>_< 19

483 57 7
                                    

Daehyun doktorun söylediklerinden sonra rahatlamış bir halde oturdu, oradaki sandalyelerden birine. Bu sırada Youngmin de yanına gelmişti. Elini Daehyun'un omzuna koydu.

"Burada beklemene gerek yok oppa, ben nasıl olsa burada duracak ve abimi bekleyeceğim. Onu burada yalnız bırakmak istemiyorum."

Daehyun eve gitmeyi düşündü. Fakat aklı Youngjae'de kalacaktı. Suçluluk duygusu onu yiyip bitiriyordu zaten, bir de evine giderse uyumasının mümkünatı yoktu. En azından burada durup uyanmasını bekleyebilirdi. Zaten okullar tatildi, yapacak bir işi de yoktu. Hem nasıl olduğunu merak ediyordu onun hem de Youngjae'den özür dilemesi lazımdı.

"Hayır, ben de burada kalacağım Youngmin. Gidersem aklım onda kalır."

"Oppa, ben senin adını dahi duymadım abimden. Ne zamandır onun arkadaşısın?"

"Ah, tanışalı çok olmadı. Beraber ödev yapmamız gerekiyordu, böylece arkadaş olduk."

Daehyun bir şeyler uydurmuştu. Gerçeği söyleyemezdi, Youngjae'nin isteyeceğini de sanmıyordu. Kendini böyle tanıtmak kesinlikle daha iyiydi. Youngmin anlamışçasına kafasını salladı.

"Telefonla konuşmam gerekiyor ama hemen geleceğim." Daehyun ayağa kalktı ve hastanenin bahçesine doğru yürümeye başladı.

Youngmin şaşkınlıkla ona bakıyordu. İlk kez gördüğü bu çocuğun ona bu kadar samimi davranması garibine gitmişti. Ayrıca abisi için bu kadar endişelenmesi de garipti, hayatındaki tek arkadaşını da kaybettikten sonra Youngjae kimseyle yakınlaşmamıştı. En azından Youngmin böyle biliyordu. Uyanınca bunu abisine soracaktı.

Daehyun bahçeye ulaştığında başını gökyüzüne kaldırdı. Ne çok şey yaşamıştı saatler içinde. Heyecandan hüzne, hüzünden endişeye.. Doktorun söylediğine göre şimdi iyiydi Youngjae. Ama ya sonra? Bilmiyordu. Birkaç derin nefes aldı. Aslında buraya gelmesindeki amacı annesini aramaktı. Cebinden telefonunu çıkardı. 7 cevapsız arama vardı.

"Merhaba anne."

"Oğlum! Neredesin?! Çok merak ettim seni."

"Merak etme anne, ben iyiyim. Arkadaşım hastaneye kaldırıldı, ama şimdi daha iyi, haber vermeden geldiğim için üzgünüm. Bu gece burada kalacağım."

"Ah.. Geçmiş olsun arkadaşına, umarım çabucak iyileşir. Kendine dikkat et oğlum. Tamam gece orada kal ama öğleden önce evde ol."

"Olur anne, iyi geceler."

"İyi geceler oğlum."

Daehyun bu işi de halletmişti. Ayrıca temiz hava iyi gelmişti. Hastaneleri sevmezdi ama Youngjae için burada kalacaktı. Ondan gerçekten hoşlandığını fark etmesi, bu olayın tek olumlu yanıydı.

Yeniden Youngmin'in yanına gitti. Kafası biraz dağılmıştı fakat Youngjae nasıl bu hale gelmişti? Kız kardeşine soracaktı.

Youngmin sandalyelerden birine çömelmiş, bacaklarını kendisine çekmişti. Artık ağlamıyordu ama boş boş bakıyor gibiydi. Daehyun karşısına geçti. Youngmin onu görmüyor gibiydi. Ellerini gözlerinin önünde salladı. Youngmin daldığı yerden sıyrılıp kendine gelmişti.

Daehyun ona nasıl olduğunu sormadı. Bu saçmalıktı, kötü olduğunu gördüğünüz birine nasıl olduğunu sormak. Bunun yerine merak ettiği soruyu sordu, aralarında bir sandalye boşluk bırakarak oturmuştu. Onun kendini rahatsız hissetmesini istemiyordu.

"Bu nasıl oldu Youngmin? Nasıl beyin kanaması geçirdi Youngjae?"

Youngmin ona döndü, yeniden ağlayacakmış gibiydi fakat kendini tuttu.

"İlk kez tanıştığım birine bunları anlatmam doğru mu bilmiyorum ama gerçekten anlatmaya ihtiyacım var. Babam pisliğin teki, her gün içki içer ve sarhoş olup bizi döver. Abimi de.. onu ittirdi ve.. Youngjae oppam başını duvara çarptı. Sonra.. sonra.."

Youngmin daha fazla devam edemedi, hıçkırıkları müsade etmemişti.

Daehyun ne diyeceğini bilemiyordu. Kendisinin de gözleri dolmuştu, Youngjae'nin hayatının bu kadar zor olduğunu bilmiyordu. Youngmin ağlarken de onu teselli etmek istiyordu, destek olmak istiyordu. Belki yeni tanışmışlardı ama onu kendine yakın hissediyordu.

Daehyun yerinden kalktı ve Youngmin'in yanına oturdu. Onu kendine çekti ve Youngjae'nin kardeşinin, göğsünde ağlamasına izin verdi..

~•~•~•~•~•~•

Daehyun uyandığında Youngmin'in başını, omzuna yaslamış olduğunu fark etti. Bu sırada küçük kız da uyanmıştı zaten. Hemen oturuşunu düzeltti. Daehyun bir şeyler almaya gideceğini söyleyerek oradan uzaklaştı. Geri geldiğinde elinde iki tost ve meyvesuyu vardı. Onları Youngmin'e uzattı.

"Teşekkürler oppa."

Youngmin acıkmış görünüyordu, tüm bu zaman boyunca hiçbir şey yememesine bakılırsa normaldi aç olması. Daehyun da kendi tostunu yedi bu sırada.

Daehyun bir süre daha bekledikten sonra doktoru aramaya gitti. Saat 8.45'ti fakat Daehyun Youngjae'yi merak ediyordu, bir an önce görmek istiyordu.

Birçok kişiyle konuştu, sonunda doktoru bulmuştu. Kapıyı tıklatarak içeri girdi Daehyun. Doktorun gözlerinden yorgunluk akıyordu, tüm gece ayakta durduğu belliydi. Daehyun rahatsız etmek istemezdi ama yapabileceği başka bir şey yoktu. Kim olduğunu anlamaya bile uğraşmayan doktora sordu.

"Merhaba doktor bey. Ben 608 numaradaki Yoo Youngjae'nin arkadaşı Daehyun. Onu bu sabah görebileceğimizi söylemiştiniz."

"Ah, evet, merhaba Daehyun. Onu görebilirsiniz ama tekrardan söylüyorum. Başından hasar almış olduğu için nasıl davranacağı hakkında hiçbir fikrimiz yok. Onu garip karşılamayın. Odanın hemşiresine gidersen içeri girmene izin verecektir."

Daehyun doktorun eline tutuşturduğu kağıdı aldı ve hemşireyi bulmaya gitti. Youngmin meraklı gözlerle kendisine bakıyordu.

Hemşire "Sadece beş dakika, onu yoracak şeyler yapmayın." dedi ve uzaklaştı.

"Oppa, abimin yanına mı gidiyorsun? Ben de onu görmek istiyorum! Ayrıca ben kız kardeşiyim, iki gündür tanıdığı biri değil!"

Daehyun onu anlıyordu fakat bencil biriydi bu yüzden bir yalan uydurdu.

"Youngmin benim onu gördükten sonra hemen gitmem lazım. Ama sen burada bekleyebilirsin. Annem hastalanmış.."

Youngmin üzgün gözlerle baktı Daehyun'a. Fakat başını sallayarak kabul etmişti, "Geçmiş olsun oppa." dedi. Daehyun suçlu hissediyordu fakat Youngjae'yi çok merak ediyordu.

Sonunda içeri girdiğinde Youngjae oradaydı. Yatakta yatıyordu, başında ise beyaz bir sargı vardı. Huzurlu görünüyordu. Daehyun Youngjae'nin yanına oturdu ve iki eliyle elini tuttu. Onu seyredip kendi kendine gülümserken gözleri dolmuştu..

~•~•~•~•~•~•

Youngjae başındaki ağrıyla, yavaşça gözlerini araladığında, ona bakan birini gördü. Gülümsüyordu. Çok güzeldi. Bir melek gibiydi fakat meleğin gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Youngjae bu meleği hatırlaması gerektiğini hissedebiliyordu.. Onun kadar güzel birini unutamazdı.. Ama başı çok ağrıyordu ve bundan vazgeçti. Direk soracaktı. Kurumuş dudaklarını araladı.

"Üzgünüm ama.. Siz kimsiniz?"

B.A.P ile geçirdiğimiz 4.yıl kutlu olsun baby! Sizlere upuzunn bir bölüm~ Keyifli okumalar^^

Cheescake'im Olur Musun? ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin