Doğa Tekin....
Merdivenleri inmek için adımımı basamağa attığım anda aşağıdan gelen seslere kulak kesildim. Babam ve Tufan'ın konuşma seslerini işittiğimde sinir katsayımın an be an arttığını , damarlarımda pompalanan kanın akış hızından , hissetmeye başladım.
Hemen geri dönerek odama ilerledim ve o lanet resimlerin de içinde olduğu paparazi dergisini elime alarak sakinleşmek için tüm çabamı kullandım fakat hiç bir işe yaradığı yoktu. Elimdeki dergiyi rulo yaparak parmaklarımın arasında sıkmaya başladığımı fark ettiğimde burada beklemenin mânâsız olduğunu anlayarak hızla merdivenlerden aşağıya indim.
En alt basamağa geldiğimde , babam bana arkası dönük bir vaziyette Tufan'la konuşuyordu. Tufan'la göz göze geldiğimizde son derece sinirli bakışlarla beni süzmeye başladı ki bende gözlerimi biran olsun ondan ayırmadan bakışlarına karşılık veriyordum. Sonrasında Tufan'ın sesi duyuldu ,
"Mehmet bey eğer izniniz olursa bahçede , Doğa ile biraz konuşmam mümkün mü?" dediğinde babam bedenini bana döndürerek surat ifademden , 'ne cevap vermemi istersin ' in yanıtını bulmaya çalışıyordu. Bende hiç bozuntuya vermeden ,
"Baba eğer senin için sakıncası yoksa benimde Tufan'la konuşmak istediğim bir konu var. Biz bahçeye geçebilir miyiz? " dedim ve babamda 'tamam' anlamında kafasını salladı. Ama bakışlarından , ' ben buradayım ve en ufak bir sorunda müdehale ederim haberin olsun ' cümlesini okudum ki babamı iyi tanıyorum.
Kapıyı açan Tufan bana yol verdi ve bahçede sessizce ilerlemeye başladık. Çardakta ki geniş salıncağa oturduğumda oda yanıma oturdu. Daha fazla sessizliğini muhafaza edemeyen Tufan ,
"Doğa umarım mantıklı bir açıklaman vardır. Neden hiç birşey yapmamama rağmen iki gündür senden tek bir haber dahi alamıyorum , neden.. Beni aramak şöyle dursun tenezzül edip telefonlarıma bile çıkmıyorsun ve ben sekreterinle muhattap oluyorum , bir yabancı gibi , yedi kat el gibi..
En azından bir açıklama yaparak benden uzaklaşmanı beklerdim. Duygularımla bu denli oynamana izin verebilecek kadar aciz olduğuma inanamıyorum. Şuan resmen bana açıklama yapabilmen için ayağına kadar geldim , lanet olsun Doğa , neden..
Bana böyle davranmanı hak etmedim ben. Suçum sana aşık olmak mı? Beni bu denli aşağılayamazsın , duygularımı bu denli ayaklar altına alamazsın.. Kalbimi açtığım ikinci insansın ve inan olsun simdiye kadar hiç kimseye böyle tutkuyla bağlanmadım. Suçum bu mu? Cevap ver bana Doğa.." , derken son cümlesinde ses tonu bir hayli yükseklere çıkmıştı.
Donuk bakışlarımla sözünü hiç kesmeden söylediklerinin tümünü sabırla dinledim ve zehrini akıtmasını bekledim.
"Bitti mi?" , dediğimde sanki mümkünmüş gibi sinirden çattığı kaşlarını daha da bir çatıp ,
"Evet , şimdi seni dinliyorum ," dedi.
"Güzel , bende sabırla sıranın bana gelmesini bekliyordum. Şimdi... Tufan Teksoy anlatacaklarımı hiç bir şekilde bana müdehale etmeden tıpkı benim yaptığım gibi sabırla dinlemeni istiyorum." Onay almak için gözlerimi gözlerine diktiğimde yanıt beklediğimi anlayarak sinirden kasılmış çenesiyle 'tamam' anlamında kafasını aşağı yukarı salladı. Bense acı acı gülümsedikten sonra ,
"Gözlerini kapat ve hisset Tufan. Şimdi diyelim Beyaz Ínci'yi ben yönetiyorum , Teksoy holdingi de Bulut ," dediğimde tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki kaşlarımı kaldırıp , 'susmak için söz vermedin mi' der gibi baktığımda dudaklarını birbirine bastırıp beni izleyi sürdürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turkuaz
RomanceBir kadın kaç kere çıkmaza girer... "Kendini hiçbir şey için mecbur hissetme ve hiçbir şeyi kendini zorlayarak yapma. Zorlayarak yaptığın dağlar yerine kendi arzun ile yaptığın bir avuç kumu tercih ederim." .......Tufan Teksoy "Yani benim gibi seni...