>_< 30

334 43 5
                                    

Daehyun havasız alanda ilerlemiş fakat sonunda bir kapı bulmuştu. Nasıl kullanacağını bilmediği maymuncuğu deliğe soktu, hiç ummadığı kadar kolayca açıldı kapı. Bu kapının ardında yine bir koridor vardı fakat iki farklı kapıya açılıyordu bu seferki.

Kapılardan biri hafif aralıktı ve Daehyun göz gezdirdiğinde toz ve eski eşyalar dışında bir şey bulamamıştı.

Diğer kapı ise kilitliydi. Açmaya uğraşırken biraz ses çıkıyordu, kahretsin.

Tam o sırada hafiften inleme sesleri duymaya başlamıştı. Korkarak daha hızlı olmayı denedi. Nihayet! Nihayet kapı açılmıştı.

Fakat Daehyun'un gördüğü sahne kanını dondurmuştu, kalbi parçalanıyordu.

Youngjae, hafiften inliyordu. İki eli de bir duvara bağlanmıştı. İnip kalkan göğsü ise kan içindeydi. Kırbaç izleri çıplak göğsü ve karnı boyunca ilerliyor, pantolonunda kesiliyordu. Youngjae kapalı gözlerinin ardından kısık sesiyle konuştu.

"L-lütfen dur, artık kaldıramıyorum."

Daehyun'un boğazına oturan yumru bir daha hiç oradan çıkmayacakmış gibiydi. Ayaklarını sevgilisinin yanına sürüklerken yanakları ıpıslaktı.

İğrenç bir kahkaha veya cevapla karşılaşmayınca şaşırmıştı Youngjae. Başını kaldırdı, gözlerini açtı yavaşça.

Hayal görüyor olmalıydı.

Yine hayal görüyordu ve bu kabusa uyanacaktı tekrar.

Ama o hayal yaklaşıyordu ve hayallerinde hiç ağlamazdı ki Daehyun!

Daehyun sevgilisinin yanına yaklaştıkça acısı artıyordu. Ona bunu yapanları binlerce katıyla acıtmak, cezalandırmak istiyordu.

Youngjae'nin yanağına elini koydu ve burnunu burnuna sürttü.

"Özür dilerim bebeğim, çok üzgünüm. Seni kurtarmaya geldim, ama biliyorum çok geciktim. Affet beni sevgilim."

İki aşığın gözyaşları birbirine karışırken Daehyun çok zamanları olmadığını biliyordu. Bıçakla ipleri kesti, yere düşmeden önce yavaşça kucakladı sevgilisini.

"Biraz daha dayan Jay, lütfen sevgilim. Yakında buradan çıkacağız."

Ceketini ötekine geçirdi Daehyun, dışarısı soğuktu.

Tekrardan aynı iğrenç koridorlardan geçerken Daehyun küfrediyordu içinden. Ona bunu yapanları mahvedecekti! Ama şimdi sevgilisiyle ilgilenmesi gerekiyordu.

Uzun bir zamanın ve uğraşların ardından temiz hava karşıladı onları. Şükürler olsun ki kurtulmuşlardı. Gölgeler onları gizlerken Daehyun nereye gideceklerini düşünüyordu.

Youngjae'yi motorsikleti dayadığı ağaçlığın oraya götürdü ve ağaçlardan birine yaslanmasını sağladı. Jongup'ı arayacaktı, en mantıklısı buydu!

Jongup, telefon biraz çaldıktan sonra cevap verdiğinde ona hızlıca olanları anlattı, bu sırada bir damla yaş daha kaymıştı yanağından.

Jongup, şu anda onlara çok da uzak olmayan bir yerde, ağaç evi olduğunu söylemişti. Ağaç ev! Pekala başka şansları yoktu. Arkadaşının kendisine verdiği mavi anahtar da bu ağaç ev içindi, Jongup her şeyi önceden planlamıştı. Tekrardan teşekkür etti Daehyun arkadaşına ve tanrıya, ardından Youngjae'nin yanına çömeldi.

"Jay, bebeğim biliyorum uyumak istiyorsun ama biraz daha dayan. Yakındaki bir yere gideceğiz fakat motorsiklete binmemiz gerekiyor. Bana sıkıca tutunmalısın tamam mı?"

Daehyun, kaskı kafasına geçirirken onayladı Youngjae.

Daehyun önce sevgilisini oturttu, ardından da kendisi oturdu motorsiklete ve gaza bastı.

~•~•~•~•~•~•

Daehyun, biraz uzun bir süre Youngjae'yi taşımak zorunda kalmış olsa da hiç şikayet etmiyordu; ağaç evi bulmuşlardı!

Ortalama bir oda büyüklüğünde görünüyordu ağaç ev, merdivenleri vardı.

Son güç kırıntısıyla merdivenleri çıktı Youngjae, Daehyun arkasından destekliyordu. Birkaç basamak kalmıştı ki yığılacaktı, Daehyun tuttu ve biraz daha çabalaması için yalvardı ötekine.

Ağaç ev küçük balkonumsu bir yapıyla başlıyordu, Youngjae burada yere yığılmıştı. Devamında ise ağaç evin kendisi vardı, Daehyun mavi anahtarı kullanarak kapıyı açtı.

Şöyle bir göz gezdirdi: Bir yer yatağı, birkaç minder, üç beş kitap ve iki dolabımsı eşyadan oluşuyordu oda. Biraz da tozlanmıştı.

Daehyun yatağın üstünden kaldırdı yorganı ve hafif atıştırmaya başlayan yağmurdan kurtardı Youngjae'yi. Yaz yağmurlarıydı bunlar ama yaz da olsa geceleri hava soğuyabiliyordu. Bugün de öyle bir gündü.

Youngjae'yi olabildiğince nazik, yatağa yatırdı Daehyun. İnlemişti küçük olan, Daehyun şu zamana kadar pek ilgilenememişti onunla ama canı çok acıyor olmalıydı.

İki dolabımsı eşya vardı ya, biri dolaptan çok sandığa benziyordu aslında. Daehyun önce dolaba benzeyeni karıştımıştı, fakat burada daha çok konserve ve hazır yiyecekler vardı. Sandık ise çeşitli eşyalarla doluydu, bir poşetin üstünde yazan yazı gözüne çarptı Daehyun'un. "Sağlık Poşeti" gibi bir şey yazıyordu çünkü.

İçini açtı: kremler, birkaç merhem ve hap vardı. Annesinin yaralar için kullandığı bir tanesini görünce onu kapmıştı Daehyun fakat Youngjae bu haldeyken onu kullanamazdı. Önce temizlemesi lazımdı küçük olanı.

Jongup, bir bezle birkaç şeyi sarmıştı. Daehyun o anda ne olduklarını çözememişti fakat ihtiyacı olanı bulmuştu. Yeterliydi!

Az önce karıştırdığı dolapta ise birkaç şişe su duruyordu, bir tanesini kaparak Youngjae'nin yanına gitti.

Kanı temizliyordu ve temizlediği yerlere merhem sürüyordu. Bu sırada Youngjae bazen uykusunda inliyordu ve Daehyun dudaklarına minik öpücükler konduruyordu.

Sevgilisini bu halde gördükçe ağlamak istiyordu ancak işini bitirene kadar bekleyecekti.

Aradan kaç dakika geçtiğini bilmese bile, sonunda su ve merhem ile olan imtihanını başarıyla geçmişti Daehyun. Duvar tarafına geçti, sevgilisinin yanına kıvrıldı.

Yorganı üstlerine çekti, Youngjae'nin üşümüş parmaklarını elinin içine aldı ısıtmak istercesine. Diğer eliyle sevgilisinin saçlarını okşadı biraz, yağmur ağaç evin tek pencersinden huzurlu bir havayla göz kırparken onlara, uykuya dalmıştı bile Daehyun.

Sonunda kavuştular \(^.^)/

https://twitter.com/babyz_js97/status/727154712093425665?s=09

Linke bakmanızı tavsiye ediyorum~~

Bir de, bu elimde kalan son bölümdü. Bu yüzden diğer bölüm muhtemelen yarın gelmez.

Son olarak, okuduğunuz ve yorum yaptığınız için teşekkürler! Umarım bu bölümü de seversiniz, bazı yerleri pek içime sinmedi çünkü.

Keyifli okumalar, görüşmek üzere^^

Cheescake'im Olur Musun? ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin