>_< 5

532 56 2
                                    

Youngjae o "ㅋㅋㅋ" lar yüzünden iyi hissetmiyordu.. Hayır güzel bir gece geçirmeyecekti.

Ve sonra tak etti ki, Daehyun ona ismini sormuştu. Youngjae ona ismini söyleyemezdi. Daehyun onun kim olduğunu anlar, anlamasa bile kolayca bulabilirdi kendisini. Aynı okulda olduklarını da biliyordu. Katiyen olmazdı.

Ona bu sefer biraz daha uzun bir mektup yazmaya karar vermişti. Böylece amacını anlayabilecekti.

" Merhaba Daehyun Hyung. Biliyorsun ki ben erkeğim. Ve seni seviyorum. Neden bana ismimi soruyorsun? Benden hoşlanabilir misin? Yoksa sadece arkadaş mı olmak istiyorsun? Hayır, bu mümkün değil. Seni tüm kalbimle severken ve bu yüzden canım acırken arkadaşın olmam mümkün değil. Biraz sert konuşuyorsam özür dilerim. Ama bana anlatman lazım ki ben de anlayabileyim. Eğer benden hoşlanma ihtimalin yoksa lütfen mektuplarıma daha fazla cevap verme. Eğer onları istemiyorsan çöpe de atabilirsin. Ve hayır dersen bundan böyle sana yazmayacağım. Söylemek istediğim şu ki sana adımı söyleyemem hyung. Söylersem beni bulursun ve bu beni sevme ihtimali olmayan biri için çok canımı acıtır. Buna hazır değilim. Ama teşekkür ederim hyung. Seni sevmeme izin verdiğin için. Mektuplarımı okuduğun için ve hatta onlara cevap verdiğin için. Beni sevemeyeceğinin farkındayım. Üzgünüm."

Youngjae'nin gözlerinden düşen damlalar mektubu ıslatıyordu. Biliyordu ki bu aşk imkansızdı. Daehyun onu sevemezdi. Neden o da herkes gibi normal olamıyordu ki? Neden ona aşık olmuştu ki? Gülümsemesi yüzünden miydi yoksa parlak gözlerinden mi? Bilmiyordu, sadece ağlamaya devam etti.

Sabahleyin dolabına mektubu koyarken bunun belki de son mektubu olacağını biliyordu. Gözleri kızarmıştı, berbat haldeydi. Tüm gün sırasında uyukladı.

~•~•~•~•~•

Daehyun heyecanla o günün mektubunu aldığında gülümsüyordu. Aslında bu yaptıkları çok saçmaydı. 21. yüzyılda kim mektuplaşırdı ki? Bu hoşuna gitse de itraf etmeyecekti.

Zarfı alıp malzeme odasına girmişti. Kapının yanına, kenara sıkıştı ve açıp okumaya başladı. Okudukça kötü hissediyordu, ne cevap vereceğini bilemiyordu. Onu bir kere bile görmemişti ki, adını bilememiş sesini duyamamıştı. Nasıl aşık olurdu? Bu çok imkansızdı. O kendisinden imkansızı istiyordu ve Daehyun bunu yapabilir miydi bilmiyordu.
Ona geri yazdı.

" Bilmiyorum.. Seni sevebilir miyim bilmiyorum.. Ama bana bir şans bile vermiyorsun. Olsun, bekleyeceğim seni, hazır olana dek. Bana yazmayı sakın bırakma! Mektuplarını seviyorum, günümü aydınlatıyorlar~~ "

~•~•~•~•~•

Günler birini kovalarken Daehyun'un kutusundaki mektup sayısı çoğalıyordu. Buna rağmen Daehyun onun hakkında çok az şey öğrenebilmişti. Adını söylemese bile kendisini anlatmasını istemişti. 1.78 boyundaydı, 65 kiloydu. Siyah saçlı ve kahverengi gözlüydü. Zaten bir Koreli'den başka ne bekleyebilirdi ki? Çok fazla hobisi yoktu, sadece müzik dinlemeyi ve doğada yürümeyi seviyordu. Bunlar şimdilik onun hakkında öğrenebildikleriydi, utangaç fakat bazen komik olduğunu da biliyordu. Öğrendikleri Daehyun'un ona daha da yakınlaşmasını sağlıyor ve merakını cezbediyordu.

~•~•~•~•~•

Bir ay sonra...

Cheescake'im Olur Musun? ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin