Ayrıca hayalperest olacaksak, bu ağır olurdu dedi doktor. Sadece kanayan yeri durdurmalıydik. Sessizliğin hüküm sürdüğü gecede ışıklar kapalıydı. Saklambaç oynayan çocuklar çoktan uykuya dalmıştı. Sarı loş ışıkların altında merdiven gölgesiyle bütünleşen çevre gözünde büyüyordu. Bekleyecekti. Sadece yapması gerekenleri yapacaktı ve kenarda gelmesini bekleyecekti. Aslında o küçücük bir çocukken ailesi ona böyle ogretmemisti, çabalamadan yaparsa sonucu ne olursa ona göz yumacakti. Arabanın tekerleğinin çamurda çıkardığı sesle irkildi, yerinden kalkıp kapıya koştu. Sadece geçmesini diliyordu ve öyle de oldu. Sarıldılar, dünyanın bütün yüklerini üstlerinden atarcasina ve bütün dünya onların oldu; aynı yıldızın altında. Yine kelebeklere can vermişti midesinde öyle uçuyorlardi ki adeta başı dönüyordu. O gün, ayrı kalislarinin onuncu ayıydı ama birbirlerine söz verdikleri gecenin birinci yılında yeniden beraberlerdi. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyordu ve aslında hiç de hayal ettiği gibi olmamıştı. Hani emek sarf etmeden olmazdı? Biliyordu çünkü geleceğini ve bu ne tesadüftü ne de kural, öyle olması gerekiyordu. Merdivenlere dayandılar, konuşsa büyüsü kaçacak gibi hissediyordu su doldurup verdi. Birbirlerine bakıp yatmaya gittiler, önlerinde artık uzun ve çok güzel günler vardı.