Pek çok kez inanırız ilahi meltemlere. Bir kere kuzeyden esti mi rüzgar, gel gör bir de güneyden eser. Bir gemiyi alabora eder, diğer gemide yeni aşklar var eder. Hüzün doğuran yağmur biraz ürpertir önce, titretir. Cılız Işıklar gözlerde renk bulmaya yakın dursun alışırsın ya çiseleyen yağmura; iki ihtimal var sonrasında ya artacak ya dinecek. Ilık, soğuk, buz, hava akarken omuzlarına geçmişin gölgesinde yürüyecek, ışığı arayacaksın. Geçmişte ışığı bulamayınca şimdiki zamana döner, geçmiş ağacının altından çıkıp güneşi fark edersin. Azalsa yağmur kanın delice akmaz, yalnız az sonra dinecektir ve ardından gökkuşağını görürsün karşılığında. Artsa yağmur bu sefer de sebebi bulutu göremeyip sığınak ararsın. İşte... Yorgun, bitkin, tükenmiş, öylece. Rüzgarlar fırtınalar uçurup götüremeyecek yağmurları gökyüzünden uzağa. Meltemler denize güzellik katacak, dalga da budur ya, bir gün kıyıyi mahvedecek, bir gün şehrin tam ortasını. Inandigimiz şey meltemse, mahvolmakta gerçeklikten ibarettir.