30. Bölüm El Adamı.......

488 64 108
                                    

Medya Doğa'ya ve kendini özgür bir ruh hisseden herkese gelsin canlar.... Kendinize çooooook iyi bakın ve mutlu , mutlu , mutluuuuu kalın...😆😆😆😀😀😀


Doğa Tekin......

Tufan'ın gidişinin üzerinden ne kadar bir süre geçti bilmiyorum fakat ben avucumdaki turkuaz taşını okşayarak hâlâ bu salıncakta oturuyorum. Babamın yanıma oturmasıyla , ben de girdiğimi bile farketmediğim transtan çıkmış oldum.

Babam hiç konuşma gereği duymadan beni kanatları altına aldı ve bende anında sığındım , dünyanın en güvenilir limanına. Biliyorum ki konuşmadan bana asla hesap sormaz , bilir eğer anlatmak istersem zaten anlatırım. En güvendiğim sırdaşımdır , bana acı çektirmeyen yegâne erkektir , canım babamdır..

Ama inan olsun sana bile anlatacak hiç birşeyim yok baba , içim bomboş. Kızgınlığım , kırgınlığım kendime ki her zaman kendime oldu zaten. Ne diyebilirim , hakettiğim bu ki bunu yaşıyorum.

Bir süre daha baba kız sarılıp oturduk salıncakta ve babam sözsüz bir dil olan beden diliyle anlattı bana , ben hep yanındayım kızım , her kararında arkandayım , seni hep sevdim ve her zaman da sevmeye devam edeceğim... Konuşmasa bile ben bunların hepsini hissettim , üstelik tek bir sarılışı ile. Bir süre sonra annemin gülümseyerek bize bakan gözleriyle karşılaştım.

"Hadi bakalım çifte kumrular , biraz daha bu şekilde oturmaya devam ederseniz kıskançlıktan çatlayacağım haberiniz olsun. Hem Yağmur'la birlikte akşam yemeğini hazırladık ve kaçırmak istemeyeceğiniz muazzam bir sofra sizi bekliyor ," diyerek kıkırdamalarının eşliğinde bize elini uzattı.

Babamla birlikte ayağa kalkıp eve doğru yürümeye başladık. Sanırım ben dünyanın en şanslı insanıyım ve bu anne babayı hak etmek için ne yaptığımı inanın ki bilmiyorum. Elele tutuşmuş anne ile babamın peşine yavru ördek misali takıldım ve hep beraber mutfakta son hazırlıklar için uğraşan Yağmur'un yanına gittik.

Annemin her zamanki mükemmel yemekleriyle dolu bir sofrada olsam bile yemek yemek içimden gelmiyordu fakat onu ve Yağmur'u kırmamak için içimin el verdiğince yemek için kendimi zorladım. Ruh halim bu mutlu tabloyu kaldırabilecek gibi değildi ve ben biran önce odama gidip yanlızlığıma sarılıp düşüncelerime dalmak istiyordum.

Nihayet yemek faslı bitip odama döndüğümde bunun pekte iyi bir fikir olmadığını anlamış oldum. Ben nerede hata yapıyorum ki bunları yaşıyorum. Tufan çok pişman gözüküyordu. Sanki bunun olması onu da yıkmıştı. Bunlar gerçek miydi yoksa oynadığı bir oyun muydu. Kafamda buna benzer binlerce soru oluşturabilecekken aslında hepsinin tek bir soruda birleştiğinin de farkındalığı beni son derece rahatsız ediyordu.

Tufan'ı hayatımdan çıkarmak , ama masum olduğum ve kimsenin beni suçlayamayacağı bir sebeple , asıl istediğim bu muydu. Sana yalvardı Doğa , ona inanmak bile istemedin. Tufan'a aşık olsaydın onu affetmen dakikalarını almaz mıydı. Onsuz mutlu olabilecek misin. Ufffff.... Kafamda o kadar çok soru var ki.

Bunları düşünürken telefonumdan gelen mesaj sesi beni gerçekliğe geri çağırdı. Mesajın kimden geldiğini gördüğümde mesajı okuyup okumamak arasında tereddüt etsem de açıp okumaya başladım.

"Doğa'm , sevgilim biliyorum bana çok kızgınsın. Sadece şuan o kadar kötüyüm ki kendime acır bir haldeyim bunu bilmeni istedim. Ruhumu , bu dünyadaki tek bir nokta gibi hissediyorum , küçücük , zavallı bir nokta... Odağımı kaybetmiş bir haldeyim ve sığınabileceğim de kimsem yok. Beni kendinden eksiltme bitanem. Tek istediğim biri için , tabiki senin için önemli ve kaybedilmeye kıyılamayan bir varlık olabilmekti. Benden bu kadar çabuk vaz geçme sevgilim , ne olur vaz geçme.

Bildiğim herşey yalanmış Doğa'm , hayatımla ilgili bildiğim herşey koca bir hiç üzerine kuruluymuş. Kayboldum ben , ruhum kayboldu. Bana yardım et , doğruluğundan emin olduğum tek bir gerçek kaldı hayatımda o da sana olan aşkım. Biliyorum şuan neden bahsettiğimi bile anlayamadın ve belkide kendimi acındırdığımı düşünüyorsun , keşke öyle olsaydı.

Eve geldiğimde öyle şeyler öğrendim ki Doğa artık eski Tufan olabilmemin imkânı bile yok. Şuan sana sığınmaya herşeyden çok ihtiyacım var , ne olur beni geri çevirme Doğa. Bir kez sesini duyabilmek , sana sarılıp aradığım tesellimi kokunda bulabilmek için canımı verirdim inan.

Eğer yanımda olsaydın , sana , ruhuna , kalbine sahip olsaydım bu dünyadaki herkese kafa tutardım da seninle bütünleşmiş benliğime kimsenin zarar vermesine izin vermezdim. Biliyorum bunların hiç biri olmayacak , ben sevdiklerimi , beni sevdiğini söyleyenleri , beni sevdiğini sandıklarımı , kısacası herkesi kaybettim.

Yapayanlız bir ruhum artık , kaybolmuş ve nereye gideceğini bile bilemeyen yapayanlız bir ruh.." , diye bitirdiği mesajı okuduğumda telefonun üzerine düşen bir damla gözyaşım okuduklarım karşısında ne hissettiğimi de bana kanıtlar nitelikteydi.

Ne yapmalıyım şimdi. Belli ki bu bahsettiği , öğrendiği gerçekler bizim kavgamızın yanından bile geçemeyecek şeyler. Tufan'ı hiç bu kadar yıkılmış hissetmemiştim. O her zaman güçlü olandı , hep direnen ve sorunlara çözüm bulandı. Ne olmuş ki Tufan bu denli yıkılmış ve ben , onu aramalımıyım.

Eğer ararsam bu kavgamızı unuttum demek , seni affettim demek , yola devam demek... Aramazsam vicdanımın sızısı demek.. Tufan her zaman senin yanında oldu Doğa , şuan nankörlük yapamazsın ve onunla konuşarak onu affetmek zorunda değilsin. Sorunları çözmeyi zamana bırakabilirsin.

Sen öncelikle Tufan'ın arkadaşısın ve o seni hiç yanlız bırakmadı Doğa... Kendimle yaptığım iç çatışmayı kapının tıklatılması bozdu. Yağmur kafasını kapıdan uzatıp ,

"Doğa , konuşmak istersen her zaman burada olduğumu bilmeni istedim. Íyi geceler ," dedi ve ben sadece gülümsemekle yetindim. Daha sonra bu gülümsemenin , biliyorum , belki sonra , demek olduğunu anlamış olacak ki o da bana gülümseyerek kapıyı kapatacakken ,

"Yağmur , benim dışarı çıkmam lazım. Beni biraz idare edebilir misin? ," dememle önce şaşkınlığı okuduğum yüzünde hemen beliren anlayış benimde içimin rahatlamasına sebep oldu.

"Elbette , teyzemler yattı ve sorarlarsa benim odamda birlikte olduğumuzu söylerim. Birşey olursa da arar haber veririm. Telefonunu yanından ayırma ve geç kalacaksan bana bilgi ver yeter ," deyip sessizce odadan dışarı çıktı.


Bence doğru karar verdim. Tufan'ı affetmedim fakat buna şuan ara verip onun benim yanımda olduğu gibi benimde onun yanında olmam gerektiğine karar verdim hepsi bu. Giyinip , ayakkabılarımıda elime alarak sessizce odadan çıktım. Aşağıya indiğimde mutfak kapısından çıkıp anahtarını da yanıma almayı ihmâl etmedim.

Arabamı Allah'tan eve hırsla geldiğim için bahçe çıkışına park etmiştim ki bugün şanslı günüm olduğuna karar verdim. Arabamı çalıştırıp bir sokak aşağıya indiğimde artık içimde rahatlamıştı ve ben sokağın sağına park edip Tufan'a telefon açtım. Íkinci çalışta açtı fakat bu duyduğum ses Tufan'ın tahminimden çok daha yıkıcı bir şeyler yaşadığını kanıtlıyordu.

"Merhana Doğa'm , ben sadece hiç olmassa yazarak duygularımı paylaşmak istemiştim. Bunu yapmak zorunda değilsin ," diye konuşmasına devam ediyordu ki sözünü kesip ,

"Neredesin? Yanına geliyorum ," dedim. Kesik kesik aldığı nefeslerden biranda heyecanlandığı ve sesinden ise bir nebze neşelendiği hissediliyordu.

"Bağ evindeyim Doğa , sen bizim holdingin önüne parket. Sen oraya gelene kadar ben orada olacağım ve.......teşekkür ederim ," diyerek telefonu kapattı. Umarım doğru olanı yapıyorumdur diyerek kontağı çevirip arabamı Teksoy holdingin önüne doğru sürmeye başladım....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 21, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TurkuazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin