inceledi ve sonra birlikte üst kata çıktık. Kimsenin haberi olmamasını özellikle en baştan tembih ederek istediğim iki mücevheri de ona anlattım ve birinin elinde birinin de teşhir dükkânında olduğunu söyledi. Yarın almak üzere geleceğimi söyleyip ücretini ödedikten sonra hâlletmem gereken tek birşey kalmıştı.

Doğa'nın haberi olmadan çektiğim , gerçekten çok içten bir şekilde güldüğü ve güzel bir fotoğraftı , fotoğrafını istediğim boyda bastırmak. Fotoğrafçıda ki işimide halledip , cüzdanımda taşımak için bir tane de kendime yaptırdığımı itiraf etmeliyim , içim rahat bir şekilde iş yerime geri dönmeye karar verdim. Aklımı Arzu meselesi kurcalıyordu fakat bunu düşünmeyi sonraya bıraktım. Bildiğim birşey varsa o da bu kadına güvenmemem gerektiğiydi..

***********************

Selam canlar. Bulut'un vaz mı geçeceğini sandınız? Aaaa.. Olur mu hiç! Umarım beğenmişsinizdir. Ve yine yine yine mutlu kalın😊

TurkuazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin