>_< 27

307 38 1
                                    

Daehyun terlemiş bir halde hatırlayamadığı rüyasından uyandı. Oda karanlıktı, koltuktan doğrulurken neden burada olduğunu düşünüyordu. Sırasıyla yaşadıkları hafızasına yerleşti ve telaşla etrafa bakındı. Jongup'ı göremiyordu. Ayağa kalktı, elleriyle etrafı yokluyor ve bir kapı bulmaya çalışıyordu. Tabii bu sırada etraftaki eşyalara çarpıyordu, yine de umursamadan aramaya devam etti.

Nihayet, hafiften karanlığa sızan ışık ona yolunu göstermişti. Kapıyı açtı, koridor aydınlık sayılırdı. Aslına bakarsanız arkadaşının evine çok fazla gelmemişti, genelde dışarıda takılırlardı ya da Junhong'un evinde. Yine de Jongup'ın odasını hatırlıyordu, en sondan bir önceki kapıydı. Hayır, tuvalet olmayan.

Işığı açtığında Jongup yastığına sarılmış bir şekilde mırıldandı, uyuma eylemine devam ediyordu. Daehyun çıldırmak üzereydi, o bu haldeyken Jongup nasıl böyle umursızca uyuyabilirdi. Ona çıkışmak istemiyordu, yine de sinirlenmişti. Yumuşak halıya basarak yatağın oraya gitti.

"Hey, Jongup? Dostum, uyandırmak istemiyorum ama bir şeyler bulabildin mi?"

Çünkü Daehyun diğer ihtimali aklından bile geçirmek istemiyordu.

"I-ıh, hmphh.."

Daehyun sonuca ulaşamıyordu. Hem dememiş miydi ona, bir şey bulursan bana söyle diye. Demek ki önemli bir şey yoktu. Bekleyecekti, guruldayan midesine baktı. Evet, yemek yemeyeli uzun zaman olmuştu. En son kahvaltı etmişti...

Berbat anılar aklına doluşurken başını sağa sola sallıyordu, onları unutmak istercesine.

Uzun uğraşlar sonucu mutfağı bulmuştu. Buzdolabının kapağını açtı. Üst raflardan alttakilere iniyordu. Bir kutu gözüne çarptı. İçinde yiyecek olmalıydı, iki çubuk alarak buzdolabının önüne çömeldi. (Hayır, önünde duran masanın aksine yere oturup yemek daha güzeldi.)

Kutunun kapağını açtığında içinde bir dilim cheesecake duruyordu. Yavaşça kutuyu kenara bıraktı. Daha fazla kendini tutamıyordu. Yanaklarından yaşlar süzülürken ses çıkarmamak için dudaklarını ısırıyordu. Bacaklarını kendine çekti ve tüm dünyadan soyutlanmak istercesine gözlerini kapattı. Kendisi şimdi toktu, acı çekmiyordu, iyiydi en azından fiziksel olarak. Peki ya o? Neler yapıyorlardı ona? Kaldıramayacağı kadar kötü müydü, incitiyorlar mıydı narin bedenini? Onu düşündükçe acı çekiyordu, ona yardım edemediğini düşündükçe ağlıyordu ve burada böyle çaresizce oturmaktan nefret ediyordu.

Sabahın ilk ışıkları pencereden Daehyun'un yüzüne vururken, genç adam orada sızmıştı.

~•~•~•~•~•~•

Jongup uyanıp da arkadaşını bu halde görünce içi sızlamıştı. Ama şimdi ağlamanın sırası değildi, her şeyin istediği gibi olması için elinden geleni yapacaktı.

Daehyun'u uyandırdı ve yerden kaldırdı. Ona Youngjae hakkında biraz bilgi bulduğunu fakat biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.

Günler geçip giderken Daehyun ne televizyonda hiçbir haberin işlediği cinayeti göstermemesini garip buluyor ne de sadece Jongup'la ikisinin bu işi başarıp başaramayacaklarını düşünüyordu. Aklında sadece Youngjae ve Youngjae vardı. Etrafında olup biten olayların, mesela arada bir eve gitmesi gibi, farkında dahi değildi.

Jongup gibi bir arkadaşı olduğu için çok şanslıydı...

~•~•~•~•~•~•

İşlediği cinayetin 4. gününde, gece saat on biri geçerken Jongup nihayet ona ihtiyacı olan bilgiyi vermişti.

Yorgun gözlerle Daehyun'a bakmış ve "Sanırım Youngjae'nin nerede olduğunu biliyorum." demişti. Ona hazırlıklı olmasını, gidecekleri yerin nasıl bir yer olduğunu da anlatmaya çalışmıştı fakat nafile. Daehyun dinlemiyordu bile, dinleyemiyordu daha doğrusu.

Gecenin karanlığına karışmak adına siyah kıyafetler giydiler ve Jongup garajdan abisinin motorunu çıkardı. Daehyun onun ehliyeti var mıydı bilmiyordu fakat arkadaşına güveniyordu. Yaşadıkları durumun garipliğinden şüphelenmek ise aklının ucundan dahi geçmiyordu.

Hatalarım varsa affola ^.^
Keyifli okumalar~

Cheescake'im Olur Musun? ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin