süs

5 0 0
                                    

Sonbahar yıldızlarının altından akıp giden rüzgar, sahilde yürürken alnına dokunanlar mı yoksa kırmızı güllerin etrafında dolaşırken kokuyu etrafa sarıp huzur bulanlar mı şanslıydı? Sekteye uğrattığı yeni anlamlarda yeni kıyılar bulurken zorlansa da çok da bir fark olmayacağından emindi. Öyleyse açmalıydı kendini. Sevmeliydi kendini, sevmesi gereken her şeyi ve seveceği her şeyi. Sobaya odun atıp ısınmayı beklemek yerine alışkanlığı yinelemek vardı belki de aklında. Söze süs, çorbaya tuz eklemek gibi beklentileri vardı hayallerinin. Sönmeyen yıldızlarin altında yeniden ıslanmak vardı, bütün evreni içinde hissetmek ve var olmayla bütünleşen hislerin ona yaşattığı yoğun duygu. Hazinesi epeyce dolduruyordu gönlünü, kırmızı şaraptan mor pancara tüm renkleri kanının sıcaklığında hissediyordu ve böylece kalabilirdi yaşarken hayatta. Sadece yapılması gerekeni yapmadı, herkesin kaçtığı fakat onun kaçamadığı tek bi şey vardı, kendisi. Yeniden perdeyi açtı. Alevlerin hızını, odunların tutuşuşunu yeniden büyük bir keyifle izledi. Artık yeni bir başlangıç yapabilirdi ve bunun için güneşin doğuşunu beklemeye gerek yoktu. Çoktan değişmişti bile.

Aşkın YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin