Annemin Gözleri

330 98 43
                                    

Ulaş gittikten sonra kalan 10 gün öyle ya da böyle geçti . Tatile çıkmadan önce dönüşümüzü trenle yapacağız demiştik . Ne annem ne de Ulaş itiraz etmişti . Neden itiraz etmediklerini şimdi daha iyi anlıyorum . 3-4 saat sürecek olan yolculuk boyunca yaklaşık olarak 30 kez annemle , 20 kez de Ulaş ile konuştuk . Acaba babam olsaydı onunla 40 kez mi konuşurduk yoksa 10 kez mi ? Babam da merak eder miydi beni ? Küçükken her şey ne kadar da güzeldi oysaki . O zaman bilmiyordum babasızlığın büyüdükçe içime oturacağını . Düşündükçe üzülüyorum , üzüldükçe düşünüyorum .Yine gözlerim doluyor ve etrafımızdaki herkes bana bakıyor . Ne o babasız olduğum gözlerimden mi okunuyor ?  Yolculuk bitmek üzere , anonslar yapılıyor . Son 15 dakika , son 10 dakika , son 5 dakika ...
Trenden iner inmez savrulan sarı saçları , dolmuş gözleri ve zoraki gülümsemesiyle karşımda duran bir melek . Koşarak sarıldım anneme . Bana yıllar gibi gelen kabus gibi 12 gün . Ama annemin üzülmesinin tek sebebi bu olmaz . Neden benimle dertleşmiyor , onu benim kadar kim anlayabilir ki ? Onu böyle gördükçe içim parçalanıyor , içimde fırtınalar kopuyor . Acaba o da benim gibi babamı mı özlüyor ?

Güneş Sancak

Bir anne olarak benim de korkularım var . Kaybetme korkusu , güven problemi ve bunun gibi birkaç şey daha . Tarif edilemeyecek bir acının ardından dimdik ayakta durmaya çalışan bir anneyim ben , onun için , kızım için . O an gözlerimin önünden gitmiyor . Annen ölür ya da baban . Onlar sen üzül diye gitmezler , mecburiyetten giderler ya da seni yarı yolda bırakmak için gitmezler . Hiçbir anne baba yapmaz , en azından çoğu . Bu acı hepsinden farkılıydı belki de hepsinden daha büyük bir acıydı , en azından benim için öyleydi . Ömrümü geçirmek istediğim adam gitti ya işte tam o zaman ben hem yarı yolda bırakıldım hem terkedildim . Giderken sadece kendisi gitmedi . Umutlarımı , hayallerimi , insanlara olan güvenimi , dürüstlüğümü de aldı gitti . En önemlisi de kızımın babası gitti . Kızım , Dünyam bana ondan kalan bir hediye gibi . Ya o da giderse ?
Ben hayattaki en değerlimi kaybettim ama bu sefer olmaz , yapamam , üstesinden gelemem . Ben hayatımı da kaybedemem . Tek başıma büyüttüm ben kızımı . Bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu . Biz birbirimize anne olduk , biz birbirimize baba olduk , biz her daim biz olmayı öğrendik . Birbirimize sözler verdik , birbirimize inandık . Biz bir elmanın iki yarısı gibiydik . O artık üniversiteli oldu . Başka bir şehirde başka birileriyle hayat kuracak . O gidince ben ne yapacağım ?
O benim sadece kızım değil , her şeyim . Ben ona baktığımda sadece kızımı görmüyorum . Gözlerine baktığımda sevdiğim adamın gözlerini , dudaklarına baktığımda sevdiğim adamın dudaklarını , saçlarını kokladığımda da sevdiğim adamın kokusunu alıyorum . Aslında ben yalnız kalmaktan korkmuyorum . Ben onsuz kalmaktan korkuyorum . Zaman ilerliyor , dakikalar geçiyor , saniyeler de öyle . 1 , 2 , 3 ...
Geçen her saniyede onsuz geçireceğim sabahlara bir adım daha yaklaşıyorum . Zaman geçmesin istiyorum . Tam şuan da zaman dursun . Biz burada bu şekilde duralım istiyorum . Onun gitmesinden çok da onu kaybetmekten korkuyorum . Her zaman korktum , olmadık şeylerden korktum , hep korktum , her şeyden korktum . Korktukça korkularıma yenik düşmemem gerektiğini , korkularıma karşı direnmeyi öğrendim . Korkularıma sığındım . Yıkılmadım , yıkılamam . Güçlü olmak zorundayım çünkü ben bir anneyim .
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Sadece bir kaç saniye sarılmıştık annemle . O birkaç saniye ömür gibi gelmişti bana . Kokusunda huzur bulduğum annem , kollarında güvende hissettiğim annem . Çok gizemli bir yapısı vardı annemin . Kolay kolay ne düşündüğünü ne hissettiğini anlayamazdım . Bugün de öyle oldu . Üzgündü , hüzünlüydü . Ama nedenini ne kadar düşünsem de bir türlü anlayamadım . Gözleri kitap gibidir annemin . Çoğu kitabın kapğının güzel olması gibi , her zaman mutlu bakmaya çalışır . Kolay kolay da anlayamazsın üzgün olduğunu . Gözleri dolu olsa bile gözlerinin içiyle güler sana . Ama anlamaya çalıştığında daha doğrusu gözlerindeki o gizemi çözdüğünde okumaya başlamış olursun kitabı . Başları sıkıcı olan bir kitap gibidir ilk başta anlayamazsın ne düşündüğünü , ne anlattığını . Yavaş yavaş okuma heyecanı sarar insanı , yavaş yavaş anlamaya başlarsın annemi . Hani kitaplar en heyecanlı yerlerinde biter ya öyle işte . Tam anladım dersin , soru sorup yorum yapacakken kapanır o kitabın kapağı . Arka kapak da ön kapak gibi güzeldir , olay biter ve annem o gizemine bürünür yine . Mutluymuş gibi görünür çünkü o bir anne .

DÜNYA #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin