□BÖLÜM 22□

169 25 9
                                    

GEÇMİŞİN ÇIĞLIKLARI #2
(22/05/2013)

Vücudum oldukça halsizdi. Kendimi çok kötü hissediyordum. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Etrafa buzlu camdan bakıyordum sanki. Başaramamıştım. Doğru düzgün ölememiştim bile. Bu ne biçim hayat?! Ölmek isteyen birini yaşatmak yaşamak isteyen birini öldürmek kadar caniceydi. Kim beni kurtarmıştı? Ben onsuz bir hiçim diye düşündüm. Tam anlamıyla.. Doğru düzgün ölemeyen kız hayattaydı. Yaşamak ile hayatta olmak aynı şey değildi çünkü. Dün yaşıyordum mesela.. Buram buram hemde. Ama şuansa sadece hayattaydım. İğrenç olaylar, acı gerçekler ile dolu hayatın içindeydim. Kırmızı rugan ayakkabılı, pembe tokalı bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Çünkü şuan tam olarak annemi istiyordum. Şuan onun bana sarılmasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki... Ama küçükkende hep böyle olurdu. Ben ne kadar da ona sarılmak istesemde o hep işine daha sıkı sarılırdı. Ölememiştim be. Doğru düzgün ölememiştim bile. Etrafıma bakmak ve beni kurtaranın ağzına sıçmak em iyisi diye düşündüm.

Herşey bulanıktı. Neden buradaydım nasıl buraya gelmiştim bilmiyordum. Tek bildiğim kulaklarımın deli gibi çınlamasıydı. Etrafa bakıp görmeye çalışıyordum fakat sadece bulanıklık vardı. O bulanıklığın arasında kızıl saçları gördüm. Bu Büşraydı. Yüzünü, gözlerini seçemiyordum ama onu tanıdım. Hızlıca göz kırptıkça Büşranın yüzünü daha net görmeye başladım. Burnuma serum kokusu geliyordu. Hani o hastanelerde olan yoğun kokudan. Artık etrafımı daha net görebiliyordum. Etrafıma bakıp anladığım kadarıyla bir hastane odasındaydım. Hastane odalarından nefret ederim. Diye geçirdim içimden. Büşra yatağın yanında duran krem rengi deri koltuklara doğru seslendi. "Gençler uyandı!" Koltuğa dönüp baktım. Koltukta Emre otururken uyuyakalmıştı onun yanında da Koray vardı. Beni görünce hemen ayağa kalkıp yanıma geldi. Yanağımdan bir makas alarak "Fıstık, korkuttun bizi..." dedi. Cevap vermek için ağzımı açmaya çalıştım fakat olmadı. Sanki gücüm yetmiyordu. Kendimi çok yorgun ve halsiz hissediyordum. En sonunda çabalarım sonuç verdi. "Rüya nerede?" diye sordum. Büşra elimi daha sert sıkarken Koray seri bir şekilde yatağın diğer yanına geçti ve mırıldandı. "Bulacağız Ahsen. Onu bulacağız..." Dün olanlar bir düş idi sanki. Rüyanın kaybolması ve daha sonra yaşananlar.. Beynim kabullenmek istemiyordu sanki olanları. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Yoksa yine krize gireceğimden emindim. Seri bir şekilde sordum. "Emre'ye ne oldu?" Normalde bu saatte şekerleme bile yapmayan adam mışıl mışıl uyuyordu. Büşra cevap verdi "İki gündür uyutuluyorsun ve oda iki gündür uyumadan başında bekledi. Gündüzleri Rüya ile ilgili evraklara baktı. En sonundada uyuyakaldı. Ama bil ki sana çok kızgın. Kızım cidden. Sen nasıl intahar a yeltenirsin gerizekalı. Yarın öbürgün Rüya bulununca ne yapacaksın? O sormayacak mıydı ablam nerede diye? Ben ne diyecektim ona Ahsen?! Ablan mazoşist bir kaltak olduğu için intahar etti mi diyecektim ha?! Kendine gel biraz." Büşo tamamen haklıydı. Bu tam bir hataydı. Kendime gelip Rüya yı aramaya devam etmem gerekiyordu. Kanatsız meleğim benim . Neredesin ablacım? Ha.. Neredesin birtanem. Ablan seni çok özledi... Aklıma yine Rüya gelmişti. Engel olamıyordum ki.. O benim canımdan bir parçaydı. Gözlerime karanlık bir perde inip bilincimi kaybetmeden önce son duyduğum şey Büşranın "Hemşire hanım! Birşeyler oluyor!!!" diye bağırışı oldu.

Bu bölüm biraz kısa oldu... biliyorum fakat geçmişin çığlıkları genelde kısa oluyor☺ yeni bölüm en kısa sürede gelecek.


Külkedisi Depresyonda #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin