DoğaTekin...
Bulut odadan çıkana kadar içimde zapt etmeye çalıştığım hıçkırıklarımı serbest bırakmama dış kapının çarpılma sesi izin verdi. Ağladım , ağladım , artık boğazımın acıdığını hissettiğimde bedenimi güçlükle ayağa kaldırabildim. Elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken dolap kapağının üzerindeki aynada , yansımama gözüm takıldı. 'Allah'ım gözlerim kıpkırmızı olmuş, ' diyerek dehşetle kendimi inceledim.
Artık bu olanların hepsinin bitmesi gerek. Bulut gitti! Gerçekten vazgeçti mi şimdi? Ya annem gelseydi , ya babam gelseydi düşünmek bile istemiyorum.
Kapının çalınma sesi aniden dikkâtimi aşağı kata yönlendirmeme sebep oldu. Bulut gittiğine göre bu gelen o olamaz. Ya geri döndüyse diyerek birden panik oldum. Ben bunların hesabını yaparken zil sesi , kapıya vurulan yumruk seslerine dönüştü.
"Doğa , aç kapıyı. Benim Tufan , Doğa iyi misin?" Gelenin Tufan olduğunu bilmek içimin bir nebze rahatlamasına sebep oldu. Tufan'ı daha fazla endişelendirmemek için hemen aşağı kata yönlendim. Çıplak ayaklarımın merdivenlerden inerken çıkardığı ses evde yankılanıyordu.
Biliyordum ki Tufan'a sığınmaya ihtiyacım vardı. Bana sarılır , herşeyin geçeceğini söylerdi ve yaralarımı sarardı.
Kapıyı açtığım an gözgöze geldik. Onu , kıyafetleri param parça ve eli yüzü kanlar içinde görünce dehşete kapıldım.
"Sana ne oldu? Tufan bunu sana kim yaptı?" Sorularımı yanıtlamak yerine beni gözleri ile baştan aşağıya süzdü. Kaşları çatılıp çenesi kasıldı ve yumruk yaptığı elleriyle an itibariyle avını saniyeler içerisinde paçalamaya hazır vahşi bir aslana dönüştü. Ki o zaman üzerimde hâlâ bornoz olduğu ve perişan bir hâlde kapıyı açmış olduğum gerçeğini fark etmiş oldum. Kim bilir aklından neler geçti , kahretsin!
"Íyi misin? Sana birşey yaptı mı?" diye sorarken yüzündeki endişeyi görmemek mümkün değildi. Onu kolundan tuttuğum gibi içeriye çekip kapıyı kapattım. Hâlâ gözlerimin içine endişe ve şefkât ile bakıyordu ve benim beynimden geçen tek cümle ise ' Tufan'a sığın' dı. Bu düşünce ile kollarımı beline dolayı verdim. Yüzümü göğsüne bastırıp kokusunu içime çektim. Huzurdu bu , sakinlikti.. Tufan'da hiç bekletmeden sarılışıma karşılık verip bana sıkıca sarıldı. Ellerini nemli saçlarımda gezdirip ensemi okşadı sanki bir çocuğu sakinleştirmeye çalışır gibi.
"Hayır! Ben banyodan çıkınca onu odamda , karşımda beni beklerken buldum.." diye başlayarak göğsündeki kafamı kaldırmadan olan biten , konuştuklarımızın hepsini ona anlattım. Oda ben anlatmayı bitirene kadar saçlarımı okşamaya devam etti. Nihayet anlatacaklarımı bitirip biraz sakinleştiğimi hissettiğimde ellerini saçlarımdan çekip yüzümü avuçlarının arasına alarak ona bakmamı sağladı.
"Peki sana ne oldu?"
"Arabanı getirmiştim ve o sırada Bulut'un sizin evden çıktığını gördüm. Sonrası mâlum birbirimize saldırdık. Sana zarar verdi sandım içim yandı Doğa , üstüne sende ağlamaktan kıpkırmızı gözler ve bornozla kapıyı açınca dehşete kapıldım. Onu öldürmeliydim , sana tüm bunları yaşattığı için onu gerçekten öldürmeliydim ," derken elimi Tufan'ın dudaklarına koyarak onu susturdum. Tek bir hareketim bile onun anında sakinleşmesine yetti. Gözlerinin içine bakmayı sürdürerek,
"Öp beni ," dedim. Kaşları çatılıp duyduğu cümlenin doğruluk derecesini beyninde tartar gibi bir hâli vardı.
"Öp beni Tufan. Vücudumun buna ne tepki verdiğini bilmek istiyorum." Cümlem bittiği an Tufan beni ensemden kendisine yaklaştırarak öpmeye başladı. Bende kollarımı boynuna dolayıp onu kendime daha da bastırarak öpüşmemizin derinleşmesini sağladım. Íkimizde aynı anda ellerimizi saçlarımıza daldırıp okşamaya başladık. Dillerimizde işin içine girince Tufan'dan boğuk bir inleme sesi duyuldu. Beni duvara doğru iterek sırtımı yaslayıp kendi ve duvar arasına hissedilir biçimde sıkıştırdı. Etrafta duyulan tek ses ağızlarımızın içine doğru çıkardığımız boğuk inlemelerimizdi. Nihayet durabilmeyi başardığımızda alnını alnıma yaslayarak konuşmaya başladı. Her bir kelimesinde dudakları dudaklarıma değmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turkuaz
DragosteBir kadın kaç kere çıkmaza girer... "Kendini hiçbir şey için mecbur hissetme ve hiçbir şeyi kendini zorlayarak yapma. Zorlayarak yaptığın dağlar yerine kendi arzun ile yaptığın bir avuç kumu tercih ederim." .......Tufan Teksoy "Yani benim gibi seni...