>_< 40 (Final)

250 21 4
                                    

1 Ay Sonra

Rüzgar, sararmış yaprakları oradan oraya sürüklüyordu. Daehyun'un yüzünü okşayan hafif bir esinti vardı. Bir de parmaklarını okşayan sevgilisi... Youngjae, Daehyun'a baktı. Yüzünde sonbahara yakışan hüzünlü bir gülümseme vardı. Geçen yıl bu zamanlar, içine kapanık halde etrafa bakarak yürüyen umutsuz bir Youngjae kat ediyordu bu sokakları. Şimdi ise yanında aşık olduğu adam vardı, hayat bazı şeyleri eksiltirken insana dayanma gücünün kalacağı kadar mutluluk veriyordu.

Mahkemedeki günün ardından Daehyun ona kendi ailesiyle beraber kalabileceğini söylemişti. Sevgilisinin evebeynleri iyi insanlardı ve onu kabul etmişlerdi. Youngjae her ne kadar onlara yük olmak istemese de o evde kalamazdı. Şimdi orada tanımadığı insanlar oturuyordu ve her ay kirası Youngjae'ye kalıyordu. Oraya sadece bir kere gitmişti fakat öylesine kötü hissetmişti ki tekrar gitmek aklının ucundan dahi geçmezdi.

Şimdi Daehyun'la el ele yürürken rüzgar o kadar çok anıyı hatırlatmıştı ki... Youngjae onların evine taşındıktan sonra bir süre kendini fazlalık gibi hissetmişti. Fakat herkes çok cana yakındı, Daehyun kendisine sürekli en değerli varlığıymış gibi bakıyordu ve bu iyi hissettiriyordu.

Gülümsedi.

Aklına Daehyun'la kaldığı ilk gece gelmişti. Büyük olanın odasına Youngjae için bir yatak daha koymuşlardı ve etraf kapkaranlıktı. Küçük olan uyuyamıyor ve uyusa da kısa kısa kabuslar görerek uyanıyordu. Daehyun fısıldayarak ona seslenmişti: "Bebeğim, yanıma gelsene." Youngjae de küçük bir çocukmuşçasına sevgilisinin yanına kıvrılmış, güçlü kollarının kendisini sarmasına izin vermişti. Kulağını göğsüne dayamış ve hep aynı sakin ritimde atan kalbini dinlemişti. Daehyun saçına öpücükler kondurmuştu ve onun güzelce uyumasına yardımcı olmuştu.

Sonraki günler ise biraz daha zordu, ona biraz yardımcı olmak adına psikoloğa gitmesini önermişlerdi. Youngjae başta kabul etmek istemese de kabuslar peşini bırakmıyordu, her şeyin üstesinden kendi başına gelemeyeceğini fark etmişti. Gerçekten de psikolog olayları yavaş yavaş atlatmasına yardımcı oluyordu, hayatı biraz daha iyiye gidiyordu.

O sırada Daehyun düşüncelerini böldü: "Ne düşünüyorsun sevgilim? Hmm?"

İkisi de yürümüyordu şimdi. "Hiç, geçmişi düşünüyordum sadece."

Daehyun dudaklarına bir öpücük kondurdu, Youngjae'yi nasıl gülümseteceğini biliyordu.

"Öyleyse bugün okula gitmesek ve biraz gezsek, ne dersin? Bir gün okuldan kaçsak bir şey olmaz?"

Youngjae biraz düşündü, kuralları yıkmayı pek sevmiyordu ama bir seferliğine sevgilisine katılsa bir şey olmazdı. Ve bu ortamdan uzaklaşmaya ihtiyacı vardı, değişiklik iyi olurdu.

Daehyun artık onu tanıyordu, gülümsemesi evet dediğinin bir kanıtıydı.

"Öyleyse nereye gideceğimiz sürpriz!"

Ve Daehyun küçük olanı sürüklemeye başlamıştı bile. Youngjae ise her şeyden habersiz takip etti sevgilisini.

Metroya binmişlerdi ve ardından Daehyun onu bir restorana götürmüştü. Küçük, romantik ve sıcak bir yerdi. Masada güller vardı, yemekler lezzetliydi ve mum ışığı ortama güzel bir loşluk katıyordu.

Youngjae'nin kalbi sıcacıktı, sabahki kötü ve hüzünlü duygulardan tamamen arınmıştı. Hava kararıyordu fakat Daehyun bir yıldız gibiydi. Değeri karanlıkta fark ediliyordu ve Youngjae ona sahip olduğu için kendisini dünyadaki en şanslı insanlardan biri gibi hissediyordu.

Restorandan çıkarken Youngjae sevgilisine teşekkür etti, yolculuklarının burada bittiğini sanıyordu. Fakat Daehyun ona sonra teşekkür etmesini söylemişti çünkü bugün ayın 10'uydu. Gitmesine bu kadar çabuk izin veremezdi.

Cheescake'im Olur Musun? ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin