□BÖLÜM 3□

390 38 3
                                    

Twitter dan öneride bulunanlara çok teşekkür ederim. 💓 (3 kişi yazdı sadece sjsjsj) çok az kişiyiz henüz fakat umarım çok yakın zamanda geniş kitlelere ulaşabilirim. Vote unutmayalım.💓 💓 💓
MULTİMEDİA: Savaş Şanlı - Mor ve Ötesi Bir Derdim var

...

Yavaşça gözlerimi açtım. Aha. Bir ayağam Emre nin üstündeydi. Tamam da ben bahçedeydim en son. Ne oldu acaba diye düşünürken Emre birden bire diklendi ve "Günaydın kiremit." diye mırıldandı. Hemen sordum "Ben en son aşağıdaydım nas-" Lafımı böldü ve beyaz kısa kollusunu iyice sıyırarak "Bunlarda kas ablası." diye böbürlendi. Egosunu okşasın o daha. Bende yatakta dikleştim ve "Bugün okula gidecekmiyiiiz ?" diye bıkkınca sordum. "Malesef ki evet. Otorite sahibi olmak istiyorsak ilk günleri kaçırmamamız gerekiyor." dedi. Hemen ayağa kalktım ve gardrobuma koştum bugün ne giyisem oynuyormuşuz gibi Emre elini yumruk yaparak mikrofon yaptı. Yanıma geldi ve "Evet Ahsen Hanım bugün nereye gidiyorsunuz?" dedi sonrada karnını tutarak kıkırdamaya başladı. Elini elimle indirdim ve kalın bir sesle onu taklit ettim. "Ovot Ohson honom bogon noroyo godoyorsonoz?" Ve ikimizde 5 dakika boyunca güldük. En sonunda ne giyeceğime karar verdim ve hazırladım.

Saçlarıma o kadar önem vermezdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarıma o kadar önem vermezdim. Hiçte vermedim daha önce. Çekmecemden abartılı büyüklükteki siyah eklem yüzüğümü alıp taktım. Ve son olarak siyah ruj ekledim. Süper. Çakımı yine meşur yerine sakladım ve uzun çizmelerimi giyip dışarıda bizimkileri beklemeye başladım.

Yarım saat olmuştu ve hala Koray la Serkan arabayı kimin kullanacağı konusunda kavga ediyorlardı. En sonunda araya girip mersedesin anahtarını aldım ve "Yeter be. İkinizde kullanmıyorsunuz. Ben sürücem." dedim. Emre bana minnet dolu bakışlar atarken anında okuldaydık. Kapıdan girdik ve herkesin bize bakmasını keyifle izledik. Bu okuluda bok etmek istemiyordum bu yüzden bana laf atanları dövmedim. Sınıfa geçtiğimizde benim için tek bir boş yer kalmıştı oda Savaşın yanıydı. Hiç düşünmeden yanına oturdum. Ama pişman oldum. Ben edebiyat dersinde uyurdum ki. Savaşın yanında uyuyabileceğimi sanmıyordum. Gözlerine baktım. Buz mavisiydi ve beni süzüyordu. Birden gözü kollarıma kayınca bana bakmadan sordu "Mazoşistmisin?" Gözlerimi devirdim ve bacaklarımdaki kesikleri işaret ederek "Sence?" diye sorusuna soruyla karşılık verdim. Aah edebiyat hocası ninni gibi ders anlatırken uyumamak elde değildi ki. İrademe yenik düştüm ve kollarımı birleştirip yüzümü ellerimin üstüne indirdim. Tam uyuyacaktım Savaş ın aniden sıradan kalkmasıyla irkildim ve başımı kaldırdım. Sınıftan hızla çıktı. E tabi arkasından onların çete. Ee bendekide ego yani hızla sıradan kalktım ve bizde çıktık.

"Hadi be Serkan kıza mı yeniliyorsun 4-2 ?" diyen Korayın sesi ile kıkırdadım. Bu beceriyi nereden, nasıl kazandım bilmiyordum ama PES te evdeki herkesi ezebilirdim. Gerçi Emreyle berabere kalıyoruz ama olsun. Serkan "Yaa Ahsenn bi bıraksana konsolu lütfen." diyen Serkan'ı kırmadım ve konsolu koltuğa fırlatıp Emrenin yanına geçtim. Emre nin "Hadi kalk markete gidelim hem ay başı sağolsun paraları çekeriz." dedi. Kimse beni buradan kaldıramaz be. Çok uykum var!

2 SAAT SONRA

"Yaa bari hızlı sürme be camış yetişemiyorum." diye bağırdığımda arkasını dönüp kıkırdadı. "Ne o Ahsen Hanım yaşlanıyormusunuz yoksa?" deyince bende film koptu. Kaykayımı tek hamlede elime alıp Emreyi kovalarken "Bittin sen olum!!" diye cırlamayı da ihmal etmiyordum. Ona yetiştiğimde göbeğine parmak attım ve "Sensin yaşlı be." diye mırıldandım. Gülerek markete girdik. Market arabasını tepeleme ihtiyaçlarla doldurduk. Hemen bebek eşyaları reonuna gittim ve cici bebeleri buldum ve en büyük paket cici bebeyi aldım. Bunlar benim olmassa olmazlarımdı. Sonra içecek reonundanda çikolatalı sütleri buldum. Bir litreliklerden son bir tane kalmıştı. Hemen koştum ve süte elimi koydum. Nasıl bir depar attıysam artık... Ama çikolatalı sütümde bir el daha vardı. Hemen elin sahibine baktım. SİKTİR... Savaş tı bu. Savaş Şanlı çikolatalı süt içiyordu. Wowowow.

"Aaa sert kızımız Ahsen cici bebemi yiyiyor?" deyince kızardım ve "Cici bebe yemenin yaşı olmaz bir kere!" diyerek çikolatalı sütü kendime çektim ve kollarımla sardım. "Cık cık cık insanlık ölmüş. Herşey olur ama çikolatalı sütümü benden alamazsın Ahsen Özcan." dedi iğneleyici bir tonla. Bende cevap verdim. "Gelde al o zaman Savaş Şanlı." ve deparı bastım. Nereye koştuğumu bilmeden koşuyordum. Sonuçta bir süpermarkette saklanamazssınız. En fazla meyve stoklarında çömersiniz o kadar. Balık reonunu önümde gördüğüm gibi sağa saptım. Arkamdan koştuğunu görebiliyordum. Ayak sesleri beni takip ediyordu çünki. Birden kendimi bir kasiyerin üstünde, yerde buldum. Kasiyer yaşlıydı ve kaşlarını çatmış beni süzüyordu. "Yeni nesil ne terbiyesiz. Kızım sen önüne bakmıyor musun?!" deyince hemen kasiyerin üstünden kalktım ve ayağa kalktım. 1 metre ötemde kıkır kıkır gülen Savaşta sinirimi bozunca kasiyere patladım. "Sen bana laf söyleyeceğine git önce bıngıldağını aldır! Menapozdan kafayı yiyecek duruma gelmişsin". O an söylediğime ben bile inanamıyorken ağzı açık kalmış kasiyerden koşarak uzalaştım. Hemen parayı ödeyerek dışarı çıktım. Emre beni bekliyordu. Ne kadar Savaşı beklemek istesemde gitmemiz gerekiyordu. Hemen cüzdanımdan Emrenin Serkanın Koray ın Emrenin Büşra'nın Selin'in ve kendimin kredi kartını çıkarttım. Bankamatiğe gidip kartlardan teker teker paraları çekiyordum. Bizim anne ve babalarımız dosttu. Bizde bebeklik arkadaşıydık. Babalarımız da "Posion" diye bir şirkette ortaklık kurmuşlardı. Amerikada olsalarda her ay kişi başı 5.000 tl gönderiyorlardı. Eee bizde 6 kişiyiz. Gerisi İ get the movik movik zaten. Hayat bize waykiki way way. Birde dışarıda fazla dolaşamıyorduk. Hemen gazeteciler bizi yakalıyordu ve ıslak köpek gibi kokan mikrofonlarını 'ye yavrum ziyan olmasın' diyen anne misali burnumuza burnumuza sokuyorlardı. Sonra Emre neden basına saldırıdan göz altına alınıyor?

Şom kafalı düşüncelerim devreye girerken etrafımı gazeteciler sardı. En öndeki mikrofonu ağzıma sokarak sordu. "Ahsen leydi. Do you know Savaş Şanlı?" (Ahsen Hanım Savaş Şanlıyı tanıyorsunuz?) Umursamaz bir tavırla karşılık verdim. "I know Savaş Şanlı but I want fuck you." (Savaş Şanlıyı tanıyorum ama seni sikmek istiyorum.) ve kameraya orta parmağımı gösterdim. Spiker şok olurken Afacan çocuk misali sırıttım ve ortamdan ayrıldım. Cidden hep aynı cevabı vermeme ramen her seferinde ağızları açık kalıyordu. İki saniye sonra yanımda beliren Savaş parmaklarıyla sayarak söylenmeye başladı "Spikere küfür ediyorsun, kameraya el hareketi çekiyorsun, ve milyonlarca kişiye beni tanıdığını söyleyerek beni rezil ediyorsun. 3 lü kombo yapmışsın yaa." dedi. Koşmaktan yanları hafifçe kızarmıştı.Gözlerimi kısarak cevap verdim. "Esas seni tanıdığımı söyleyerek kendimi rezil ettim bay egosunu okşamayı seven ukala." Kaşlarını çatarak söylediğimi anlamaya çalıştı. O sırada arkamı dönüp ilerlerken takındığım yüz ifadesini kesip ağzıma pipo koysanız thug life suratını elde edebilirsiniz. O derece yani...

SERENAY

Külkedisi Depresyonda #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin