>_< 14

415 55 7
                                    

Youngjae bu anın gerçek olduğuna inanamıyordu. Bir hayalde olmalıydı, rüya görmesi de seçenekler arasındaydı tabii. Fakat rüyalarında Daehyun öylece durmaz, gözlerinin içine bakmaz, böyle hoş bir koku yaymazdı. Sadece onu öper ya da uzakta bir yerlerde görünürdü. Ama bu gerçek olamayacak kadar güzel bir rüyaydı, Youngjae uyanmak istemiyordu. Rüyanın bozulmasını istemiyordu.. Sonsuza kadar
dipsiz bir kuyu kadar derin fakat ışıldayarak gülümseyen gözlerine bakabilirdi..

Yavaşça elini kaldırdı Youngjae. Bu sefer yapacaktı, ona dokunacaktı, sadece bir rüya olsa bile onun gerçekten karşısında durmadığından emin olması lazımdı.

Parmaklarını Daehyun'un yüzünün hizasına getirdi. Bu sırada onun gözleri de kendi parmaklarını izliyordu, ne yapmaya çalıştığını anlamayı denermiş gibi.

Yumuşak parmakları Daehyun'un yanağına değdiğinde Youngjae hala inanmakta güçlük çekiyordu. Sol eliyle yanağını okşadı, incitmekten korkarcasına. Birden elinin üstünde bir el hissetti. Güçlü parmaklar kendi parmaklarının üstüne bastırdı. O kendisine gülümsüyordu. Başını yana eğmiş bakıyordu, tıpkı bir melek gibiydi. Youngjae'nin meleği.

Aralarında tek kelime dahi geçmiyordu. Sanki dokunuşları kelimelerden çok daha fazlasını anlatabilirdi, oysa ki sözcükler tüm büyüyü bozacaktı.

Daehyun biraz sonra Youngjae'nin elini aşağı indirdi. Anlamaz bir şekilde bakan Youngjae'ye gülümsedi ve onun kendisinden daha küçük olan elini avcunun arasına aldı.

Daehyun Youngjae'yi yatağına doğru çekti ve ilk önce o oturdu. Küçük olan hala ayakta duruyordu, bu yüzden Daehyun eliyle yorganın yüzeyine vurdu. Yatağa oturmasını işaret ediyordu.

Youngjae aralarında biraz mesafe bırakarak oturdu. O kadar çekingen görünüyordu ki Daehyun kendi kendine gülümsedi. Fakat daha fazla yaklaşmadı, ilk günden onu korkutmak istemiyordu.

Bir süre boyunca o şekilde oturdular. Youngjae'nin de Daehyun'un da kalbi hızından bir şey kaybetmemişti fakat şimdi daha sakindiler. Youngjae düşünme yetisini tekrar ele geçirmişti!

Birden Youngjae'nin kız kardeşinin sesi duyuldu. "Youngjae oppaa! Sana yemek getirdiim. Bana kapıyı açar mısın?"

Youngjae Daehyun'un varlığıyla öylesine kopmuştu ki hayattan, kız kardeşinden kendisine yemek getirmesini istediğini bile unutmuştu. Daehyun ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafa bakıyordu. Aslında onun için sorun olmazdı ama Youngjae'nin zor durumda kalmasını istemiyordu.

Youngjae onun elini kaptı ve hızla dolabının oraya sürükledi. Bu sırada kız kardeşine sesleniyordu. "Geliyorum, bir dakika!"

Diğerinin kulağına fısıldadı. "Hyung, üzgünüm ama iki dakikalığına buraya girer misin?"
Daehyun kafasını sallayarak onayladı ve dolabın içine girdi. Dolap sıkış tıkıştı fakat onun gibi kokuyordu, bu yüzden Daehyun bundan hoşlanmıştı. Dolabın içinde olmaktan yani.

Youngjae kız kardeşine kapıyı açtı. Elinde bir tepsi ile ramen duruyordu. Youngjae onun elindekileri aldı ve masanın üzerine koydu.

"Oppa sıkılıyorum tek başıma. Konuşmak ister misin? Hani hoşlandığım bir kız var demiştin?"

Daehyun dolabın içinde olsa bile konuşulan her şeyi duyabiliyordu..

Cheescake'im Olur Musun? ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin