Bazen olur da keyfi el vermez insanın hayatın vermediklerini anlatmaya. Geri dönüşsüz bir yolda satırlar dökerken aslında kırmızı ışıkta beklemek ve geri gidemeyecegini bilmek. Karışımı her yerden yapışan soğuk yağmur damlalarını andıran beklenti ve acı, sevmek ve sevmemek, üşümek ve aynı zamanda sıcaktan bayılmayı düşünmek. Bulunamayan yollarda bulunmuş mutluluk öyküsü duyar gibi yankı geçer bazen, adınızı işitmiş gibi ya bakamazsınız ya da sağa sola bakıp kimseleri göremezken en çokta o sesi neden duyduğunu merak ederken... Hayat böyle özet geçiyor bazen, sonra özetteki boşlukları tamamlamamızı istiyor fakat o boşluk Asya ve Avrupa yakalarının tam ortasını andırıyor. Çiğ tanesi gözyaşına benzerken bu boşluk çoktan doluyor. Hiçbir şey, diyorum ya hiçbir şey çok değil:
-Çok olan her şey azdan fazla sadece; kelimeler, yankılar, mutluluklar ve hüzünler en çok anlayabileceğimiz bir çok deniz dalgası gibi.